Cevher / The Substance

Sinema sevenlere kesinlikle kaçırmayın diyeceğim, ilginç ve etkileyici bir çalışma. Ancak, şiddet ve gerilimin finale doğru kanlı vahşete dönüşmesi, özellikle kurmaca olduğunu unutup aşırı etkilenen seyircilere göre değil. Onlara uzak durun derim.

OrtaKoltuk Puanı:

 

FİLMEKİMİ 2024 GÜNLÜKLERİ 1

Sinema sanatı açısından sezon başının em önemli olayı İKSV FilmEkimi. bu yıl başta Cannes ve Venedik olmak üzere saygın festivallerde ödül almış filmlerin çoğunun yer aldığı etkileyici bir seçki sunuyor. İzleyebildiklerimi her gün aktarmaya çalışacağım.

Yazar – yönetmeni Coralie Fargeat’ya En İyi Senaryo ödülü getiren, Toronto 2024’de Geceyarısı Çılgınlığı Ödülü alan Cannes 2024’ün skandal filmi, “The Substance”, bizde “Cevher” adıyla MUBİ’de vizyona girecek.

The Substance”, Fantastik çağrışımlı bir bilimkurgu fikriyle başlamasına, bedenin tahrip edici değişimlerini dehşet verici ve stilize bir “body horror” la yansıtmasına, finalinde bol kanlı bir “gore”a dönüşmesine karşın, hem günümüz Amerika’sının metaforik ve kimi zaman mizahi bir eleştirisi, hem de yaşlanma ve ebedi gençlik üzerine hüzünlü bir meseldir.

Film, ustalıklı bir tepeden çekimle Hollywood Blvd’da, Walk of Fame, kaldırımına Oscar’lı oyuncu Elisabeth Sparkle’ın kariyerini taçlandıran yıldızın konulmasıyla başlar. Kesintisiz çekim günlerin, haftaların, yılların geçişini, yaşlanmaya başlayan Elisabeth gibi, yıldızın renk değiştirmesini, çatlakların oluşmasını gösterir ve eski ünlü aktrisin televizyonda canlı yaptığı, Jane Fonda’nınkine benzer aerobik programına geçer.

Şöhreti gerilerde kalsa da, orta yaşa girmiş Elisabeth (Demi Moore) hâlâ muhteşemdir ama, televizyonun reyting alabilmek için daha taze yüzlere, daha genç bedenlere ihtiyacı vardır. Programın yöneticisi Harvey (Dennis Quaid), çok yakın çekimde karides yerken, 50. doğum gününde Elisabeth’e artık programını kaldıracağını bildirir. Quaid’in o grotesk karidesl tıkınması, Amerika’nın insanlar dahil her şeyi fütursuzca tüketmesinin hınzır bir metaforu, ve izlenmesi giderek güçleşecek tüm gelecek sekanslardan daha da iğrenç ve mide bulandırıcı olanıdır.

Geçirdiği bir kazanın ardından hastanede doktor Elisabeth’e sapasağlam olduğunu söyler. Gitmeden önce “genç ve yakışıklı” bir erkek hastabakıcı omurgasını inceleyerek, deneye çok uygun olduğunu belirtir. Yolda genç adamın cebine bir USB koymuş olduğunu fark eden Elisabeth izlediğinde gizemli bir laboratuvarın ona mucizevi bir madde kullanmayı önerdiğini görür : “Hiç kendinizin daha iyi bir versiyonunu hayal ettiniz mi? Daha genç… daha güzel… daha mükemmel bir siz… Öteki değil o, ikiniz aynı kişi olacaksınız… Tek bir kuralı var , Yedi gün siz, yedi gün yeni siz; haftalık denge mutlaka korunacak “.

USB’yi çöpe atar ama,“yeni Elisabeth Sparkle aranıyor” ilânını gördüğünde hırsla çıkararak reklamdaki telefonu arayarak süreci başlatır. Fargeat’nın ustalıkla var ettiği insansız sistemden haftalık kullanım kitini alır. Kullandığı serum sayesinde fiilen içinden çıkan, kendisinden çok daha genç ve güzel klonu Sue (Andie McDowell’in çok güzel ve çok yetenekli kızı Margaret Qualley) stüdyonun seçmelerini kazanır ve yeni programa başlar.

Her hafta yenilenen kit ile denge korunduğu sürece işler iyi gider Sue’nun bir tek fazla gün çalmasıyla başlayan, giderek günlerin daha büyük bölümüne el koymasına dönüşen zaman işgali, Elisabeth’in giderek solmaya ve bozulmaya başlamasıyla sonuçlanır. Ancak oluşum, Sue’nun sandığı gibi tek yönlü bir yıpranma olarak sürmeyecek, Elisabeth ile Sue’nun aslında tek kişi olması ve klonun asal yaratıcısının bedenine zorunlu bağlılığı durumu karıştıracak, giderek içinden çıkılmaz bir kaosa dönüştürecektir…

Oscar Wilde’ın “Dorian Gray’in Portresi”nden, Takashi Miike’nin “Gozu”suna, “Vertigo” ve “Shining”e çok sayıda edebi ve sinemasal referans içeren “The Substance”, asıl esin kaynağı David Cronenberg’in çoklukla yaptığı gibi, ürkünç, absürt ve çığırından çıkarmış gibi görünen bir hikâye anlatırken günümüzün çağcıl sorunlarına gerçekçi bir bakış getirir. Filmini ülkesi Fransa’da çeken Coralie Fargeat, Los Angeles’te geçen öyküyü, kendine has kuralları olan, günümüzünkine çok benzese de tamamen aynısı olmayan, titizlikle yaratılmış paralel bir evrende anlatır. Setlerin ve apartmanların görkemli koridorları, Elisabeth’in salonunun camekânından görülen muhteşem manzara, iç ve dış mekânlar, tam olarak bildiğimiz L.A. hatta Amerika bile değildir. Bu çarpıtılmış, yapay ve sahte dünya, Hollywood’un hatta tüm ABD toplumunun alegorik bir yansıması gibidir. Gazete okunan, kimsenin mesajlaşmadığı, ortalıkta tek bir bilgisayarın görünmediği bu dünyada, medyanın kralı 80’lerin ve 90’ların estetiğinin hâkim olduğu TV programlarıdır. Kusursuz gençlikle güzelliğin zulmün simgesine dönüştüğü bu erkekler dünyasının erkekleri hırslı, kaba ve sinsidir, kadınlar da, kadın düşmanlığında erkeklerle yarışır durumdadır.

Sadece Cronenberg’den değil, Lynch’tenve Haneke’den esintiler de taşısa, yarattığı dünyada İsviçre saati gibi hiç aksamadan tıkır tıkır gelişen senaryosu, 140 dakika süresine rağmen soluk soluğa izlenen müthiş akıcı temposu ve çok başarılı oyunculuklarıyla “The Substance”, Coralie Fargeat özgün ve geleceği parlak bir “auteur” olacağının müjdecisi.

Dört dörtlük oyuncu yönetiminde Dennis Quaid’in müthiş başarılı, hem komik hem ürkünç Harvey’i ile Margaret Qualley’in, kendine güveni arttıkça canavara dönüşmeye başlayan narsis Sue’su harikadırlar ama, kendi imajını da acımasızca yansıtan Elisabeth’i canlandıran Demi Moore tek kelimeyle olağanüstüdür. Filmi ve rolü tüm benliğiyle sahiplenen 1962 doğumlu üç çocuk annesi oyuncun, müthiş formda, eskilerin tabiriyle “taş gibi” olmasına karşın, hem ruhsal hem bedensel olarak kamera karşısında soyunabilmesi çok cesurca bir davranış. Aynanın karşısında kendisiyle acımasızca yüzleştiği sekans kolay unutulur gibi değil.

Sinema sevenlere kesinlikle kaçırmayın diyeceğim, ilginç ve etkileyici bir çalışma. Ancak, şiddet ve gerilimin finale doğru kanlı vahşete dönüşmesi, özellikle kurmaca olduğunu unutup aşırı etkilenen seyircilere göre değil. Onlara uzak durun derim.

Yönetmen / Senaryo : Coralie Fargeat

Görüntü Yönetmeni : Benjamin Kracun

Kurgu : Jérôme Eltabet

Müzik : Raffertie

Oyuncular : Demi Moore, Margaret Qualley, Dennis Quaid, Hugo Diego Garcia, Gore Abrams, Matthew Géczy, Daniel Knight, Phillip Schurer, Olivier Raynal, Tom Morton

ABD-İngiltere-Fransa / Dram-Korku / 140 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz