Vekil Öğretmen / El Suplente

Rastgele film izlerken karşılaştığım güzel bir sürpriz oldu Vekil Öğretmen. Hiçbir ön bilgi sahibi olmadan izlediğim ve çok kez olduğu gibi  nitelikli bir filmle karşılaşmanın hoş duygusu içindeyim. Böyle film izlemeleri seviyorum…

“Vekil Öğretmen” “Ölü Ozanlar Derneği”nin ters köşesinden bir uyarlama ve esinlenme mi bilmiyorum ama her iki filmden de bir sonuç çıkarmak mümkün.  Edebiyat iyileştirir, şiir  zengine de yoksula da lazım…

OrtaKoltuk Puanı:

 

EL SUPLENTE, VEKİL ÖĞRETMEN:  EĞİTİM KLASİKLERİNE GİRECEK FİLM!

Rastgele film izlerken karşılaştığım güzel bir sürpriz oldu Vekil Öğretmen. Hiçbir ön bilgi sahibi olmadan izlediğim ve çok kez olduğu gibi  nitelikli bir filmle karşılaşmanın hoş duygusu içindeyim. Böyle film izlemeleri seviyorum…

Konu öğretmenlik ve edebiyat olunca ilk anda konu sardı beni… Nasıl bir öykü ile karşılacağımı genel hatlarıyla tahmin etsem de ister istemez Ölü Ozanlar Derneğifilmini hatırladım. Bir karşılaştırma yapacağım elbette…

Önce filmin tanıtımını yapalım. Arjantin, İtalya, Fransa, İspanya, Meksika ortak yapım olan filmi Arjantinli Diego Lerman çekti.. Altıncı uzun metrajlı filmi.En son  beş yıl önce “Notre Enfant (Çocukluğumuz) filmini çekmiş.  Senaryosunu da yine Diego Lerman, Maria Meira ve Luciana De Mello birlikte yazdılar. 

Oyuncular :  Juan Minujín (Lucio), Alfredo Castro (El Chileno), Bárbara Lennie (Mariela), Rita Cortese (Amalia), Renata Lerman (la fille de Lucio), María Merlino (Clara)

Film, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te çekildi. 2022 Havana Film festivalinde En İyi Yönetmen ödülünü aldı. (Diego Lerman)

Ve Uluslararası San Sebastian Film Festivali‘nde En İyi yardımcı Kadın Oyuncu Ödülünü aldı. Ödülü alan filmde öğretmen Lucio’nun 12 yaşındaki kızını oynayan Renata Lerman aldı. Soyadına bakılırsa büyük ihtimalle yönetmenin kendi kızı olmalı…

DİLİN TEK TİPLEŞTİĞİ ÇAĞDA ŞİİR VE EDEBİYAT İLETİŞİM KURMAYA YARAR MI?

Sahne, edebiyat profesörü olan Lucio’nun yatak odasının penceresinden Buenos’un kenar mahallesinin derme çatma apartmanlarının donuk ve gri tondaki  görüntüsüyle açılıyor. Daha ilk sahneden  sosyal yapısı bozuk olan mahallenin okuluna tanık olacağınızı anlıyorsunuz. Sabah  Pencereden şehri seyreden profesörün kafasında sorular ve çelişkiler olduğunu da anlıyorsunuz. Sonra duşunu alır ve bir kitap tanıtımı kokteylinde katılır. Dilin sorgulanmasını yaptığı güzel konuşmasının alıntılarını şair olarak elbette yazmam gerekecek:

Dilin her zamankinden daha çok tek tipleştiği  ve çelişkili bir biçimde aşırı biçimde bizi kendimizden soyutladığı bu zamanda şiir yazmanın ve okumanın önemini düşünüyorum. Ve çelişki de burada, kimin için yazıyoruz. Bugün kim şiir okuyor?

Tanıtımını yaptığı “Orilla” adlı şiir kitabını eski eşi Mariela yazmıştır. Lucio’nun  entelektüel insan olarak her şeyi çok bilen tavrı  karısıyla boşanma sebebi olduğunu da aralarındaki geçen konuşmaların ipuçlarından anlıyoruz. Gerçi film boyunca karısından neden boşandığına dair açık bir beyan bulunmamaktadır, nedenini anlamak seyirciye  kalıyor ve esasında filmin ana konusu da bu değil zaten; konu Lucio Garmendio’nun liseye vekil öğretmen olarak atanması ve sınıftaki başıboş, umursamaz, dışlanmış  öğrencileri nasıl hizaya sokacağı ve bu sosyal yapı içerisinde onlara başta  şiir olmak üzere edebiyatı nasıl sevdireceğidir. Çünkü edebiyatı sevdirdiği zaman öğrencilerin kendini ifade etmelerine olanak sağlayacak ve bu da onları kötülükten, bozuk düzenden bir nebze olsun kurtarmaya vesile olacaktır…

Derse “edebiyat ne işe yarar?” sorusuyla başlar; oysa  okumayan, okumayı sevmeyen öğrenciler için bu soru hiçbir anlam ifade etmemektedir. 

Filmin bundan sonrası tam bir öğretmen modeli çizilerek devam edecektir. Öğrencilerin sorunlarıyla tek tek ilgilenecek onları bataklıktan kurtarmaya çalışacaktır…

Tabii öğretmen öğrencilerin sorunlarını çözerken kendi sorunlarıyla başa çıkmanın ikinci planda kaldığını bir öğretmen olarak çok iyi biliyorum. Bu sorunlara değinilmesi, detaylı işlenmesi filmin alt yapısını oldukça güçlendirmiş. Öğretmen çocukları genellikle zeki ve çalışkan olurlar ancak öğretmen anne baba çocuklarıyla yeterince ilgilenemezler, enerjilerinin büyük bir bölümünü sınıfta tükettikleri için  çocuklarının dertleriyle uğraşacak takatleri kalmaz. Sınıfta söz geçiren öğretmen evde kendi çocuklarına söz geçiremez. Sol Luci’nun ve Mariela’nın 12 yaşındaki kızıdır. Yetenekleri olan bir öğrencidir ve anne babası onun iyi bir okulda eğitim görmesini istemektedir; ancak çocuk ailenin istediği okula gitmek istemez  ve sınavlardan kaçış eğilimi gösterir. Ayrı olan anne baba bu durum karşısında çaresiz kalırlar…

Bir de Lucio’nun sosyal sorumluluk taşıyan ve bulunduğu topluma faydalı olmaya çalışan hasta Şilili babası vardır. Lucio’nun babası, kızı ve eski eşi ile ilişkileri çerçevesinde işlenen eğitim konusunun arka cephesinde bulunan diktatörlerin Latin Amerika’da bıraktığı enkazı da unutmayalım. Latin Amerika’nın bitki, toprak, petrol zenginliğinde nasıl böyle yoksul ve adaletsiz  ülkeler haline geldiğini de insan sorgulamadan edemiyor…

Ölü Ozanlar Derneği filmi ile karşılaştırma yaptığımızda ise iki uç okul karşımıza çıkıyor. Birisi zengin çocukların  gittiği  çok disiplinli bir erkek okulu olan  Welton Academisi, diğeri tam zıt yönde Buenos Aires’in kenar mahallesinde bulunan yoksul bir okul. İki edebiyat öğretmenin ortak özelliği ise eğitim gördükleri okula  ya da mahalleye geri dönüp edebiyat  eğitim vermeleri…Şiirin ön plana çıktığı edebiyat anlatımında çocukların kendilerini gerçekleştirmesi onların bizzat yazmalarını sağlamaları ergenlerin kendilerini tanımalarında en önemli klavuz olacaktır. “Vekil Öğretmen” “Ölü Ozanlar Derneği”nin ters köşesinden bir uyarlama ve esinlenme mi bilmiyorum ama her iki filmden de bir sonuç çıkarmak mümkün.  Edebiyat iyileştirir, şiir  zengine de yoksula da lazım…

Filmin metaforik özeti Sol’ün babasına armağan ettiği tabloda gizli. İronisi ise o tabloyu Lucio’nun duvara ters asması. Tabloyu müzik ve resim yeteneği olan Sol yapmıştır. Tabloda yanan bir mum vardır. Hani etrafını aydınlatırken eriyip tükenen mum!…

14 Nisan’da Netflix’te gösterime girdi. İyi seyirler…

Yönetmen : Diego Lerman

Senaryo : Diego Lerman, María Meira, Luciana De Mello

Görüntü Yönetmeni : Wojciech Staron

Kurgu : Alejandro Brodersohn

Müzik : José Villalobos

Oyuncular : Bárbara Lennie, Juan Minujín, Maria Merlino, Alfredo Castro, Lucas Arrua, Rita Cortese, Brian Montiel, Renata Lerman

İspanya-İtalya-Meksika-Fransa / Suç-Gerilim-Dram / 112 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz