Dünyanın Sonuna 3 Kilometre / Trei Kilometri Danna la Capitul Limii
RUMEN KÖYÜNDE HOMOFOBİ
“DÜNYANIN SONUNA 3 KM.” E. Parvu’nun politik toplumsal eleştirisi
Film muhafazakar bir Rumen toplumunda eşcinselliğini keşfeden 17 yaşındaki bir gencin öyküsünü anlatıyor. Ebeveynlerinin, komşularının, köy halkının hedefindeki genç, göğüsleyemeyeceği bir saldırı karşısında çaresiz kalır. Emanuel Parvu kahramanının çıkışsızlığını, sessiz çığlığını ustalıkla perdeye taşıyor. Film diktatör Çavuşevsku rejiminin, aradan geçen 35 yıla rağmen Romanta’nın bozulan dengesini etkilemeyi sürdürdüğünü gözlere seriyor.
Emanuel Parvu “Dünyanın Sonuna 3 Kilometre / Trei Kilometri Danna la Capitul Limii” filminde, Tuna deltasında yer alan bir köyün aracılığıyla bütün bir ülkenin ve bir dönemin öyküsünü ustalıkla anlatmayı başarıyor. Son derece güçlü sinema diliyle Parvu, temelde politik bir konuyu etkileyici bir tonla perdeye aktarıyor. Film muhafazakar bir Rumen toplumunda eşcinselliğini keşfeden bir gencin hikayesini anlatıyor. 17 yaşındaki Adi, yazlarını Tuna deltasındaki köyünde geçirir. Yeni Rumen sinemasının bu yetenekli yönetmeni, bir Rumen köyünün kalbindeki homofobiyi filminin merkezine koyuyor.
GÜÇLÜLER HER ZAMAN ZAYIFLARI EZER
Filmin ana karakteri bir gece sokakta vahşice saldırıya uğrar ve ertesi gün dünyası alt üst olur. Anne- babası artık ona eskisi gibi bakmıyor ve köyün görünen huzuru çatlamaya başlıyor. Kurumsallaşmış sessiz bir fabrika gibi çalışan homofobik köy halkının hedefindeki eşcinsel genç, göğüsleyemeyeceği bir saldırı karşısında çaresiz kalıyor. Emanuel Parvu’nun mizanseni korkunç bir mekanizmanın kalbindeki gencin çaresizliğini, çıkışsızlığını ustalıkla perdeye yansıtıyor. Kendini belli bir mesafede tutmaya özen gösteren kamera, kurbanın sessiz çığlığını izleyiciye geçirmeyi başarıyor. Film, diktatör Çavuşevsku rejiminin, aradan geçen 35 yıla rağmen Romanya’nın bozulan dengesini etkilemeyi sürdürdüğünü gözlere seriyor.
“Dünyanın Sonuna 3 Kilometre” Avrupa’da yer almasına rağmen feodal alışkanlıklarından kopamamış, yozlaşmış polis teşkilatını, politik ilişkilerini kötüye kullanmaya alışık taşra fırsatçılarını gözlere seren bir politik eleştiri filmi. Emanuel Parvu, kasabada yardım toplayarak kiliseyi restore eden, güç kazanan bir rahip üzerinden dini politikaya ve kişisel çıkarlarına alet eden din tüccarlarına da etkili bir eleştiri getiriyor. Taşra halkın ın bağnazlığı, eşcinselliğin bir hastalık olarak kabul görmesi, hoşgörü kültüründen nasibini alamamış insanların kendilerini bir eşcinsele saldırıp öldüresiye dövmeyi hak görmeleri, senaryoda ustalıkla işlenmiş. Şehirde yaşayan, gücü elinde bulunduran “her devrin adamları” ile olan ilişkileri sayesinde, yaşadığı taşra kasabasında her dilediğini yapabilen bir kasaba ağası, filmde eşcinsel delikanlıyı döven 2 gencin babası olarak karşımıza çıkıyor.
“Dünyanın Sonuna 3 Kilometre”, kadınların, çocukların ve LGBT bireylerin sorunlarına eğilen ender filmlerden biri. Film hoşgörüsüz bir toplumda ailenin ve dinin ön planda hüküm sürmesiyle, toplum dışına itilen bireylerin aşağılanmasını anlatıyor. Eşcinselliğe olan eğilimiyle günah keçisine dönüştürülen Adi, çevresinde kendisdine destek çıkacak tek kişinin, yaşıtı komşu kızı İlanca olduğunu görür. Emanuel Parvu başlı başına bir LGBT hikayesi anlatmaktan ziyade, belirli bir konu hakkında yeni bir bakış açısı keşfetmeyle ilgilendiğini söylüyor : “Bana göre bir hikayenin değeri onu nasıl anlattığınıza bağlıdır, benim filmimde karakterlerim bir çocuğa karşı yetersiz ve haksız davranıyor. Bunu vurgulamaya çalıştım.” Yönetmen, aynı zamanda kendisini bu filmin senaryosunu yazmaya iten şeyin “bir noktada her birimizin belli, bir azınlığın parçası olarak görülebilecek olması” olduğunu söylüyor.
Filmde polisten, tutulan tanıklık raporlarını, doktor raporlarını imha etmesini isteyen, direniş karşısında “yaklaşan emekliliğini yıllar boyu erteleyebilirim” diyerek şantaj yapabilen bir muktedirin adaletin tecelli etmesini engellediğine tanıklıok ediyoruz. Dayak olayını incelemesi için büyük şehirden köye gelen dürüst bir kadın görevli, kasaba ağasının amirini aramasıyla soruşturmadan el çektirilir. Film “güçlüler her zaman zayıfları ezer” gibi acımasız, zalim çıkarımı, izleyiciyi insanlığından utanma noktasına getririr. Henüz 2. uzun metrajlı filmini gerçekleştiren Emanuel Parvu, Miruna Berescu ile müştereken yazdığı zengin ayrıntılı mükemmel senaryosunu, akıcı, ilgiyi sürekli ayakta tutan bir mizansen eşliğinde perdeye taşımış.
TAŞRA HALKININ BAĞNAZLIĞI
Kasaba halkının tam güvenini kazanmış bir rahibin, oğulları eşcinsel olduğu için yardıma çağrıldığında, ebeveynleri tarafından eli kolu bağlanan, ağzına bir havlu sıkıştırılan 17 yaşındaki bir genci (kendisine göre) doğru yola çekmek için dua ettiğini görürüz. Dualar fayda etmeyince rahip, çaresiz anneye tek çarenin oğlunun, rızası dışında bir manastırda tecrit etmenin şart olduğunu söyler. Filmin oyuncu kadrosu çok başarılı. Balıkçılıkla zar zor geçinen, borçlarının gününde ödeyememenin ezikliğini yaşayan baba rolünde Bogdan Dumitrache’yi aralarında “Mezuniyet”in de bulunduğu birçok Cristian Mungiu filmlerinden tanıyoruz.
Yönetmen : Emanuel Parvu
Senaryo : Miruna Berescu, Emanuel Parvu
Görüntü Yönetmeni : Silviu Stavilã
Oyuncular : Bogdan Dumitrache, Laura Vasiliu, Ciprian Chiujdea, Valerin Andriuta, Adrian Titieni, İngrid Baresci
Romanya / Gerilim-Dram / 105 Dk.