Hazine
Kitle sinemasının başarılı bir örneği olarak gösterebileceğimiz “Hazine”, belki bizim için başyapıt seviyesinde bir “hazine” değilse de, yine de konu ve oyunculuklarıyla türünün diğer örneklerinin basitliğine saplanmayan, türler arasında dolaşan ve güldürmeyi de başaran yapısıyla bu hafta sonu ailece izlenebilecek iyi bir seyirlik olarak vizyonda…
Toprağa Düşenler ve Ondan Çıkanlar : Bir Cenaze, Bir Define
Bu hafta vizyona giren “BKM” yapımı “Hazine“, aslında zengin kadrosu itibariyle ilk başta komedi türünde bir yapım olduğu düşüncesini uyandırabilir. Aslında bu intiba tümüyle yersiz de değil. Yönetmenliğini daha çok reklam ve kısa film çalışmalarıyla tanınan 1985 doğumlu Canbert Yerbuz‘un yaptığı yapım, mizahı bir anda veren karikatür görünümlü Mesut’un retro tarzı “Kim Sever ki” şarkısı eşliğinde komiklikleri ile açılışını yapıyor.
Mesut (Çağlar Çorumlu) Devlet Mahsulleri Ofisinde memur olarak çalışmaktadır. Kel kafasına takık peruklu halleri, ileri yaşına karşın annesi ile yaşayan, işe gelip giderken dolmuşu tercih eden Mesut’un kalbini yine aynı kurumda memur olan çalışan Nurdan (Hasibe Eren) fetheder. Bir kısım komiklikler sonunda sosyal medyada arkadaşlık teklifine olumlu cevap verilmesi ve nihayetinde Nurdan’dan gelen tiyatro oyununa beraber gitme teklifiyle aslında artık geleceği vaat eden bir ilişki başlar. Tam her şey iyi giderken Mesut ile birlikte yaşayan annesi (Defne Yalnız) uyuduğu sırada bir anda vefat eder. Ancak şaşırtıcı ölçüde bu durum Mesut’u çok etkilemez. Onun için sadece Nurdan ile buluşma gününün ertelenmesi derdi vardır.
Cenazenin Nevşehir’e defin için götürülmesi aşamasında artık ilk başta dediğimiz tür değişimi komediyi de tamamen atlamadan devam ettirir. Bu arada ilginç bir detay olarak belirtelim ki, Mesut’un Ankara’dan Nevşehir’e gittiği otobüs firmasının isminin filmin yönetmeninin soy ismi olan “Yerbuz” olması ilginç bir ayrıntı olarak karşımızda. Filmin bu memleket “Nevşehir” kısımları artık birçok karakteri de önümüze çıkaracaktır…
Tekmili Birden: Aşk, Komedi, Polisiye ve biraz da Thriller….
Tek derdi annesinin defin işlerini halledip tekrar Ankara’ya dönüp ilişkisini geliştirmek isteyen Mesut’un kardeşi Musa’dan (Boran Kuzum) kaynaklı olarak başından dertler artık eksik kalmaz. Annesini toprağa kavuşturacakken gömü işine bulaşan kardeşiyle mağaralara gittiğinde buradaki kazada İlyas’ın (Bülent Çolak) ölümü bir anda her şeyi değiştirir. İlyas’ın eşi olan Zehra’nın (Şükran Ovalı) gömü paylaşımından kaynaklanan şüphesi olayı adli boyuta da taşırır.
Bu arada belirtelim ki tüm bu gömü arama kısımları ve Gani karakterinin dini bir kahinlik olarak resmi bende Yılmaz Güney‘in “Umut” filmini çokça hatırıma getirdi. Mesut ve Musa kardeşlerin annelerinin isminin maskülen olması durumu bazı cesetleri birbirine karıştırır ve annesinin cesedinin Iğdır’a yanlışlıkla gitmesi Mesut’un daha da kentte olmasını gerektirir. Bunun yanı sıra kardeşinin eşi olan Niğde (Aslıhan Gürbüz) ile yaşadığı sıkıntılar, gömü işinde birbiri ardına gelen durum bir anda filmi bulmacayı çözmeye benzer polisiye bir boyuta yönlendirmekte.
Film, karakterlerin ve yan rollerin üzerlerine düşeni fazlasıyla yapmaları nedeniyle bu geçişleri başarıyla sunmakta. Ana karaktere hayat veren Çağlar Çorumlu sevdiğini her zor durumda iken bile düşünen halleri, duygu değişimlerini yer yer abartılı da olsa mimik ve jestleriyle sunan sürükleyici performansı ile büyük oranda başarılı.
Film konu itibariyle annenin toprağa verilmesiyle tarihi eserin topraktan çıkmasını biraz da metaforik olarak ustalıkla bağdaştırması ile de kurmacayı iyi yönlendiriyor. Üstelik cesetlerin karışması ya da komiserin ölümlü olaylara bile yüzeysel bakışı bürokrasi önünde sıkışan insan panoramasını sunmasıyla da değerli.
Oyuncu kadrosu ise oldukça zengin… Çağlar Çorumlu dışında, usta oyuncu Defne Yalnız, Serkan Keskin, Hasibe Eren, Aslıhan Gürbüz, Bülent Çolak, Boran Kuzum filmin başarısında önemli unsurlar. Bir tek biz izleyenler için Şükran Ovalı‘nın performansı kırsal bir kesimde görünümü ve konuşması itibariyle biraz yadırgatıcı bulunabilir. Ancak diğer oyuncular İç Anadolu ağzını da başarıyla sunuyorlar.
Sinema salonlarına devamlı yeni filmlerin girdiği bu haftalarda kitle sinemasının başarılı bir örneği olarak “Hazine”, belki bizim için başyapıt seviyesinde bir “hazine” değilse de, yine de konu ve oyunculuklarıyla türünün diğer örneklerinin basitliğine saplanmayan, türler arasında dolaşan ve güldürmeyi de başaran yapısıyla bu hafta sonu ailece izlenebilecek iyi bir seyirlik olarak vizyonda…
Yönetmen : Canbert Yergüz
Senaryo : Canbert Yergüz, Burak Yerlikaya
Görüntü Yönetmeni : Serkan Güler
Kurgu : Evren Lus
Müzik : Tolga Büyük, Ekin Eti, Emin Yasin Vural
Oyuncular : Çağlar Çorumlu, Boran Kuzum, Serkan Keskin, Şükran Ovalı, Aslıhan Gürbüz, Hasibe Eren, Gürhan Altundaş
Türkiye / Komedi-Suç / 108 Dk.
Film başlangıç olarak güzel bir enerji ile başliyor. Serim düğüm hızlı ve zevkli geçiyor. Çözüm ve sonuç ise beklediğimin altında. Senaryo biraz daha mutlu bir sonla bitebilirdi Örneğin tarihi haç kahramanımızın elinde kalıp sevdigi ile yeni bir hayata yelken açabilir. Annesi dahil ölen Bütün arkadaşlarına mezarlıkta dua ederek arkalarından haç ile otobüse binerek bitseydi. 2. Filme yürürdü…
Komedi filmi değil kadroya bakıp yanılmayın. Oyunculuk performansları iyi ama senaryoyu zayıf buldum. Günümüz teknolojisi ile cinayetlerin çok kısa sürede tespiti mümkün film geçmişte geçmiyor. Öldürülen adamın telefonu günlerce açık durdu ama telefonun yerini polis tespit etmedi, şüpheliler de bunu bir tehlike olarak görmedi.
Berbat bir film tamamen hayal kırıklığı…hiç gülmedik
Film berbat komedi diye yazılmış komediden çok dram var filmde