Kuşatma
GERÇEK OLAYLAR
Faşist diktatör Franco’nun uzun egemenliğinde inim inim inleyen İspanya, onun yazık ki cezasını çekmeden eceliyle ölümünden sonra ülke kendi yolunu bulmaya çalışırken eski yönetimin arkada kalan alışkanlıkları devam etmektedir. Yeni bir faşist darbe girişimi yapılmış başarısız olmuştur. Darbe girişimcilerinin serbest bırakılması karşılığında 23 Mayıs 1981 yılında bir grup genç Barcelona Merkez Bankasına soygun düzenleyerek 300 kişiyi rehin alırlar…
Casa De Papel dizisini aratmayan bu gerçek olayda bize yabancı gelmeyen bir dizi oyun içinde buluyoruz kendimizi. Derin devlet işleri…
5 Bölümlük mini diziyi nefesinizi tutarak bir çırpıda izleyeceksiniz…
Orjinal adı “Asalto Al Banco Central” olan suç, dram, aksiyon türündeki 5 bölümlük dizi 8 Kasım 2024 yılında Netflix’te gösterime girdi. Yönetmenliğini Daniel Calparsoro’nun yaptığı dizinin senaryosunu Patxi amezcua yazdı. Oyuncular: Maria Pedraza (gazeteci kız Maider Armendia), Hovik Keuchkerian (gazete fotoğrafçısı Bernardo Garcia) İsak Ferriz (Hırsızlık masasından komiser), Miguel Herran (1 numaralı soyguncu)…
SİNEMA SAYESİNDE HAFIZAMIZI TAZELİYORUZ
Yıl 1981, Sony marka televizyondan haberler veriliyor “Bugün Yarbay Antonio Tejero idaresinde (demek ki bugün 23 Mayıs 1981)” Spiker haberleri aktarırken ekranda darbecilerin meclisi basma görüntüleri veriliyor. (Direkt bizdeki başarısız Fetö darbesini çağrıştırıyor.) Spiker konuşmaya devam ediyor : “Şüphesiz Majesteleri kral Juan Carlos’un yaptığı konuşma, genç demokrasimize yönelik girişimin başarısızlığa uğramasında belirleyici olmuştur”
Bu esnada genç gazeteci Maider iş başvurusunda bulunduğu Barcelona gazetesinde iş görüşmesi yapmaktadır. Zaten o haberleri de Maider görüşme için beklerken dinliyoruz. Genç kadın işe kabul edilir ve gazetede muhabir olarak ilk işi Barcelona Merkez Bankası soygunculuğu olur. Deneyimli gazeteci Bernardo ile soygunun arka planını araştırmak üzere yola çıkarlar…
Arka plan karmaşıktır, kim kimin kuyusunu kazmaktadır bilinmez ama deneyimli gazeteci Berni bizim de çok iyi öğrendiğimiz şu soruyu sorarak işe başlar : “Bu eylem en çok kimin işine yaramaktadır?”
Dizi; olay, gazeteci ve devlet yetkilileri üçgenindeki ilişkiye ayna tutarken dürüst ve onurlu gazetecilerin bu ilişkide nasıl suikaste uğradıklarını da bizdeki örneklerden çok iyi biliyoruz. Genç gazeteci Maider’in babası da zamanında suikaste uğramış bir gazetecidir. Bu acı hikayeler aslında bizim de hikayelerimiz ve o kadar çok benzerlik taşıyor ki. Dünyanın her yanında bu olaylar birbirine benziyor. Çünkü düğmeye egemen gücün parmağı basıyor…
Beş bölümlük dizide belki de beni en etkileyen bölüm, çok detaylı değinilmese de kısa bir anı oluyor : Maider hukuk fakültesi son sınıftadır. Gazeteye babasını ziyarete gelir. Baba kız hoş sohbet ederken Maider babasına hukuku bırakıp gazeteci olmak istediğini söyler. Baba en azından okuduğu fakülteyi bitirmesini ister ondan ama içten içe kızının inatçılığını bildiğinden kendisini dinlemeyeceğini hisseder. Bu sohbetten sonra eve gitmek üzere ofisten çıkıp araba garajına giderler. Arabaya bindiklerinde Maider çantasını ofiste unuttuğunu fark eder, iner. birkaç adım atmaya kalmaz araba büyük bir yangınla patlar. Baba suikaste kurban gitmiştir, Maider unuttuğu çanta sayesinde suikastten kurtulmuştur ama bir kız için çok büyük acının travmasından kurtulamayacaktır…
Gelelim bizdeki benzer hikayeye, Ahmet Taner Kışlalı, hem hoca hem de Cumhuriyet Gazetesi yazarı, gazeteci. Sabah dersini vermek üzere üniversiteye gidecektir, eşi Nilüfer Hanımı ve henüz bebek olan kızını da işe bırakacaktır. Evden çıkarlarken eşine döner “ Canım sen biraz sonra çık, hava rüzgarlı, bebek üşümesin, ben önce inip arabayı ısıtayım” der. Nilüfer Hanım daha evden çıkmadan patlama sesi duyar, üstüne konduramaz, tüp patladığını düşünmüştür ama eşi arabayı çalıştırdığı anda araba havaya uçmuştur bile… Sene 21 Ekim 1990’dır… Suikaste kurban giden gazetecilerimizi de bu vesileyle saygı ile anmak isterim.
Evet sinema hafızamızı tazeliyor derken tam da bunu kastetmiştim. Dizideki olayları seyredeken bizim de hafızamıza bir film makarası kuruluyor ve o şeritten geçenleri bir bir acıyla hatırlıyoruz… Maider’in babası da muhtemelen Franco’nun son zamanlarında öldürülen bir gazeteciydi. Çünkü babası ile konuştuğunda gazeteci olacağını söylemişti. Mesleğe başladığında en az bir 6-7 yıl geçmiş olmalı…Tahminen 1973-74 yılları arasında öldürülmüş olmalı. Dizi, ne sebeple suikaste uğradığını es geçmiş ama Türk izleyicisi deneyimlerinden sebebini tahmin edecektir elbette…
Evet bu diziyi izlerken yönetime göre şekil değiştiren bukalemunları da kzıgınlık ve tiksintiyle izleyeceksiniz, ve nasıl karşı düşüncedeyken devletin en üst noktalarına geldiklerini göreceksiniz… Diğer taraftan dönemin modası, tipleri, havası da hafızamızdaki hoş tatları uyandırıyor. 1 numaralı soyguncu Miguel Herran ve foto muhabiri Hovik Keuchkerian( La casa de papel’den de tanıyoruz) iyi oynamışlar, Turkuaz gözlü Maria Pedraza biraz zayıf kalsa da rolünün üstesinden gelmiş diyebiliriz.
İzleyin ve siz de hafızanızı tazeleyin… İyi seyirler…
Yönetmen : Daniel Calparsoro
Senaryo : Patxi Amerika
Görüntü Yönetmeni : Tommie Ferreras
Kurgu : Liana Artigal, Oriol Domenech, José Luis Romeu
Oyuncular : María Pedraza, Miguel Herrán, Hovik Keuchkerian, Isak Ferriz, Pablo Béjar, Pablo Vazquez
İspanya / Suç-Soygun-Aksiyon-Gerilim / 5 Bölüm 45 Dk.