Ben devletim, öldürürüm
Yirminci yüzyıl bugüne değin yaşanmış en hareketli, teknolojinin en hızlı geliştiği ama bunun yanında savaşlarla, soykırımlarla da insanların belleğinden silinmeyecek izler bırakan bir asır… İki dünya savaşı yaşandı, milyonlarca insan öldü, daha fazlası yaralandı ve sürüldü. Sadece adlarına bakarak öldürülen, sürülen mağdur bırakılan insanların ne günahı vardı, kimse bilmiyor.
Sinema haklı olarak bu trajik olayları değerlendirdi. Kimi zaman ideolojik olarak kendince mesajlar vermeyi öne çıkarsa da, izleyiciler katmanlar arasından önemsediklerini seçti.
Sanatın gücü…
Ülke yönetimleri ideolojik olarak propaganda amaçlı filmleri destekliyorlar. Onun kötü gösterdiğini diğeri kötülüyor, bunun benimsediğini öbürü yerden yere vuruyor. Sonuçta sanatın hepimize ulaştırdığı o önemli ve bir o kadar da belirleyici olan mesaj kalıcı oluyor.
İkinci Dünya Savaşı bütün şiddetiyle sürer, askerler cepheden cepheye koşarken siyasal iktidarlar için önemli olan kendi egemenliklerinin sarsılmamasıdır. Buna Hitler de Stalin de dahildir. Hiçbir muhalifin yaşamasına izin vermezler, her kim olursa olsun her ne yaparsa yapsın. Yöneticilerin gaddarlıkları yukarıdan aşağı aktarılır. Hepsi de kendisinden sonra gelecek olanı kendi suçuna ortak ederek bir anlamda içlerindeki yangını söndürme kaygısındadır. Ama bilmezler ki, bu, böyle gelmemiş böyle de gitmez.
“Gördüğümü çiziyorum”
Kendini yetiştirmiş ve akademik olarak da eğitim almak isteyen genç kızın muhalif babası öldürülür, aile de Sibirya’ya sürülür. Yaşananlar kolay değildir. Annesi, küçük kardeşi ve birlikte sürüldükleri insanlarla toplama kampında onurlarını korumak için dik durmak zorundadırlar. Toplama kampının komutanı kendi resmini yapmasını ister. Zoraki yapılan resim aslının suretidir muhakkak ki. Genç kız, “gördüğümü çiziyorum” diyecek kadar da kararlı biridir. Rüşvetle, iltimasla, kaçma düşüncesiyle kurtulmaları mümkün değildir. Yöneticiler öyle gaddardır ki, resimlerini bile yakarlar genç kızın. Külleri savrulsa da duygusu tüm dünyayı kaplayacaktır. Barış önünde sonunda bütün insanlığın olacaktır.
Yönetmen : Marius A. Markevicius
Senaryo : Ben York Jones
Görüntü Yönetmeni : Ramunas Greicius
Müzik : Volker Bertelmann
Oyuncular : Sophie Cookson, Bel Powley, Timothy Innes, Jonah Hauer-King, James Cosmo, Peter Franzén, Adrian Schiller, Lisa Loven Kongsli, Martin Wallström, Sam Hazaldine
Litvanya / Tarihi-Romantik-Dram / 98 Dk.
ortakoltuk.com