Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri / One of those Days When Hemme Dies

İki Hiçlik Arasında İnsan : Ölmek ve Hayatta Kalma

Dramatik yapısı sağlam tuğlalar üstüne kurulmuş bir film. Anlatısı çok derinlerde değil, dili yalın, hikayesi basit yapıtaşlarıyla zenginleştiriliyor. Sadelikle dolu diyaloglarının, tanıdık insan suretlerinin birleşmesiyle sinemamıza dahil olan bir taşra hikayesi daha dedirtiyor. Yine de herkese göre olmayabilir. Diyalogsuz geçen uzun sahneleri sevmeyen, bağımsız sinema izleyemeyen, kırsal hikayeler bana göre değil diyenleri memnun etmeyecek bir film. 

OrtaKoltuk Puanı:

Festivallerin Sevdiği Film

Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri’nin, yönetmenliğini, senaristliğini, başrolünü ve yapımcılığını üstlenen Murat Fıratoğlu’nun; 83 dakikalık nefis filmini Ankara Film Festivali kapsamında izledim. Ulusal Yarışma filmleri arasında epey alkış ve övgü toplayan filmlerden biri oldu. Salonun doluluğu, söyleşi sırasında seyircinin film ekibine olan ilgisi En iyi Film kategorisinde şansının büyük olduğunun bir yansıması diyebilirim. Film Venedik Film Festivali’nde Orizzonti bölümünde Jüri Özel Ödülü’nü kazanarak dikkatleri üstüne çekmişti. Üstüne Nuri Bilge Ceylan başkanlığında gerçekleşen 31. Adana Altın Koza Film Festivali’nden En İyi Film Ödülünü kazandı. Ayrıca SİYAD jürisi de ödülü aynı filme verdi. Oyuncu kadrosu ise şöyle sıralanıyor : Murat Fıratoğlu, Sefer Fıratoğlu, Salih Taşçı, Güneş Sayın, Ali Barkın, Fırat Bozan, Yeşim Doğan, Çetin Fıratoğlu, Eyyüp Fıratoğlu.

Hemme’ye Giden Yollar

Spoiler İçerir

Film, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde domates kurutan işçilerin sahneleriyle başlıyor. Domates kurutma işlemini ayrıntılı olarak izliyoruz. İşleme epeyce vakıf oluyoruz. Domates kurutma işlemi mevsimlik bir durum olduğu için, mevsimlik işçi olarak çalışan Eyüp’ün (Murat Fıratoğlu) üstü olan Hemme’yle ağız dalaşıyla başlayan; ama sonrasında fiziksel bir kavgaya dönüşen ve filme konusunu veren anlarına tanıklık ediyoruz. Filmde uzun yürüyüşler, sıradan sohbetler, tatlı tesadüfler olarak gelişen bir dizi rutine eşlik ediyoruz. Tüm bu insanlarla Eyüp’ün yolunun kesişmesi üzerine tanışıyoruz. Eyüp’ün insanlarla olan bu iletişim hali, aslında beline taktığı tabancayla Hemme’yi öldürmeye giderken rastlaşmasıyla gerçekleşiyor.

Filmin bütünü; Eyüp’ün tanıdığı insanlarla karşılaşması, kurduğu diyaloglar üzerine inşa ediliyor. Filmin en büyük başarısı gerçekçi olmasından kaynaklanıyor. Hikaye gerçek, karakterler gerçek, mekanlar gerçek, kostümler gerçek. Karakterler karikatürize değil, tam tersi toplumda sıkça karşılaştığımız sıradan insanlardan oluşuyor. Bu sahici hikaye ve karakter oluşumunun iyi bir gözlemin sonucunda oluşabileceğini söylemek yerinde olur.

Yönetmenin filmin mutfağını neredeyse tamamen ele geçirmesi ve yaptığı işe çok inanmış olması da filmin başarısını perçinleyen sebeplerden sayılabilir. Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, 83 dakika boyunca izleyiciye göz kırpma şansı bile tanımıyor. Diyalogsuz geçen sahnelerde bile sıkılmak söz konusu değil; çünkü gelen her sahneyi, filmi gerçek bir insan rutinine şahit olacağımızı bilerek izliyoruz.

Hemme’yi öldürmek için çıktığı bu yolda Eyüp’ü tanıyoruz. Karpuzu taşıyamadığı için sıcakta yolda kalmış, hiç tanımadığı yaşlı bir adamı ağır ritimlerle evine kadar götürmesini izliyoruz. Omzunda karpuz, kolunda yaşlı amcayla yol alırken, Eyüp’ün iyi bir insan olduğuna ve birini öldüremeyeceğine ikna oluyoruz. Kırtasiyede bir tanıdığının yerine bakarken gelen çocukluk arkadaşı, ama aslında çocukluk aşkı olduğunu anladığımız kadınla aralarında geçen diyalog kalp sızlatıyor. Sıradan bir konuşmanın kalbe bu kadar dokunabilmesi de senaryonun inceliklerine övgüler yağdırmamızı sağlıyor. Eyüp’ün bankta oturduğu sahnede, oradan oraya savrulan kola kutusu gibi geçen bir günün ardından daldığı düşünceleri hayal etmekle yetiniyoruz.

Filmin Dinamikleri

Yönetmenin pek çok yönetmene gönderme yaptığını ve onlardan etkilendiğini, filmin çoğu sahnesinde görüyoruz. Bu kötü bir şey mi? Elbette değil. Sinema her şeyden önce bir tutku işidir. Onu sevmeden iyi filmler çekebilmek mümkün değil. Sinemayı sevme işiyse hayranlık duyulan filmlerin yönetmenleriyle başlıyor. Dolayısıyla kopyalamadan, sadece öykünerek, imrenilerek ortaya bir film çıkarmak yanlış değil. Özellikle de kariyerinin daha çok başında olan biri için olağan bir durum diyebiliriz.

Dramatik yapısı sağlam tuğlalar üstüne kurulmuş bir film. Anlatısı çok derinlerde değil, dili yalın, hikayesi basit yapıtaşlarıyla zenginleştiriliyor. Sadelikle dolu diyaloglarının, tanıdık insan suretlerinin birleşmesiyle sinemamıza dahil olan bir taşra hikayesi daha dedirtiyor. Yine de herkese göre olmayabilir. Diyalogsuz geçen uzun sahneleri sevmeyen, bağımsız sinema izleyemeyen, kırsal hikayeler bana göre değil diyenleri memnun etmeyecek bir film. Yine de hiç belli olmaz.

Filmin ismi, filmi en ilginç kılan faktörlerden biri olarak düşünülebilir. Filme bir kimlik veriyor. Her şeyden önce merak ettiriyor. Filmin adının metaforik mi, yoksa gerçeklere bir gönderme mi olduğu ikilemine düşürüyor. Pek çok açıdan izleyiciye hitap ettiğini, festival izleyicisinden tam not aldığını da söyleyebiliriz.

Kimsenin ilgisini çekmeyecek rutinlerin, bir akış doğrultusunda göz kırpmadan izletilebilmesi… O akışın hiç sıkıcı olmaması… Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri’nin seyirci üstündeki etkisi böyle bir şey diyebiliriz.

Yönetmen / Senaryo : Murat Fıratoğlu

Oyuncular : Salih Taşçıoğlu, Murat Fıratoğlu, Sefer Fıratoğlu, Güneş Sayın, Ali Barkın, Fırat Bozan, Çetin Fıratoğlu

Türkiye / Dram / 83 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz