Erşan Kuneri

“GÜLMEK KORKUNUN EN GÜZEL İLACIDIR”

Gülmeye hasret kaldık, şöyle ağız dolusu gülmeyi çoktan unuttuk. Gülmeyi neden unuttuğumuzun sebeplerini mizah yoluyla ortaya koyan ve bizi güldüren yapıtlara ihtiyacımız var. Bir başka deyişle neden gülemediğimizi bizi  güldürerek anlatan mizaha, kara mizaha!

Erşan Kuneri  bunu nispeten yapmış. Cem Yılmaz’ın her yaptığı işi alkışlayan biri değilim. Yönetmenliğini yaptığı filmlerinin içinde en çok “Hokkabaz” ve “Pek Yakında” sevmiştim. Anlaşılacağı üzre komedi türünden ziyade dram filmlerini.

Birçok insanın bayıldığı “Gora” ve “Arog”  filmlerinde ise kendimi gülmeye zorlamama rağmen pek gülemedim ve sevemedim. Her komediye kolay kolay gülen biri değilim. 

Ne yalan söyleyeyim Erşan Kuneri’ye güldüm. Bel altı esprileri çok fazla olmasaydı daha fazla gülerdim muhtemelen.

Birçok kez söyledim; eğitimci, edebiyatçı, dilbilimci kimliğimle bir kez daha söylemek istiyorum. Evet hayatın içinde erkek ağzı; küfür, sövme, cinsel organların en kaba biçimde dile getirilmesi fazlasıyla var fakat farkında mısın aynı ağzı kadınlar da kullanmaya başladı. Neden çünkü  bu platformlardaki dizi ve filmlerle bu tarz  olağan duruma  getirildi, hayatında hiç küfür etmemiş ben bile usuldan doğal karşılamaya başladım. Bu tehlikeli bir kültür alışkanlığı, hayatın estetiğini bozuyor. Bu tarzdan çok rahatsızlık duyuyorum. Madem kullanılacak dozunda kullanılsın hiç değilse. Nedir bu erotizm söylemi  aşkı? Gel de Freud’ü hatırlama şimdi…

Dizinin beş bölümünü izledim, bahsettiğim bu eleştiriyi hesaba katmazsak  ilk üç bölümü çok beğendim, dördüncü bölüm  biraz basit geldi. En son izlediğim beşinci bölüm de güzeldi yine. Eleştirimi yazdıktan sonra diğer bölümleri de rahatça izlerim artık.

“ZİHNİNDEKİ KADIN İMAJINDAN ÖZÜR DİLE”

Bildiğiniz üzere filmin yönetmenliğini Cem Yılmaz  yaptı. Komedi ustalarının birçoğu bu dizide,  Cem Yılmaz’ın daimi kadrosu yine yanında;  güçlü kadro, güçlü oyunculuk…

Bir tiyatro rüzgarı da esmiyor değil, hoş olmuş. Kostümlerin zenginliği diziye ayrı bir zenginlik katmış. Kurguyu beğendim, daimi bir ekip var ve bu ekip her bölümde ayrı bir hikaye oluşturuyor. Dizi etrafında yedi  film izliyorsunuz. 

Hikayeler 1980 darbesinin hemen  sonrasına ait; bir bakıma seksenler nostaljisi diyebiliriz. Yeşilçama, yeşilçamın unutulmazlarına esaslı bir selam duruş var. 

Ayhan Işık, Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Şener Şen bu aktörlerin başında geliyor. Keza Yeşilçam filmlerine de…

Örneğin “Kara Murat” bu dizide “Kuru Murat” ‘a dönüşüyor. Yönetmen “Kara Murat’ın erkek gücü hegemonyasını kırıyor, amazonları çağrıştıran kadın savaşçıları kurtarıcı olarak hikayeye sokuyor ki amazonların kökeninin Türk Kavmi olan İskitlere olduğu kanıtlanmıştır. En fazla bu yönüyle beğendim Kuru Murat’ı. Ara başlıkta kullandığım dizinin en beğendiğim sözü olan “zihnindeki kadın imajından özür dile” de bu bölümde kullanılıyor. 

Çok ince göndermeler var; geçmişe, bugüne, geleceğe…

“Ortaçağ normal adamı bile deli eder” 

Yine günümüze baktığımızda kaos teorisine göre toplu delirmeler, birden patlamalar, zuhur gibi konulara da el atılmış…

“TOPLUMCU FİLM YAPIYORSUNUZ TOPLUMU TANIMIYORSUNUZ” 

Erşan Kuneri’nin ekibinde renkli karakterler var; entelektüel, cahil, annesinin gözü, saf…

1970’lerin ikinci yarısında Türk Sinemasını saran seks filmleri furyasına dahil olan, erotik filmlerin yapımcısı Erşan Kuneri (bu karakteri Gora filminden de tanıyoruz zaten) düştüğü cezaevinden 1981 yılında çıkar ve kendini temize çekmek için yeni film arayışlarına yönelir. Birinci filmde tarihsel film deneyiminde bulunan Kuneri, ikinci filmi olan ”Ebenin Avı”nda (yine cinsel içerikli argo çağrışımı) ise psikolojik film türünü dener. 1946’yılında, yani İkinci Dünya Savaş’ında çocuk olan bir karakterin 1981’de halini bize gösterirken 1945’e de yine göndermeler yapar,  o yıllar da korkulu yıllardır ve korkunun üstesinden ancak mizahın gelebileceğini vurgular. Ayrıca  bu bölümde orak çekiç sembolü kullanması da gülümseten diğer öğelerden birisi.

Gelelim üçüncü filmin türüne, başlığına yazdığım gibi toplumsal tarzı deniyor bu kez. Bu bölümde de Tarık Akan filmlerine selam çakıyor. Filmin adı da “Kooperatif Kemal”; aslında “Öğretmen Kemal” olarak yazılmış senaryoyu değiştirerek toplumsal   çağrışım yapsın diye “Kooperatif Kemal” koymayı tercih ediyor. Cem Yılmaz “Kemal” ismine olan tutkusunu her fırsatta seyirciye gösteriyor, bu da bizi memnun ediyor…

“Kooperatif Kemal” en sevdiğim bölüm oldu…

Daha fazla anlatmayayım, buyrun izleyin derim. Absürd ve kara komedinin keyfini çıkarın, küfür sevmiyorsanız kulaklarınızı psikolojik olarak tıkayın ve duymayın. Özdeyiş sözlüğünüze  birkaç cümle daha ekleyin. Evet;

“Bazen hayatlar filmleri  bazen de  filmler hayatları etkiler.”  

İyi seyirler…

Yönetmen / Senaryo : Cem Yılmaz

Görüntü Yönetmeni : Uğur İçbak

Kurgu : İlker Özcan

Müzik : Sertaç Özgümüş

Oyuncular : Cem Yılmaz, Zafer Algöz, Ezgi Mola, Uraz Kaygılaroğlu, Çağlar Çorumlu, Merve Dizdar, Nilperi Şahinkaya, Bülent Şakrak, Can Yılmaz

Türkiye / Komedi / 8 Bölüm 45 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

2 YORUMLAR

  1. Gora / arag izlememiş 😀 Ve gelmiş burada eleştirmiş.. ilk hangi vasıfsız eleştirecek bakalım dedim piyango sana vurdu.. Orak ve Çekiç hoşuna gitmişmiş bak bak bak 😀 Gerçek erşan kuneriyi görmek istiyorsan Gora ve Arif & 216 izle.. Erşan kuneri kimdir neden dizi yapılma ihtiyacı oldu onu bi anla önce.. Sonra tatmin etti mi insanları onu bi düşün.. Sonra eleştirini yaz.. Ne diyordu Kuru muratta.. “Tarih bilcen”.. “Fizik de bilicen, matematik de bilicen …” Tarihi bilmek yeter aslında..

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz