Geleceğe Mektuplar

Y Kuşağının Kaybolan  Öyküsü….

Y kuşağının dününü bugününü konu alan sekiz bölüm dizi aynayı zamana yarım tutsa da aynadan yansıyanlar insanın içini acıtmaya yetiyor. En azından yaz döneminde klasik olarak yerli-yabancı yapımlar gibi  gençliğe ve eğlenceye odaklanmış dizi değil, tam tersine gençleri gerçeklerle yüzleşmeye çağıran bir dizi olmuş…

Y kuşağını temsil eden oyuncu kadrosu da biçilmiş kaftan!…

OrtaKoltuk Puanı:

 

Evet ortaya güzel bir senaryo fikri çıkmış, ortaya bu fikri atanlar muhtemelen 2002-2003 yıllarında Cumhuriyetin yüzüncü yılı için geleceğe mektup yazanlardan birisi. Dizinin senaristi Rana Denizer, gelmiş geçmiş en güzel Türk dizilerinden biri olan “Kulüp”teki Mathilde karakterinin torunu ve Kulüp senaryosunun  yazarlarından biriydi. Rana Denizer’in kaç yaşında olduğunu tam olarak bilmiyorum (Araştırdığımda 1995 doğumlu görünüyor) ama fikir ortak ya da bireysel ondan çıkmış olmalı. 78 Kuşağı olarak  (X kuşağı demeyeceğim tabii ki, bizim gibi zengin ve aşırı sorumlu kuşak için bu terim bir anlam ifade etmiyor, oysa 78 kuşağı denildiği zaman anlamı bir okyanusa dönüşüyor) o yılları çok iyi anımsıyorum. “PTT AŞ tarafından Cumhuriyetin 100. yılına mektup kampanyası düzenlenmişti. 2023’te o mektuplar dağıtıldı ama açılan mektuplar gündem yaratmadı sanırım. Oysa gündem yaratmalıydı. 20 yılda neler neler değişti…

Zarfların üzerindeki Atatürk fotoğrafı ile birlikte  1923-2023 Cumhuriyetin 100.yılına mektup ibaresi izleyiciyi alabildiğine duygulandıracak ve neler neleri düşündürüp gözleri ıslatacak bir sembol olarak hafızalarda yer alacak…

MEKTUPLAR, DİJİTAL ÖNCESİNDE  KENDİNE ULAŞMANIN EN GÜZEL YAZI EYLEMİYDİ

Zaman  2003, Mekan Sanver Lisesi, bir grup öğrenci ile tanışıyoruz. Edebiyat Kulübü öğrencileri : Zuhal, Banu, Mert, Murat,Seda.

Bu öğrenciler yaşlarının gereği sırım gibi, içlerinde yalnızca Banu şişman. Dizinin başında Banu’ya yapılan akran zorbalığı gösteriliyor. Banu’nun kiloları ile dalga geçiliyor. Oysa o  oldukça başarılı, okul idaresi tarafından tutulan ve güvenilen bir öğrenci. 

Edebiyat öğretmenleri Fatma Ayar, Edebiyat kulübü öğrencilerinden geleceğe mektup yazmalarını ister, öğrenciler Edebiyat Kulübü üyeleri olmalarına rağmen bu konuda isteksiz davranırlar, Fatma hoca bu defa onlara bu çalışmayı sınıfta yaptırır. Yirmi yıl sonra öğrencilerin adreslerine postalanmak üzere mektupları toplar. O mektup paketinin üstüne de “Postalamayı Unutma” diye not düşer… 

Sınıfta herkes kendine göre bir şeyler yazar ama sadece  Zuhal’in ne yazdığı gösterilir. Zuhal kağıdın üstüne iki  gecekondu penceresi çizer sadece!…

Burada bir eleştiri yapmam gerekecek. Bu öğrencilerin Edebiyat Kulübü üyeleri olmalarına rağmen edebiyat ile çok da ilgileri yok. Bir kere güzel edebi bir mektup yok. Onun dışında  aralarında yapılan sohbetlere birkaç yazar adı ve eserleri,  şairlerinden bir iki güzel şiir serpiştirebilinirdi. Elbette bir “Ölü Ozanlar Derneği”nde olduğu gibi yoğun bir edebiyat içeriği beklemiyordum, konsept farklıydı  ama şahsen dizi boyunca edebiyatla ilgili sahne  beklentisi  içine girdim. Dizide sadece bizim ilkokullarda okuttuğumuz Saint- Exupery’nin başyapıtı “Küçük Prens”ten replikler vardı…

Yirmi yıl sonrasında geçmeden öğrencilerin karakterlerine de göz atalım. En ilginç karakterlerin başında Zuhal geliyor. Zira zenginlerin okuduğu özel lisede bu öğrenci grubu içinde Zuhal burslu sadece; gecekondu mahallesinden geliyor ama arkadaşlarından gizliyor, onların kıyafetlerindeki marka logolarını gizlice söküp kendi kıyafetlerine dikmektedir. Doğal olarak aşağılık kompleksi var, kendi gerçekliğinden uzak sanal bir dünyada yaşamaktadır.

Banu; yapıcı, sabırlı, tahammüllü yüksek. Sadece şişmanlığından dolayı özgüven eksikliği var.

Mert; kaybetmeyi sevmeyen, bütün kızların ona aşık olmasından dolayı özgüveni  tavan yapmış…

Murat öyle çok fazla özelliği olmayan, zayıf karakterli.

Seda bir girdabın, uyuşturucu batağının içinde….

Bu karakterleri açıklama gereği duymamın sebebi ise 20 yıl sonra değişen çok fazla şeyin olmaması. Beni şaşırtan Banu oldu, bu kadar sabır, şefkat, çalışkanlığa rağmen beklentileri boşa çıkarıyor… 

ZAMANIN TOZUNU SİLKELEMEK

Yirmi yıl sonraya döndüğümüzde, Fatma Hoca Alzheimer olmuştur. Öğrencilerden birinin gayri meşru çocuğunu büyütmüştür. Z kuşağını temsil eden Elif Ayar (Güneş Nezihe Şensoy) onun büyüttüğü kızdır. Postalanması unutulan mektuplar eline geçince evlatlık olduğunu öğrenir ve gerçek ailesini aramaya başlar. Hikayenin temel konusu budur…

Banu (Selin Yeninci) muhafazakar biriyle evlenmiş, o kadar azim ve çalışkanlığına rağmen ev kadını olarak kalmıştır. Baş örtme biçiminin geleneksel olması hoşuma gitti. 

Murat (Erdem Şenocak) zengin babasının iflas etmesi sonucu bir dikiş tutturamamış, Banu’nun şoförü olmuştur sadece…

Mert (Onur Tuna) o kadar hırslı olmasına rağmen istediği basketbolcu hayaline kavuşamamış, Almanya’da mülteci çocuklara Antrenörlük yaparak daha insani bir sorumluluk üstlenmiştir. 

Zuhal (Gökçe Bahadır) tam bir Dilan Polat modelindedir. Dizide o büyük kazancının sorgulanmasına girilmese de üstü örtülü  gönderme yapılmıştır….

Yirmi yıl sonra hatıraların kapısını aralayıp zamanın tozunu silkelemek onları kanatsa da kendileriyle yüzleşme  cesaretini zor da olsa başaracaklardır…

Geçmişin sırları, pişmanlıkları bir bir ortaya dökülecektir. 

Evet dizide de gördüğümüz gibi Y kuşağı istisnalar hariç genel olarak ne büyük bir ideal ve başarı elde etmiş ne de sorumluluk üstlenmişlerdir. O yüzden dizinin başlığını Y kuşağının kaybolan öyküsü olarak adlandırdım…

Güçlü oyuncu kadrosuyla, nitelikli esprileriyle, küfürün az kullanılmasıyla, okul önlerine kadar inen uyuşturucu satıcılığına dikkat çekmesiyle, başlangıç müziğini Tarkan’dan bir şarkıyı seçmesiyle ve tabii bizim kuşağını temsilen Feridun Düzağaç’ı sahne verilmesiyle izlenir bir dizi olmuş. 

Genç Werther’lerin acılarına  bir dokunuş olarak gördüğüm dizi, bizleri de geçmişe, lise yıllarımıza götürerek hatıralarımızı canlandırmış; biraz sızı, biraz gülümseme yaratmasıyla duygularımıza tercüman olmuştur.

İyi seyirler…

Yönetmen : Cenk Ertürk

Senaryo : Rana Denizer

Görüntü Yönetmeni : Barış Özbiçer

Kurgu : Kübra Kaytan

Müzik : Nurettin Çolak

Oyuncular : Gökçe Bahadır, Selin Yeninci, Erdem Şenocak, Saygın Soysal, Onur Tuna, Güneş Nezihe Şensoy, İpek Türktan, Can Bartu Aslan, Kerem Alp Kabul, Deniz Bakacak, Nilüfer Bayraktutan, Berk Özgür, Çağıl Aydıner. Banu Fotocan, Pelin Karahan, Yusuf Akgün

Türkiye / Dram / 8 Bölüm 40 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz