Başkanlık seçimlerine iki hafta kala Amerika`da büyük bir skandal patlak verir. Başkan adayı aynı zamanda dönemin başkanının küçük bir kızı taciz ettiği hakkında bilgiler ortaya çıkar. Artık seçilme olasılığı çok düşük olan başkana yardımcı olması için kurulan grup tarafından Conrad Brean tutulur. Brean derhal göreve başlayarak medyanın dikkatini başka tarafa çekmeye çalışır. Bu esnada Hollywood’da ünlü bir yapımcıdan olmayan bir savaş yaratmasını ister ve olaylar gelişir…

“Bir köpek kuyruğunu neden sallar? Çünkü köpek akıllıdır. Eğer kuyruk akıllı olsaydı kuyruk köpeği sallardı.” şeklinde aslında ana fikri en başta vererek başlıyor film. İyi bir yönetimde köpek tasvirinin halk; kuyruk tasvirinin ise yöneticiler olmasını bekleriz. Halk yönetimi etkilemeli, yönetim halkı değil. Filmimizde ise yönetimin halkı nasıl manipüle ettiğini işleniyor.

Başkanın küçük bir kızı tacizinin skandalıyla başlıyor filmimiz. Bu tacizi gören insanlar oy vermek istemiyor, oylar düşüyor. Daha sonra manipülasyon hareketleri başlıyor. Savaş ilan edildiğini gören halk, kısacık bir videodaki Arnavut kıza acırken; tacize uğramış kızı kimse hatırlamıyor. Oylar artmaya başlıyor. İnsanız, görmezden geliyoruz, unutuyoruz ve her geçen gün unutmaya devam ediyoruz. Kişisel olarak geçmişinde yaşayan unutmayanlar elbet var. Ancak halkların zihni sürekli bugüne odaklı. Bugün ne oluyorsa o. Dün, yarın kimsenin umurunda değil. Unutmaya meyilli olduğumuz kadar kandırılmaya da meyilliyiz. Kandırılmak istiyoruz, gerçeklerden kaçmak, sorgulamamak… Böylesi herkes için daha kolay sanki. İşte kuyruklar böyle baş oldu. Çünkü köpeği nasıl kandıracaklarını öğrendiler.

Yöneticilerin akılları kadar da araçları var elbette. Geçmişten günümüze sürekli kullanılan, tarzı değişen ama asla modası geçmeyen en güçlü araç : Medya. Bu konuya da en iyi örneği yine filmden bir alıntıyla vermek isterim:

“+Savaş yok.

-Elbette var. ‘Televizyonda’ gördüm.”

Bahsi geçen skandalı bastırmak için gerçek bir savaş çıkarmaya gerek yoktu. Varmış gibi göstermeleri yeterliydi elbette. Öyle de yaptılar. Yeterli bir senaryo yarattılar. İzlerken her gün izlediğim, okuduğum haberlerden şüphe etmeye başladım. O kadar basitçe, o kadar inandırıcı bir gösteri haline getirdiler ki bu savaşı silip atmak mümkün değil.

Ya her gün bizler de kanıyorsak? Ya unuttuklarımızın farkında bile değilsek? Bu kadar güçlü müydü medya dedikleri canavar? Hepimiz her gün, her saat, her dakika 280 karakterlik bilgilere inanıyoruz, üzerinde türlü grafik oyunları düzenlenmiş fotoğraflara güveniyoruz,10 dakikalık videoları iki kat hızla izleyerek hızlıca doğru bilgiye ulaştığımızı sanıyoruz. Sanıyoruz diyorum çünkü sorgulamanın bambaşka bir boyutu olduğunu gördüm. Manipüle ediliyoruz edilmesine de gözümüz hiç mi açılmıyor?

Yine filmimize dönelim o halde. CIA oyunun bir bölümünün farkına varınca insanlar işkillenmeye başlıyor. Bundan korkan ekibimiz senaryoyu savaşı bitirdikleri bir kısma eviriyor. Eh çok da zor olmadı bunu yapmaları. Şöyle ki:

“+Savaş bitti.

-Bitmedi.

+Savaş bitti.’ Televizyonda’ gördüm.” Bu kadar basit hem de.

Savaş bitince yeterli olmuyor. Çünkü insanız ve savaş dündü. Her an unutabiliriz. O an şu yapıcı cümleyi duyuyoruz: ”Görüntüyü 50 yıl hatırlarsın ama savaşı unutursun. ”Savaştan kaçan insan görüntüleri vardı ellerinde geriye bir kahraman uydurmak kaldı. Yaptılar da. Hapse atılmış, psikoz geçirmiş bir katili kahraman adı altında insanlara benimsettiler. Öylesine insanların zihinlerini ele geçirdiler ki…

Bir takma ad, bir slogan, bir simge. Bir katili kahraman ilan edip, arkasından gözyaşı dökecek kadar manipüle hale gelmemiz için gerekli olan her şey bu kadar işte. Hal böyle olunca tek çaremiz bağımsız medya tarafından en doğru haberleri almak umuduyla sorgulamak, araştırmak. Ardı ardına özgürlüğümüze vurulan prangalara kayıtsız kalmamak. Her gün daha çok okumak, daha çok izlemek, daha çok dinlemek, daha çok araştırmak ve bunların senteziyle de daha çok sorgulamak umuduyla “Başkanın Adamları / Wag The Dog”un bunun için bir adım olmasını diliyorum.

Misafir Yazar : RABİA ŞAHİN

Yönetmen : Barry Levinson

Senaryo : Hilary Henkin, David Mamet, Larry Beinhart

Görüntü Yönetmeni : Robert Richardson

Kurgu : Stu Linder

Müzik : Mark Knopfler

Oyuncular : Dustin Hoffman, Robert De Niro, Anne Heche, Woody Harrelson, Denis Leary, Willie Nelson, Andrea Martin, Kirsten Dunst, William H. Macy

ABD / Komedi-Dram / 97 Dk.

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz