Ne Halt Ettiğinizi Biliyorum / Was Marielle weiß

Ne halt ettiğimizi seziyorlar!

Sinemaya gitmenin en iyi zamanı yazın sıcağında gündüz seanslarıdır diye düşünenlerden biri olarak, ortalık sadece çocuk filmleri ve aksiyonla doluyken izlenebilecek bir film, kaçırmayın derim, evdeki çocuklar her şeyi duymasalar bile sezebilirler!

OrtaKoltuk Puanı:

 

İKSV Film Festivali’nde de gösterilmiş olan 2025 yapımı “Ne Halt Ettiğinizi Biliyorum”,75. Berlin Film Festivali’nde mansiyon ve  özel ödülü almış bir Alman filmi. Yönetmeni Frederick Hambalek’in yapmak istediği, aile içi iletişimsizlik ve sıkılma konusunu bir tokat gibi yüzümüze vurup aynı zamanda ironik biçimde işleyerek acı acı güldürmek olarak da tanımlamak mümkün. Senaryosunu da Hambalek yazmış zaten, bir auteur filminden beklenen de bu. İzleyici, olayların nereye varacağını, nerede duracağını merak ederken gerçek üstü fanteziler de aslında gerçek olan bir sorunun üzerine örtülüyor. Bazı cesur adımlar, bizim gibi gelenekselliği ve Ortadoğululuğu aşamamış toplumlar için anlaşılması güç. Bir tokatın bu kadar acıtacağını düşünmek örneğin. Annenin kızına atacağı bir tokat için bu kadar tereddüt etmesini de çocukluğu boyunca annesinden terlik ve maşa dahil çeşitli aparatlarla dayak yemiş olan bizim gibi büyükler için de değerlendirebilmek mesela?

Fazla açık etmeden kısaca ipucu verirsem; anne, baba ve ergen kız çocuğundan oluşan çekirdek ailede, ebeveynler beyaz yakalı işlerde çalışmakta, çocuk da yaşına uygun olarak okula gitmekte. Akşamları iş ve okul dönüşü toplanılan evde de çok sıcak bir hava hissedilemiyor.

Üstelik bir de ergen kız çocuğunun sorgulayıcı bakışları anneyi adeta suçluyor, travmatize ediyor. Sebep? Empati kuramadığım bir millettir, Almanlar. Soğuk ve mekanik bulurum ilişkilerini. Burada da öyle. Anne, iş arkadaşıyla verdikleri gizli sigara molasında birden kendisini seksüel bir davet içinde buluyor. Ne tesadüf ki bunu yapan erkeğin tipinden onun hemen Ortadoğulu olduğunu düşünmüştüm, filmdeki adı Max ama oyuncu Türk : Mehmet Ateşçi! Kusura bakmayın ama tam da bir Türk’ten Alman iş arkadaşı evli bir kadına yanaşma biçiminden beklenecek biçimde “asılıyor!” Kimileri seks söz konusu olunca yazması ayıp kelimelerden pek heyecanlanır. Kadın da heyecanlanıyor, hoşuna da gidiyor ve oyuna katılıyor ama ilk “flörtleşme” tatbikata geçmeden bitiyor, lafta kalıyor.

Toplantıda gereksiz ısrar ters teper

O sırada baba da çalıştığı yayınevinde kapak tasarımı konusundaki toplantıda seçtiği görsele karşı çıkan tasarımcıyla tartışmakta ve gerilmektedir. Üstelik de demokrat olmayan bir biçimde susturur arkadaşını ve kendi fikrini kabul ettirir.

Kızını okuldan alan anne, onun düşmanca tavırlarından rahatsız olur. Aynı tavırlar akşam eve gelen babaya da gösterilince anne ve baba, bir şeylerin ters gittiğini anlar. Kızları ikisine de düşmanca davranmaktadır. Bir tür “Ben sizin ne halt ettiğini biliyorum” tavrı? Gerisini anlatmıyorum tabii. Anne baba ne olduğunu anlayabilmek için uğraşıyor ve öğrendikten sonra da dönüp aynaya bakıyor. O arada yapılan yanlışlar, dürüstlük, doğruluk, yalanlar ve iletişimsizlik irdeleniyor. Hiç kuşkusuz aile danışmanlarının ve pedagogların yapacakları yorumlar çok daha ilginç ve doğru olacaktır ama herkesin dersini alacağını düşünüyorum ve bu dersin bu kadar pahalı olmaması gerektiğini de ekliyorum. Gerçi orası Almanya, böyle sıra dışı olaylar için kimse kimseyi öldürmüyor, geri dönülemez ayrılıklar yaşanmıyor, yaralar sarılıyor ama bir de bizde yaşandığını düşünün! Maazallah!

Sıradan insanlar, sıra dışı bir mekan

Filmin mesajlarını bir yana bırakıp sinematografik açıdan değerlendirirsek, ikidir bu gerçekçi sinemadan sıkıldığımı düşünüyorum. Oyuncular çok sıradan tipler, oralarda hiç mi şöyle Hande Erçel gibi güzel kadın, Kıvanç Tatlıtuğ’u gibi yakışıklı yok? Küçük kız bile balina suratlı! Sinema bir hayal dünyası değil mi yoksa? Yalnız yaşadıkları evin minimalist dekoruna bayıldım! Bizim tıkış tıkış mobilya, ıvır kıvır, biblo, süs püs doldurduğumuz evlerden sonra bu kadar yalın, bu kadar dümdüz bir dekor, bir süre sonra otel odası soğukluğu verir mi bilmem ama gözüm dinlendi!

Sinemaya gitmenin en iyi zamanı yazın sıcağında gündüz seanslarıdır diye düşünenlerden biri olarak, ortalık sadece çocuk filmleri ve aksiyonla doluyken izlenebilecek bir film, kaçırmayın derim, evdeki çocuklar her şeyi duymasalar bile sezebilirler!

Yönetmen : Frédéric Hambalek

Senaryo : Frédéric Hambalek

Görüntü Yönetmeni : Alexander Griesser

Kurgu : Anne Fabini

Oyuncular :Julia Jentsch, Felix Kramer, Laeni Geiseler, Mehmet Ateşçi, Moritz Treuenfels

Almanya / Komedi / 86 Dk.

 

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz