Kabahatliler / Los delincuentes
Asıl Kabahat Kimde?
Kabahatliler; tipik suç yapımlarının dışına taşan, Yeni Arjantin Sinemasının büyülü havasını sonuna kadar seyirciye aktaran, finale kadar çeşitli sorular sorduran, meselesi olan bir yapım. Ayvalık gibi sınırlı festival gösteriminden sonra şimdi MUBİ’de, ekranlarda. Geçtiğimiz senenin haklı olarak övgülere boğulan yapımını sakın kaçırmayın.
Bir hırsızlık öyküsü
“Kabahatliler”, kaba hatları ile bakarsak öncelikle bir hırsızlık öyküsü sunuyor önümüze. Ancak yapımı bir süre sonra bu gözle izlemiyorsunuz. Arjantin sinemasının son dönem gözde yönetmenlerinden, hatta yer yer Fransız ya da Yunanistan Yeni Dalga hareketlerinden esinlenme ile Arjantin Yeni Dalgasının önemli temsilcisi olarak nitelendirilen ve senaryoya da imza atan 1972 doğumlu Rodrigo Moreno’nun “Kabahatliler”i bir süre sonra özgürlük, suçluluk, doğaya sığınma gibi daha özel başlıklara yelken açıyor. Moreno, meselelere daha derinden bakmayı seven bir yönetmen. Önceki yapımları The Minder, Reimon, El Descanso’da yine farkını belli eden filmlerdi.
Bu yapımda bankada çalışan Moran (Daniel Elias) sürekli tekrarlanan, kendisine hiçbir katkı sunmayan sıradan yaşamından bıkmıştır. Çözümü intiharda değil, çalıştığı bankayı soymakta bulur. Ancak bu soygun öyle klasik bir banka soygunu değildir. Bir gün kasaya tüm soğukkanlılığı ile girer ve banka kasasından aldığı 650 bin doları sırt çantasının içine atar ve çıkar. Ve bir süre sonra kendisi gibi bir beklentisi olmayan bir başka banka görevlisi olan mesai arkadaşı Roman (Esteban Biglıardi) ile ayaküstü yemek yenen bir yerde buluşur. O’na parayı cezaevinden çıkana kadar muhafaza etmesi durumunda ileride parayı bölüşecekleri teklifinde bulunur. Moran’a göre cezaevinde en fazla üç buçuk yıl kalacaktır. Bir ömür boyu çalışsalar bile bu paraya ulaşamayacağı konusunda diller döken Moran, mesai arkadaşı Roman’ı ikna eder.
Moran teslim olup cezaevine girerken, Roman için dışarıda olmak bu aşamadan sonra hiç kolay olmayacaktır. Öncelikle onun Moran’a göre daha derli toplu bir hayatı vardır. Her ne kadar geçmiş hayatına ilişkin çok bilgimiz olmasa da en azından müzik öğretmeni sevgilisi Flor (Gabriela Saldon) ile birlikte yaşamaktadır. Yanında iki çocuk da vardır. Bir çanta dolusu parayı saklamak zor olduğu gibi oldukça sert muhakkikin (Laura Parades) yürüttüğü soruşturma ile bankada soygundan dolayı ihmali gözüken birçok kişi işinden olur. Bunun vicdani sızısı ve kendisine dönük bankadaki baskının da artması ile Roman parayı saklama düşüncesinden pişman olur. Ancak iki epizoda ayrılan filmin ikinci kısmında filmin daha farklı bir perspektife ilerlediğini ve konusundan ziyade daha derin bir anlam arayışına doğru sürüklendiğini görüyoruz. Yani ilk bölümde daha sürükleyici ve konuya odaklanan seyirci, ikinci kısımda yapıma dâhil olan Morna (Cecilla Rainero) ve kız kardeşi Norma (Margarita Molfino) ile birlikte yeniden doğma, yine bir hayata adım atma, ümit, belki de aranan cennete ulaşma gibi daha deruni bir hatta yoğunlaşıyor.
Yeni Arjantin Sinemasının Parlak Bir Örneği
Halen MUBİ platformunda izlenebilen ve dünya prömiyerini Cannes’da “Belirli Bir Bakış” bölümünde yapan, bu ilk gösteriminden sonra eleştirmenlerin büyük övgüsüne mazhar olan “Kabahatliler”, sadece biçimsel olarak değil konusu itibariyle de önemli bir çalışma. Kapitalizmin ileri boyutta olduğu bir ülkede sürekli tekdüze bir hayat ile ömrünü tamamlamak istemeyen bir kahramanın bir çığlığı adeta. Ve adalet düzenine de bir eleştiri aynı zamanda. Öncelikle bankada yaşananlar. Gittikçe banka görevlilerine uygulanan mobingler, işten çıkartmalar. Ve cezaevinde de yine kurulan hiyerarşik ilişkiler. Tüm bunlar sıklıkla görülen romantik bir doğaya sığınma sonucunu doğursa da, film tam olarak tamamlanmıyor.
Biz kahramanların ceza bitiminde ne ile karşılaştıklarını artık görmüyoruz. Ancak film tüm hattında bu kahramanlara bir empati ya da tam tersine bir kriminal tip olarak bakılmasını da istemiyor. Hatta ve hatta bir ölçüde isimleri birbirine yakın Moran ve Roman ile kardeşler Morna ve Norma da aslında belki de tek bir benliğin ifadeleri olarak okunabilir. Biri içeride, diğeri dışarıda iki kahraman için hayatın ne denli zor olduğu ortaya konuyor tüm çıplaklığıyla. Bu konular etrafında üç saatlik uzun süresince yapımın bence konusundan daha başarılı olduğu yanı yönetmenin biçimsel denemeleri olmuş. Adeta 70’lere selam çakan aynı sahne karesinde iki kahramanı yer yer görmemiz ya da sahne geçişlerinin büyülü havası iyi bir estetik haz sunuyor. Özellikle cezaevi koğuşundaki Moran ile çanta dolu odada tek başına Roman’ın aynı karede gittikçe silikleşmeleri sekansı olağanüstüydü. Müzik de yine bu retro havaya olumlu katkı sunmuş.
Filmin mekânsal olarak Buenos Aires’de geçtiğini bilsek de anlatım dili bir zamansızlık hissini veriyor. Biraz karikatür ve mizahi olarak resmedilen banka müdürü del Toro’yu ve sert tabiatlı mahkûm Garrincha’yı German de Silva’nın canlandırması da ilginç bir yöntem olmuş. Ancak filmin ikinci bölümünde akıcılığın yer yer aksadığını da belirtelim.
Kabahatliler; tipik suç yapımlarının dışına taşan, Yeni Arjantin Sinemasının büyülü havasını sonuna kadar seyirciye aktaran, finale kadar çeşitli sorular sorduran, meselesi olan bir yapım. Ayvalık gibi sınırlı festival gösteriminden sonra şimdi MUBİ’de, ekranlarda. Geçtiğimiz senenin haklı olarak övgülere boğulan yapımını sakın kaçırmayın.
Yönetmen / Senaryo : Rodrigo Moreno
Görüntü Yönetmeni : Alejo Maglio
Kurgu : Karen Akerman, Manuel Ferrari, Nicolás Goldbart
Oyuncular : Daniel Elias, Esteban Biglıardi, Gabriela Saldon, Laura Parades, Cecilla Rainero, Margarita Molfino, German de Silva
Arjantin-Şili-Brezilya-Lüksemburg / Gerilim-Suç-Dram / 183 Dk.