F1 Filmi / F1 The Movie

‘TOP GUN’DAKİLER YERE İNİYOR!

Çok özgün bir senaryo beklememek şartıyla ‘F1’ beklenen heyecanı ve atmosferi yaratmayı başarıyor. Ne diyelim : ‘Söz konusu Formula 1 yarışlarıysa gerisi teferruattır!’

OrtaKoltuk Puanı:

 

TOP GUN İLE ORTAK BAĞ

Formula 1 yarışlarının, hayranları ve özel meraklıları bir kenara koysak bile dünyanın en önemli ve en heyecan verici yarışlarından biri olduğu tartışılmaz bir gerçek! Dolayısıyla bu kadar popüler ve heyecanlı bir spor üzerine filmler çekilmesi kaçınılmazdı ve nitekim son yıllarda bu spor dalını anlatan birkaç örnek gördük.

Ama şunu belirtmekte de yarar var : ‘araba yarışı’ veya benzer konulu yarış filmleri Hollywood sinemasının sadece son yıllarda el attığı bir tür değil! Aksine (göreceli olarak yakın dönemde) Hollywood, bu tür filmlere girişi, çok sağlam bir şekilde, Tom Cruise’u bir yıldız statüsüne yükselten ‘Top Gun’(1986) ve ‘Days of Thunder’(1990) filmleriyle yapmıştı. Bu iki film de görsel açıdan çok etkileyiciydi; bu filmlere ayrılan büyük bütçeler beyaz perdede hakkını veriyordu, kaçınılmaz olarak bu heyecan fırtınasının ortasında filizlenen bir aşkı izliyorduk. (Bu filmleri izleyen bütün bir genç jenerasyon muhtemelen sonrasında uçak pilotu veya yarış arabası sürücüsü olmak istemiştir!)

F 1’e gelince… Bu filmin özellikle ‘Top Gun’ filmiyle nerdeyse organik bir bağı var : öncelikle yönetmenlik koltuğunda ‘Top Gun’ filminin tam 36 sene sonra beyaz perdeye şaşaalı dönüşünü sunan Joseph Kosinki bulunuyor. İki film de anlattığı ortamın gerçek hayattaki kurumlarından ciddi bir lojistik destek almış. Ve aynı şekilde bu iki filmde de yapımcılarından biri ünlü Jerry Bruckheimer! Bilindiği üzere Bruckheimer Hollywood sinemasının en ünlü ve önemli yapımcılarından birisi! ‘Top Gun’lardan ‘Karayip Korsanlarına’, Bad Boys’ serisinden ‘Pearl Harbor’ a kadar giden birçok iddialı ve devasa bütçeli ‘block buster’da imzası var. Hatta zaman zaman isminin ağırlığı filmin yönetmeninin ismini bile ‘eziyor’ ve film bir ‘Bruckheimer’ yapımı olarak izlettiriyor!

Peki zamanında star yaptıkları (ve tabii ki hala star olan) Tom Cruise’un yerine bu sefer yanlarına bir başka yıldız olan Brad Pitt’i alarak, bir nevi ‘yerde geçen’ bir ‘Top Gun’ çıkarmaya çalışan Kosinski / Bruckheimer ikilisinin bu yeni filmi beklentileri karşılıyor mu? Cevabımız evet ve hayır! Evet, çünkü değindiğimiz görsel güç ve seyir keyfi F1 hayranı olmayan seyircileri bile etkileyecek bir kuvvette… Hayır, çünkü yarış dışında kalan senaryo Brad Pitt’in bütün çabalarına karşın beklendik ve yapay kokuyor!

GEÇMİŞİN ZAFER GÜNLERİNİ ARAMAK!

Aslında filmin ilk saati hem hikayenin başlangıcı hem de karakterler oluşumu açısından devrimci olmasa da zorlama durmayan, eli yüzü düzgün hatta parlak sayılabilecek bir tonda başlıyor. Başkarakterimiz Sonny Hayes zamanında F 1 sporunda, 90’lı yıllarda iz bırakmış ama geçirdiği bir kazadan sonra kariyerini ralli yarışçısı olarak yönlendirmiş, başlangıçta potansiyeli olduğu halde asla şampiyon olamamış bir ‘has been’ karakter! Hayes’in geçmişini ‘Top Gun : Maverick’in kahramanı Pete Mitchell gibi daha önce (beyaz perdede) görmemiş olsak da bu, ciddi bir eksiklik duygusu bırakmıyor.

Aynı şekilde eski arkadaşı Rupert Cervantes’in batmak üzere spor kulübü için ondan yardım istemesi, yine çok özgün olmasa da ilginç yan hikayeciklere kapı açabilecek bir başlangıç noktası. Üstelik söz konusu spor dalı durağan veya ağır tempolu değil aksine en tehlikelilerden biri olan F 1 olunca karakterlerin riske atacağı şeyler doğal olarak çok daha önemli oluyor.

Bu noktada filmin zayıf yanın iyi açıklayan bir anekdottan bahsetmekte yarar var : filmin yapımcılarından biri ve Formula 1’in efsanevi şampiyonu olan Lewiş Hamilton, Kanada Film Festivalinin basın toplantısında filmi ‘gerçeğe en uygun olabilecek’ bir şekilde çekmek istediklerini söylemişti. Ancak aynı toplantıdaki Bruckheimer bunun yanında sonuçta bir ‘Hollywood’ filmi yapmak istediklerini eklemişti. Dolayısıyla film bu iki türü (‘Yarış filmi’ ve dram) aynı potada eritmeye çalışırken, çok beklendik bir hikaye akışı, ana senaryoya pek katkıda bulunmayan olaylar ve giderek daha tekdüze gelen karakterler yüzünden tökezlemeye başlıyor.

ASLAN PAYI ÖZEL EFEKTTE DEĞİL KAMERADA

F 1’, aslında son sürat ileri doğru giden ama bir o kadar da bütün senaryo dönemeçlerini önceden tahmin edebileceğimiz bir hikâyeye sahip. İlginç bir şekilde, en az sürpriz beklediğimiz ama filmin asıl iddialı olan yarış sekansları bile ana senaryoya ‘iliştirilen’ kişisel hikayeciklerden daha zengin duruyor. Başka bir deyişle ‘bir zaferle’ biteceğini tahmin edebileceğimiz bu yarış, Brad Pitt karakterinin ekibin teknik beyni olan kadınla yaşadığı ilişkiden, kulübün sahibi Cervantes’in ana sponsoruyla yaşadığı pazarlıklardan veya kendini beğenmiş, işinin ticari yönüne odaklanmış, çaylak ama yetenekli pilot Joshua Pearce’in ‘yönünü şaşırmasından’ daha derin ve beklenmedik mesajlar içeriyor.

Aslında işin içine Jerry Bruckheimer ve Hollywood filmi yapma isteği girince çok özgün ve katmanlı kişisel hikayeler beklemiyorduk ama bizce yönetmen Kosinski ve senarist Ehren Kruger senaryo bazında normalden de fazla ‘geride durmuş’ izlenimi veriyorlar!

Ama işin özüne dönecek olursak : Warner, Apple ve Formula 1 federasyonu iş birliği ile yapılmış yarış sekansları adeta ‘baş döndürüyor’! Federasyonun özel izinle açtığı Silverstone, Las Vegas, Abu Dhabi veya Monza gibi pistlerdeki yarış sekansları sadece büyüleyici değil aynı zamanda da inanılmaz gerçekçi duruyor. Yönetmen Kosinki’nin aynen ‘Top Gun’ filminin devamında olduğu gibi özel efektlerden ziyade oluşturduğu gerçek çekimler, arabaların değişik yerlerine yerleştirilmiş 12 farklı mini kamerayla çekilmiş ve özellikle subjektif kamerayla verilmiş bazı sahneler seyirciyi o heyecanın ve hızın içine sokmayı başarıyor. Hatta belki biraz iddialı olacak ama filmin uzun zamandır çekilen en başarılı yarış sekanslarını barındırdığını söyleyebiliriz! Şunu da eklemeden bitirmeyelim : bizce Kosinki ve görüntü yönetmeni Claudio Miranda’nın çabalarının hakkını tam olarak vermek için filmi beyaz perdede, İMAX formatında görmekte fayda var.

Sonuçta çok özgün bir senaryo beklememek şartıyla ‘F1’ beklenen heyecanı ve atmosferi yaratmayı başarıyor. Ne diyelim : ‘Söz konusu Formula 1 yarışlarıysa gerisi teferruattır!’

Yönetmen : Joseph Kosinski

Senaryo : Ehren Kruger

Görğntü Yönetmeni : Claudio Miranda

Müzik : Hans Zimmer

Oyuncular : Brad Pitt, Damson İdris, Javier Bardem, Kerry Condon, Tobias Menzies, Callie Cooke, Joseph Balderrama, Simone Ashley, Sarah Niles, Kim Bodnia

ABD / Aksiyon-Spor-Dram / 155 Dk.

1 YORUM

  1. F1
    2022’de Kuzey Amerika sinemalarında 68 milyon seyirci toplayan “Top Gun: Maverick”in yönetmeni Joseph Kosinski “F1″le döndü…10 bölümlük “Fast & Furious” sinema filmleri serisi 2001 -2023 arasında yaklaşık 7 milyar 500 milyon dolarlık sinema hasılatı elde etmişti…Bu serinin bağımlılarına, “Grand Prix” (1966), “Le Mans” (1971), “Ford v Ferrari” (2019), ” Days of Thunder” (1990), “Rush” (2013), “Ferrari” (2023), “Tucker: The Man and His Dream” (1988) gibi filmlerin hayranlarına göz kırpan “F1” Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mercedes, Aramco, Katar Hava Yolları, Heineken,Etihad Havayolları ve onlarca diğer irili ufaklı sponsorundan aldığı devasa paralarla zaten sinemalarda gösterilmeden film prodüksiyonuna, tanıtımına, reklamına harcanan 300 milyon dolarlık maliyetini ve yarış otomobilleri sürücüsü Michael Schumacher’vari (1969) bir karakteri canlandıran Brad Pitt’e ödenen 30 milyon doları kurtarmıştı…
    Hiçbir yenilik, hiçbir yaratıcılık ve sürpriz içermeyen, en başından filmin nasıl ilerleyeceği, nasıl gelişeceği ve finali tahmin edilebilen, tüm eski sinema filmi numaralarını yeniden ısıtıp seyircinin önüne koyan, en ufak bir gerilim, heyecan içermeyen, vasatlıkta, berbatlıkta, sığlıkta sınır tanımayan, basmakalıp, tüm eski, bayat, köhnemiş, artık lezzet vermeyen klişelere başvuran, son derece tatsız, ikibuçuk saatlik bu video klip, sinema seyircileri için bir para tuzağı ve zaman kaybı…Belki de yılın en kötü filmlerinden biri…HAKAN SONOK

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz