Ela ile Hilmi ve Ali
Film, neredeyse tek mekanda geçen hikayesi sayesinde izleyiciyi de karakterlere yaptığı gibi kapana sıkıştırıyor. Güldürü unsurlarına yer verse de Ela ile Hilmi ve Ali filmi; trajik hikayelerin bir araya getirdiği üç insanı anlatan, trajediden beslenen yapısıyla etkili bir kara komedi filmi olmayı başarıyor.
Bol Ödüllü Film
Prömiyerini 41. İstanbul Film Festivali’nde yapan Ela ile Hilmi ve Ali filmi Ziya Demirel‘in ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini taşıyor. Yönetmeni ödüllü kısa filmi Salı’dan hatırlayacaksınızdır. Senaryosunu Elif Nazlı Durlu‘yla beraber yazdıkları film 14 Nisan itibariyle vizyondaki yerini aldı. Film, Altın Koza’da En İyi Film ödülü dahil toplamda 7 ödül kazanırken, pek çok festivalden de ödülle ayrıldı.
Film, neredeyse tek mekanda geçen hikayesi sayesinde izleyiciyi de karakterlere yaptığı gibi kapana sıkıştırıyor. Filmin adını aldığı üç karakter arasında geçen anlatısında; Ela karakterine Ece Yüksel, Hilmi karakterine Serkan Keskin ve Ali karakterine Denizhan Akbaba hayat veriyor.
Anlatı çatısını; orta yaşlarında olan matematik öğretmeni Hilmi, depremde tüm ailesini kaybeden Ela ve apartman görevlisinin oğlu Ali arasındaki üçlü ilişkinin dinamikleri üzerine kuruyor. Birbirine yaş olarak yakın olan Ela ve Ali arasında oluşan yakınlık, yaş olarak onlardan çok büyük olan Hilmi’nin sessiz korkuları eşliğinde seyirciye sunuluyor.
İktidar Hiç Bu Kadar Kibar Olmamıştı
Film en basit tabiriyle, iktidar fikrini bu üç karakterin yaşantıları ve kişilikleri aracılığıyla bize aktarıyor. Ela ve Hilmi baba-kız görüntülerine rağmen evli bir çift olarak karşımıza çıkıyorlar. Depremzede olan Ela’yla, ona eşten ziyade öğretmen olan Hilmi’nin nasıl tanıştığı ya da nasıl evlendiği filmde anlatılmıyor. Filmde en dışa dönük ve konuşkan kişi olarak Hilmi görünse de, aslında en çok sırrı olan kişi konumunda da Hilmi’yi görüyoruz. Hilmi’nin öncesinde bir evlilik daha yaptığını ve açıklanmasa da eski eşinin öldüğünü fark ediyoruz; ancak bunu Ela da bizimle birlikte öğreniyor. Hilmi’nin tüm konuşkanlığına ve içtenliğine rağmen, hayatına dair en önemli detaylardan birini Ela’ya söylememesi aralarında sağlam bir bağ olmadığını ve pek çok sır olduğunu da anlamamızı sağlıyor. Her ne kadar yaş olarak Ali ve Ela’dan büyük olsa da bazen onlardan bile daha çocuk olabilen Hilmi’nin, iktidarı kibarca elinde tutuşu filmin en büyük iddialarından biri diyebiliriz.
Filmde sıkça karşılaştığımız karıncaların, iktidar fikrini destekleyen metaforlardan biri olarak filmin dikkat çekici detayları arasında yer aldığı söylenebilir. Hilmi’nin yaş, konum ve bilgi olarak daimi üstünlük kurma çabasını, Ela’nın karıncalara yaptıkları aracılığıyla gözlemliyoruz. Kırmızı kalemle bir daire çiziyor ve karınca kaçmaya çalışsa da o dairenin içinden çıkamıyor. Her gün elektrikli süpürgeyle karıncaları temizlerken, bir tanesini süpürgeyle hemen çekmiyor. Karıncanın kaçmaya çalışmasını, ama ondan daha büyük olan bir güç tarafından ona engel olunuşunu izliyoruz. Kısa bir süre bunu izledikten sonra Ela, kalan o son karıncayı da süpürgeyle çekiyor. Karınca metaforu Hilmi’nin Ela üstünde kurduğu iktidarı ve Ela’nın çaresizlikten Hilmi’yle birlikte oluşunun en muazzam örneği diyebiliriz. Tüm bu iktidar çatışması yaşanırken, Hilmi’nin bunları kaba kuvvetle değil de nazikçe yapışı izleyici olarak da Hilmi’ye kızmamıza engel oluyor.
Hilmi’nin iktidarı kibarca elinde tutuşu, aslında onu sevmeyen genç bir kadını zorla değil de isteği dahilinde yanında tutmasını da sağlıyor. Cinsellik sahnelerinde seyirci olarak sahnenin verdiği gerginliği sonuna kadar yaşıyoruz. Hilmi’nin Ela tarafından istenmediğini hissetmesi onunla birlikte olmasına da engel oluyor. Ne pahasına olursa olsun Ela’yla cinsel bir birliktelik yaşamak istemiyor.
Ela’nın da Hilmi’yi, Hilmi’nin Ela’yı istediği şekilde arzulamasını istiyor. Bunu elde edebilmek içinse hep bir çaba sarf ediyor. Ona üniversite için şehir dışına gidebileceğini söylerken ya da Ankara’ya teyzesinin yanına gitmesini isterken ”özgürsün” imajı çizmesine rağmen, Hilmi’nin Ela’yı kaybetme korkusunu pek çok sahnede görebiliyoruz. Hilmi’nin, Ali ve Ela arasında bir ilişki yaşandığından duyduğu şüpheleri, ensesinden her defasında çektiği kıllarından anlamak da mümkün. Tabiri caizse bu iki genç arasında yaşanacak ilişkiden kıllandığını anlamamıza yetecek kadar enseden kıl koparma sahnesi mevcut.
Ali karakteri filmde etkinlik alanı en kısıtlı karakter denebilir. Hilmi’nin, Ali’yi bulduğu her fırsatta Ela’ya karşı kötülemesini, ilkel seviyedeki kıskançlık hissine engel olamamasıyla temellendirmek mümkün. Yeteneksizliğini, başarısızlığını diline dolamasına rağmen ona yine de matematik öğretmeye çalışması tıpkı Ela da olduğu gibi iktidarını başkaları üstünde kibarca kullanma hevesinden kaynaklanıyor diyebiliriz.
Hilmi’ye göre bilgi en büyük güç ve bu gücü derin ve nazik bir şekilde insanları manipüle etmek amacıyla kullanıyor. Hikayede Hilmi ve Ali zıt iki insan, karşıt iki fikir olarak sahnedeki yerlerini alıyorlar. Bir tarafta bilgili, akıllı, tecrübeli olan Hilmi; diğer tarafta kısıtlı bilgisi, yeteneksizliği ve tecrübesizliğiyle Ali duruyor. Hilmi her ne kadar Ali’yi her fırsatta eksikliklerinden vurmaya çalışsa da Ela için ortak zihinde buluşmak daha önemli görünüyor. Hilmi’nin pek çok konudaki üstünlüğüne rağmen, kuşak farklılığı nedeniyle pek çok konuda Ali’ye yenik düşüşünü izliyoruz.
Hikayedeki karakterleri izledikçe daha çok tanıyoruz gibi dursa da bir noktada bu durum tam tersi işlemeye başlıyor. Tanıdığımızı düşündüğümüz karakterler anlatı ilerledikçe izleyiciyi şaşırtmayı da başarıyor.
Filmde, bilgisayardan simülasyon olarak uçakla uçtukları sahnelerde taklitçilik mevcut. Bu taklitçilik filmin geneline yayılan bir durum olarak pek çok sahnede karşımıza çıkıyor. Ela’nın Ali’yle yalnız olduğu sahnelerde, Ela’nın Hilmi, Ali’nin de Ela olarak taklitçilik yapmaları, Hilmi’nin iktidarını sarsan bir yan hikaye olarak da izleyiciye keyif veren detaylardan sayılabilir.
Finalinde yaşanan cinsellik sahnesinde, Hilmi’nin Ela’yı kaybetme korkusunu bu kez istemsizce dile getirişine tanıklık ediyoruz. ”Sen bunları nereden öğrendin?” sorusu, Hilmi’nin çok uzun zamandır Ela’dan sakladığı endişelerini dile getiren en net detay olarak seyirciye aktarılıyor. Final sahnesinin devamında yaşanan olaya Ela, Hilmi ve Ali’nin verdiği tepkiler, psikolojik unsurları sayesinde filmi unutturmayacak şekilde aklımıza kazımayı başarıyor.
Ece Yüksel‘in pek çok ödül kazandığı Ela rolündeki performansıysa umut veriyor. Serkan Keskin‘in seyirciyi hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayan oyunculuğuysa göz dolduruyor. Yönetmenin oyuncu yönetimindeki başarısının en etkili nedenlerinden biri olarak, senaryoya fazlasıyla hakim olmasını gösterebiliriz.
Güldürü unsurlarına yer verse de Ela ile Hilmi ve Ali filmi; trajik hikayelerin bir araya getirdiği üç insanı anlatan, trajediden beslenen yapısıyla etkili bir kara komedi filmi olmayı başarıyor.
Yönetmen : Ziya Demirel
Senaryo : Ziya Demirel, Nazlı Elif Durlu
Görüntü Yönetmeni : Doron Tempert
Kurgu : Selda Taşkın
Oyuncular : Serkan Keskin, Ece Yüksel, Ozan Çelik, Denizhan Akbaba
Türkiye / Dram / 102 Dk.