Kızılcık Şerbeti ve Ömer

Hangi kültürde olursa olsun, olan ailenin kızlarına oluyor. / Yazgülü Aldoğan

Bir pazartesi sabaha karşı 10 ilimizi yıkıp geçen ve on binlerce can kaybına neden olan deprem felaketi sonrası hayatımızın ritüelleri büyük ölçüde değişti. Bütün ulus yasa büründük. Gözümüz kulağımız bölgeden gelen felakete kilitlendi. Deprem bölgesindeki yurttaşlarımız canlarını, yakınlarını, mallarını kaybederken bizler de de ruh sağlıklarımızı yitirme noktasına geldik. Buna ekonomik sıkıntıları, seçim stresini de ekleyin. Depresyon, anksiyete, uykusuzluk, stres günlük yaşamın parçası olurken yavaş yavaş trajediden kaçış başladı.

İşte o aşamada ben de 12 saat gerçek hayat trajedilerini kovalamaktan vazgeçip dizilerdekini izlemeye başladım. Giderek popülaritesi artan Kızılcık Şerbeti’ni birinci bölümden başlayarak akışa yetiştim ve yayın gününü heyecanla beklemeye başladım. Hele büyük bir izleyici kitlesini ekrana kilitleyen 24 Mart Cuma akşamki son bölümden ve RTÜK’ün 5 program durdurma cezasından sonra yazmak farz oldu. Nursema’nın Başkaldırısı!

Neler oluyor?

Oysa ben Ömer dizisini izliyordum. Çünkü Ömer’deki karakterler daha samimi, kendi kültürlerine ve yaşam biçimlerine sıkı sıkıya bağlı olmalarına karşın kötü değil, sadece farklılar. Kızılcık Şerbeti’ndeki anlaşmazlıkla ise sadece kültürel farklılıklarından kaynaklanmıyor. Karakterler aynı zamanda kötü de, fesat, içten pazarlıklı ve kıskanç. Tamam, dizi olması için düğüm ve çözüm lazım, o da sırf iyi insanlarla olmuyor? Ömer’de sanki oluyor mu?

Kızılcık Şerbeti’ndeki karakterler daha karikatürize, keskin çizgili ve abartılı. Bunu mimiklerle gösterirken seyirciyi bile rahatsız ediyorlar. (Nilay ve Pembe) Her iki dizinin de cast seçimi çok iyi ama Ömer dizisinde oyuncular daha içten, adeta sadece gözleriyle oynuyor, çok doğal ve etkileyici. Işıklar ve mekan seçimleri de çok başarılı. Hele müzik? Paramparça ediyor!

Hep evin kızı

Ne ilginçtir ki yerli yabancı izleyiciden büyük ilgi gören Kızılcık Şerbeti de, benim ilgiyle izlediğim Ömer de, ve benim bayılmadığım ama reyting şampiyonu olan Camdaki Kız,  kadına baskı ve psikolojik şiddeti işliyor. Özellikle de evin yetişkin kızına! Ve üçünde de “Gerçek hayat hikayelerinden uyarlanmıştır” açıklaması yer alıyor. Üstelik, genellikle kocanın karısına uyguladığı fiziki şiddetin işlendiği “aile içi şiddet” temasından farklı olarak farklı kültürel ve sosyo ekonomik sınıflardan gelen ailelerin çocuklarının aşkları ve anlaşmazlıkları ele alınıyor.

Kızılcık Şerbeti ve Ömer’in bu kadar ilgi çekmesinin nedeni de sadece farklı kültürler değil, cesur bir adımla seküler yaşam, dini yaşam birlikteliğinin getirdiği sorunların galiba ilk kez, dizilerde ele alınması. Kalpler birleşse de aileler birleşebilir mi? Hoşgörü ve kabullenme nereye kadar olabilir? Görünmez ama ısrarlı bir takip ve kendine benzetme çabası gençleri nereye kadar zorlayabilir?

Kızılcık Şerbeti mi Ömer mi?

Sürekli karşılaştırarak izlediğim bu iki dizide Ömer daha çok ilgimi çekiyordu. Ömer karakterinin sıra dışılığının payı olsa gerek. Ama aşık çift, aile ve çevre baskısına karşı çıkamadı. Gamze, boşanmış, çocuklu, erkekten yaşça büyük ve üstelik de başı açık, hatta alkol kullanan bir kadın, camii hocası ve din dersi öğretmeni, bakir Ömer’le aşk yaşayabilir, hatta  sonra evlenebilir mi? O kadın Ömer’in ağabeyi için şeytanın ta kendisi değil mi? Ya da heves edip ulaşamadığı kadın mı? Bu dizide beni asıl hüsrana uğratan aile baskısına direnemeyip sevmediği genç kızla nişanlanmaya razı olan Ömer değil, onun kız kardeşi Nisa.

Ailesine karşı çıkarak bir futbolcu eskisine aşık olup kaçarak evlenmiş, yetmemiş beş çocuk doğurmuş. Ve geldiğimiz noktada başka bir kadınla kaçan eşi tarafından terkedilmiş. Beş çocukla beş parasız kalan genç kadın, ailesine karşı çıktığı evlilikte yanılmış olmanın utancını yaşamamak için gerçeği saklıyor, kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyor, aslında bu isim o diziye daha daha çok uyuyor! Ömer dizisinde Nisa’nın bitmeyen göz yaşları, ağlak sahneleri ve her zorluğa razı oluşu içimi bunaltırken Kızılcık Şerbeti’nde Semanur’un başına gelenler ve nihayet isyan edişi sadece beni değil, seküler izleyicinin tümünün yüreğinin yağlarını eritti. Ötekiler ne diyor bilmem, ama Nursema’yı canlandıran oyuncuya gelen mektuplar, benzer sorunları yaşayan dinci aile kızlarının gözyaşlarıyla ıslanmış.

 Evin içine girdik

İzlememiş olanlar için kısa özet verelim: Kızılcık Şerbeti, seküler ve dindar muhafazakar iki ailenin dünür olmasıyla karışan işleri anlatıyor. Muhafazakar ailenin büyük oğlu, ailenin görücü usulü takdim edilen kızlardan ailenin istemediği birini seçip evlenmiş. Küçük oğlan ise seküler ailenin üniversiteye giden kızıyla flört ederken onu hamile bıraktığı için apar topar evlenmiş. Kızın annesinin kürtaj baskısına karşın erkek tarafı, torun geliyor sevinciyle basıyor imam nikahını ve kızı gelin olarak aileye alıyor. Düğünde başlayan anlaşmazlıklar gelin hanımın ne yardan ne selden vazgeçememesiyle halının altına süpürülüp evlilik devam ederken geleneksel ailenin tek kızı Nursema’da büyük değişimler başlıyor. Gelin hanım vasıtasıyla tanıştığı karşı mahalleden gitar çalan gence (Umut) gönlünü kaptırıyor.

Erkek çocuklara gösterilen hoşgörü kız çocuğa gösterilmeyecek ve kız, bu aşktan vazgeçirilmek için, ailenin uygun görüp dengi dengine dediğimi, ama aslında şımarık ve karaktersiz bir gençle zorla evlendirilecektir. Nursema evliliğinin ilk gecesinde kocasına karşı koyduğu için ölümden dönecek, olay ailesinden saklanacak ve sonrasında ne olacak? İşte bütün seyirci Nursema’nın ne yapacağına kilitlenmişken mümin izleyici de kendini savunmaya başladı. “Bunlar gerçek değil, bizde hayat böyle olmuyor” itirazları kimseyi ikna edemedi ama Nursema’nın isyanı seyirciyi ekrana kilitlerken bu yazıdan sonra izlemek isteyenler için daha fazla spoiler vermeyeceğim!

Yeni nesil zenginler

Kızılcık Şerbeti’nde ilgimi çeken bir başka olay da yeni nesil zengin ve muhafazakar bir ailenin içine bu kadar girip görebilmemiz. Nasıl yaşıyorlar, nasıl konuşuyorlar, bilmediğimiz şeyler. Dizinin o mahallede ilgiyle izlenmesi doğal olsa da sosyal medyadaki yorumlarına bakarsak kendilerine ayna tutulmasından çok rahatsızlar. Bu çağda hala aile evinde hep birlikte yaşanılması, kahvaltıya ve akşam yemeğine aynı saatte oturulup da baba geldiğinde ayağa kalkılması gerçekten kaldı mı, bizim mahalle tarafından da hayretle izleniyor.

Asıl tepki duyduğumuz ise nerede olursa olsun, ailelerin kızlarına uyguladığı baskı.Tabii ki muhafazakar ailede insan haklarına aykırı boyutlarda, zorla evlendirilmeye çalışılması, sürekli yerinin ev içi ve görevinin annelik olduğunun hatırlatılması korkunç ama sanki diğer tarafta farklı mı? Kadınlar bu toplumda nerede olurlarsa olsunlar hala üreme aracı olarak görülüyor! Kızılcık Şerbeti’nin en olumlu karakteri, Ömer Ünal’ın ise hayatının yine bir gelenek uğruna nasıl yok edildiğine tanık olmak da yakışıklı oyuncuya artı puan olarak dönüyor ve ona olan sempatiyi arttırıyor. Ama Ömer aslında göründüğü gibi mi? Hoşgörü ve felsefi olgunluk nereye kadar? Yeni bölümlerde bize ne gibi sürprizleri var? Dizinin ana karakterlerinden biri olan Doğa’nın da aşkına bu kadar kolay yenik düşmesi ve muhafazakar bir erkekle flört ederken bu kadar çabuk cinsel ilişkiye girmesinin açıklaması yok.

Sofralar kalkmıyor

Geçenlerde Fatih Altaylı’nın Bire Bir programına konuk olan Kızılcık Şerbeti’nin altı kadın oyuncusu, benim de çok dikkatimi çeken yemek sahnelerinden şikayetçi oldu. Adeta Ferzan Özpetek filmlerini hatırlatan kahvaltı ve akşam yemeği sahnelerinin çekimleri de saatlerce sürüyormuş! Çünkü bütün ortak hayat orada gerçekleşiyor? Castın her iki dizide de şahane olduğunu ve oyuncuların performanslarını söylemiştim ama yönetmenlerin ve senaristin de hakkını yememek lazım. Kızılcık Şerbeti’nin senaristi Melis Civelek‘e bütün oyuncular hayran. Tabii yönetmen Hakan Kırvavaç’a da.

Saatler süren bu diziler bize her hafta bir sinema filmi uzunluğunda sunulurken bunun ne büyük özveri olduğu da unutulmamalı.

———————————————————————————————–

Yönetmen : Hakan Kırvavaç

Senaryo : Melis Civelek

Kızılcık Şerbeti oyuncuları : Ceren Karakoç (Nursema), Evrim Alasya (Kıvılcım Arslan), Barış Kılıç (Ömer Ünal), Settar Tanrıöğen (Abdullah Ünal), Aliye Uzunatağan (Sönmez Sultan), Sıla Türkoğlu (Doğa Korkmaz), Sibel Taşçıoğlu (Pembe Ünal), Doğukan Güngör (Fatih Ünal), Müjde Uzman (Alev Arslan), Nilay Ünal (Feyza Civelek), Mustafa Ünal) Emrah Altıntoprak) rollerinin altından ustaca kalkıyor.

———————————————————————————————–

Yönetmeni : Cem Karcı

Senaryo : Gülizar Irmak

Ömer oyuncuları :  Selahattin Paşalı (ÖMER), Gökçe Bahadır(Gamze),  Barış Falay (Reşat), Merve Dizdar (NisaNur), Zerrin Sümer, Onur Bilge (Tahir)  Serpil Gül, Gülçin Kültür Şahin, Muharrem Türkseven, Gamze Karaduman, Çağla Naz Kargı, Metehan Parıltı, Melike Güner

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz