Enfes Bir Akşam

Heyecanımızı değil merakımızı tetikleyen dizi

Hikayesiyle, kurgusuyla, görsel çekimleriyle, kast seçimiyle, sade / anlaşılır diyaloglarıyla ve yavaş tonuyla izleyicisini yormayan, romantik bir duygulanım içerisine girmeyi amaçlayan seyircisine iyi alternatif veren ve hoşça zaman geçirme imkanı sunan bir dizi. Beklentiyi çok yüksek tutmanın izleyen adına bir nebze hayal kırıklığı uğratabilme ihtimali mevcut fakat onun için kötü bir yapım demek hakkını teslim etmemek anlamına gelebilir.

OrtaKoltuk Puanı:

 

 

Enfes Bir Akşam” dizisi 10 Ekim Cuma günü itibariyle Netflix Online Platformu üzerinden yayına girdi. Söz konusu platform tarafından tanıtımı yaklaşık bir aydır yapılan fakat pazar sahasında tanıtım faaliyetlerine çokça rastlamadığımız dizi merakla bekleniyordu. Dizinin yönetmen koltuğunda, “Ezel”, “Karadayı” ve “İçerde” gibi yerli televizyon dünyamızda oldukça başarılı dizilerin yönetmenliğini üstlenmiş ve son dönemde “İyi Adamın On günü” ve “Kötü Adamın On günü” uyarlama dizileriyle dijital platformlar için iş yapacağının gözünü kırpan Uluç Bayraktar otururken, özellikle “Kiralık Aşk” ve “Ufak Tefek Cinayetler” isimli dram ve romantik komedi türünde yazdığı dizi senaryoları ile reytingi bol yapımları inşa eden ve “Aşk 101” ve “Kuş Uçuşu” dizileriyle Netflix dijital platformunda adını globalde duyurmuş işlere imza atan Meriç Acemi diziyi kaleme alıyor. İki iyi ismin bir araya gelişi ise, bu dizinin izlenesi olduğu olumlu önyargısını izleyicinin zihninde çoktan oluşturuyor.

Oyuncu Kadrosu :

Dizinin başrolünü bir süredir ekranlardan uzak olan isim Aslı Enver ile Engin Akyürek üstlenirken, oyuncu kadrosunda İsmail Demirci, Tarık Emir Tekin, Serkan Altunorak, Dolunay Soysert, Zeynep Oymak, Selin Şekerci ve Sedef Avcı gibi isimler yer alıyor. Aslı Enver ile Engin Akyürek bir süre önce farklı bir dijital dizide partnerlik üstlendiği için aralarındaki uyum çoktan deneyimlenmiş ve ispatlanmış durumda. Kasta genel bir göz attığımızda ve iyi oyunculuklarını kanıksadığımız isimlere denk geldiğimizde, yapılan yatırımı ve yapımcı ekibin dizinin ses getireceğine dair inancını anlamak mümkün. İzlemeye başlar başlamaz, oyuncu seçimlerinin yerinde olduğu, gerek rollerini iyi omuzlamalarından gerekse aralarındaki etkileşimi iyi yansıtmalarından anlaşılıyor. Yani, kast bireysel rol ve bütünsel uyumluluk açısından hikayenin hakkını veriyor. Senaryo gereği rollerin hareketlilik alanının sınırlılığı ise oyuncuları karakterin duygusunu iyi vermek adına zorluyor ve bu konuda başarılı da oluyor.

Dram ve romantizm doğası kaynaklı aksiyon yanını törpüleyen dizide, bir oyuncu açısından karakterini yalın olarak ortaya koymak zor olmakla birlikte, oyuncularının söz konusu zorluğun üstesinden geldiği yorumunda bulunulabilir. Başroller harici tutulduğu vakit, dizinin çekirdek kadrosunda İsmail Demirci, Tarık Emir Tekin, Serkan Altunorak, Dolunay Soysert ve Zeynep Oymak boy gösterirken, Selin Şekerci ve Sedef Avcı gibi isimler ana kadroyu görece daha küçük rolleriyle güçlü bir biçimde destekliyor. Karakterlerin dizi içerisinde ön plana çıkma sıralamasının ilk sezona özgü olması ve özellikle ana hikayesine ve misyonuna paralel olarak bu sıralamanın zaman içerisinde değişmesi ihtimaller arasında.

Süre ve Temposu :

Diziye verilen “Enfes Bir Akşam” ismi, onun herhangi bir kesinti olmaksızın reel zamana uyumlu bir dilime yayıldığını düşündürse de, “Enfes Bir Akşam” hikayesinin tek bir akşamı kapladığı bir dizi değil. Bu manada, “Old Money” olan dizinin global adının hikayesi ile daha tutarlı olduğunu düşünmemek elde değil. Dizinin ilk sezonunun içindeki karakterler için 6 ay ile 1 senelik bir zaman zarfına tekabül ettiği varsayımını yapabiliyoruz. Şu an için 1. Sezonu toplamda 8 bölüm olarak çekilen dizinin, her bölümü ortalama 35-45 dk lık süreleri içeriyor. Bölüm başı 1 saatlik sürenin altında kalan birçok dizi gibi, Enfes Bir Akşam’ı izlemek ve hazmetmek hem hikayesi hem süresi açısından rahat olduğu için, izleyicinin bir hafta sonunu ayırması kafi görünüyor. Çünkü sıkmıyor ve hikayesini kavramamızı güçleştirmiyor. Zaman zaman flashback sahneleriyle karakterlerinin geçmişine dokunan fakat bu dokunuşları kısa tutmayı tercih eden dizi, yaygın olarak şimdiki zamanda geçen bir örgüde seyrediyor. Geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki bağın yeteri kadar vurgulanamaması dizinin zayıf yönlerinden biri olarak kalıyor. Geçmiş sahnelerinin gündeme getirildiği anlar, şimdiki zamandaki akış boşluğunu doldurmakta kafi olmuyor ve bu durum yalnızca diyalogların değil kurgunun omurgasını da kırılganlaştırıyor.

Temposu ağır bir diziyle karşı karşıya kalsak ve bu ağır tempoya fonda duygusal melodiler eşlik etse de, dizinin görsel zenginliği, kurgusu ve oyuncuları diziden kopmamızın önünde engel teşkil ediyor. Heyecanımızı değil fakat merakımızı tetikleyen dizi bir sonraki bölüme devam edilmesi için izleyicisini teşvik ediyor. Diziyi bir oturuşta bitirmemin akabinde, bir dizi izlemişlikten ziyade uzun bir film izlemişim hissine kapıldığımı ifade edebilirim. Filme daha yatkın olan senaryonun diziye evrilmesi amacıyla, temponun bilinçli bir şekilde yavaşlatıldığını ve yer yer repliklerde ve sahnelerde tekrara düşüldüğünü varsayıyorum. Dizinin birinci sezonu, hikayeye giriş niteliği taşıyor ve henüz karakterlerinin kişisel hikayelerini irdelemiyor. Sezonun son bölümü olan sekizinci bölümün final sahnesi ise, yeni sezonun habercisi bir sonlanışla bu dediğimi doğruluyor. Senarist, izleyicisinden hikayeye tepeden bir kuş bakışı atmamızı istiyor ve bir sonraki sezonda karakterin gelişimi odaklı bir hikaye sunmayı vaat ediyor.

Hikayesi :

Dizinin hikayesi; iflas etmenin eşiğinde olan Baydemir ailesinin tek çocuğu, lise eğitiminin bitimine denk düşen annesinin vefatı sonrasında eğitim almak için Fransa’ya giden, daha sonra bu ülkede tasarımcı olarak kendine hayat kuran, vurdumduymaz ve duygusal olarak erişilmez babasından ve kaybını hatırlatan İstanbul’daki hayatından uzak kalabilmek için ülkesine dönmekte isteksizlik duyan, her ne kadar maddi durumu yerinde bir üst sınıf mensubu olsa da sıcak ve samimi tavırları ile bu sınıfın tavrını tamamıyla karşılamayan, arkadaş ortamlarının rahat hareketleri ile aranan ismi olan, yelken sporu gibi mesleği dışındaki çeşitli alanlarda şampiyonluk elde eden, yeri geldiğinde iddialı ve rekabetçi bir yapıya bürünebilen, yaşama daha naif, zevk odaklı ve iyimser bir yerden bakan ve alımlı, güzel ve bekar bir kadını canlandıran Nihal karakteri (Aslı Enver) ile 99 depreminde ailesini kaybeden, apartmanda kendisi haricinde hayatta kalan diğer üç kişiyle bir aile oluşturan, zorluklar içerisinde büyüyen, tırnaklarıyla hayatta bir yer edinmeye çalışan, yoktan var ederek gelişmekte olan bir şirket kuran, üst sınıf arasında adını yavaş yavaş duyurmaya başlayan, ailenin karar verme mekanizmasını işleten, soğuk, mesafeli ve duygusuz bir üslup benimseyen, Baydemir ailesi ile şahsi bir meselesi varmış izlenimi veren ve kontrolcü, yakışıklı ve bekar bir erkeğe hayat veren Osman (Engin Akyürek) karakterinin yollarının kesişmesine odaklanıyor.

Batmak üzere olan Baydemir şirketinin Bulut şirketine lüks bir tekne yapmak üzere sözleşme imzalaması ve bu sözleşmeyi yerine getiremediği için Baydemir ailesinin yaklaşık 150 yıldır yaşadığı yalıyı kaybetme riskinin doğması yalının teslim sürecinde imza vermesi için Nihal’in İstanbul’a adım atmasına sebep oluyor. Yalıyı kaybetmemek adına mücadele etme yanlısı olmayan Nihal, Osman Bulut ile karşılaşmasını takiben yolculuğuna çıkan bir karakter olarak, Bulut ailesine bir tekne tasarlamaya, babasının yerine ailede ebeveyn pozisyonunu almaya, şirketi toparlamak için maddi kaynaklar bulmaya ve bu süreçte Bulut ailesinin sarsılmaz iradesi ile başa çıkmaya karar veriyor. Etrafındaki insanları kitap gibi okumaya alışkın ve şu ana değin iş dünyasında doğru kararlar verdiğine ilişkin özgüveni yüksek Osman Bulut ise, ezberini bozan ve tabiri caizse kimselere göstermediği taraflarını fark eden bu kadını merak etmeye başlıyor. Bir kadını merak etmek, Osman Bulut’un daha önce geçmediği yollardan geçmesine ve hatta zaman zaman bu yolda kaybolmasına yol açıyor.

Eski Para vs Yeni Para Meselesi

Dizi tematik bakımdan, sınıfsal farklılıkların getirdiği çatışmalara dayanıyor. Bir yanda, rahat bir yaşamın içerisine doğan, iyi bir eğitim alan, konforlu evlerde oturan, refah bir yaşam süreceği öngörülen, pahalı zevkleri çoktan tadan ve yaşamsal hedefi para kazanmak değil kazanılan paraları korumak olan “üst sınıf” ekonomisindeki karakterler; diğer yanda ise zor koşullarda bir yaşama doğan, ailede kendinden önce başarılı olmuş birey örneklerine rastlamayan, iyi bir yaşam sürmesi çabasıyla doğru orantılı olan, pahalı zevkleri tatmayı zamana yayan, işler tersine gittiğinde kaybetmeyi de rahatlıkla göze alan ve şanslı kesim olarak adlandırılan insanların oluşturduğu sistemsel düzeni yıkmaya cesaret eden “alt sınıf” ekonomisindeki karakterler var. Ekonomik farklılıklar, karakterlerin yaşam biçimleriyle birlikte hayatı algılama biçimlerine de etki ediyor gibi görünüyor. Sanki “sınıf” gözlüğünü takıyorlar ve bu gözlüğün izin verdiği ölçüde bir anlamlandırma içerisine giriyorlar. Sınıfın getirdiği “belirlenmişlik” hali, romantik ilişki seçimlerine değin uzanıyor ve ana karakterlerin romantik ilişkilerinin seyri üzerine karabasan olarak çöküyor.

Eski para terimi ile şanslı doğan kesim, yeni para ile şanslı kesimin kendine ait gördüğü topraklarda yenice yeşermeye başlayan şanssız kesim kastediliyor. Sistemin çarklarının kendilerinden yana dönmeyeceğinden endişe eden eski paracılar ile sistemin çarklarını bozmaya gelen eski paracılar arasında bir güç mücadelesi izliyoruz. Neredeyse her bölümde ve her sekansta seyircinin bu ayrımı unutmaması için senarist yoğun bir uğraş veriyor. Dizinin su yüzüne çıkardığı tamamen zevki sefanın hüküm sürdüğü ve özel teknelerin, yalıların, lüks arabaların/kıyafetlerin ve parlak ışıkların görünür olduğu bir dünya olmakla birlikte, sınıfsal çatışma faktörleri karakterlerin geçmiş nitelikleri ile bağdaştırılıyor. Hal böyle olunca, izleyici her şekilde dizide sunulan dünyaya ister istemez bir parça yabancı kalıyor ve karakterler ile özdeşim kuramıyor. Yabancı topraklarda savaş verdiği ve olmaması gereken yerde bulunduğu için suçluluk hissinin güneşinde kavrulan Bulut ailesinin üyelerine benzer şekilde, biz seyirciler de şahsi dünyamızla ortak bir payda taşımayan dizi dünyasının topraklarında güneşlenmeye çalışıyoruz. “Zengin kız/erkek- Fakir kız/erkek” karakter hikayelerinin ülkemizde işlerliğine dair birçok temsil bulunsa da, global bir platform üzerinde yayınlanan ve kaynağının büyük bir bölümünü bu ayrımdan alan dizinin izlenme oranı konusunda şüpheye düşmemek elde değil.

Yan Karakter Besleyiciliği

Dizinin yan karakterlerinin (Nihal’in kadın arkadaşları ve Osman’ın kan bağının bulunmadığı erkek kardeşleri) ana karakterlerin inşasına hizmet ettiğini belirtmek yanlış olmayacaktır. Yan karakterlerin, ana karakterlerin ilişkilerinde düştüğü ikilemlerin altını çizmek, gölge yanlarını öne çıkarmak, seçilme potansiyeli olan ihtimallerin sonuçlarının her iki tarafını da henüz seçmeden vermek ve onların güçlü yönlerini ve zaaflarını seyirciye servis etmek için var oldukları izlenimi ediniliyor. Örneğin, Nihal karakterinin yakın bir kadın arkadaşı (Sedef Avcı) aşkı deneyimlemekte ve aşka şans vermekte bir beis görmezken, diğer yakın arkadaşının (Zeynep Oymak) bireyselliğini merkeze aldığını ve aşkı kendisini gerçekleştirmesinin önünde bir engel olarak düşündüğünü fark ediyoruz. Nihal karakterinin baskın özelliği sevgili Zeynep Oymak’ın canlandırdığı arkadaşı ile daha fazla tutarlılık gösterdiğinden, bahse konu yakın arkadaşına ait sahnenin ve diyalogun paralel biçimde arttığı ve Nihal’den işitilemeyenlerin bu karakter vasıtasıyla işitildiği dile getirilebilir. Bununla beraber, Osman karakterinin erkek kardeşlerinden biri Arda (Tarık Emir Tekin), sosyal etkileşim yönü kuvvetli, şirketin pazarlama ve iletişim yüzü ve ilişkisinde duygusunu rahatlıkla belli edebilen karakter profili çizmekteyken, Mahir isimli öteki kardeşinin (İsmail Demirci), ilişki sahasında duygusal ifade kısırlığına girdiği, korku, suçluluk gibi buzdağının altında birincil duygularını öfke ikincil duygusuyla görünür duruma getirdiği ve romantik partnerine karşı çekimser kaldığı açıklanabilir.

İlişki Sorumluluğu Alma Tereddütü

Sosyal psikolojide belirli özelliklere bağlı birey türlerini ve bu bireylerin davranış biçimlerini anlamakta faydalanılan “stereotip” yani “kalıp yargı” kavramının dizide çokça kullanıldığından bahsetmek olası. Nihal ve Osman, dizinin hususi olarak ilk ve son bölümlerinde, birbirlerine yalın ve yargısız bakmakta başarısız olurlarken; ait oldukları sınıfın temsili iki birey olma rollerinden sıyrılamıyorlar. Gerek sınıfsal gerekse toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, karşılaştıkları ilk andan itibaren birbirlerini biricik ve kendine has yönleriyle algılamalarına ket vuruyor. Sekiz bölüm boyunca, akıl/mantık ve kalp sesi ikileminde, hangi sese kulak vereceklerinin tereddütü karşılıyor biz izleyicileri. İlişkisel sorumluluğu almanın getirdiği korku ya da bu ilişkiyi tamamen yitirmenin getirdiği korkuyu yaşamak arasında gidip geliyorlar. Karar verememe ve emin olamama vaziyeti, karakterleri ikinci korkularını deneyimlemelerine daha yakın bir pozisyona sürüklüyor. Çünkü alınmayan her sorumluluk, yitirmenin bedelini de sırtında taşıyor. Osman ve Nihal karakterlerinin ilişkisel doğası, büyük atılımlardan ziyade, ufak hamlelere yaslanıyor. Bu hamleler onların bir ileri bir geri sistemi ile bireysel dengelerini muhafaza etmelerine yardımcı olsa da, ilişkilerine yeterli yatırımda bulunmamalarına neden oluyor.

Genel Bakış

“Enfes Bir Akşam”, hikayesiyle, kurgusuyla, görsel çekimleriyle, kast seçimiyle, sade / anlaşılır diyaloglarıyla ve yavaş tonuyla izleyicisini yormayan, romantik bir duygulanım içerisine girmeyi amaçlayan seyircisine iyi alternatif veren ve hoşça zaman geçirme imkanı sunan bir dizi olmuş. Beklentiyi çok yüksek tutmanın izleyen adına bir nebze hayal kırıklığı uğratabilme ihtimali mevcut fakat onun için kötü bir yapım demek hakkını teslim etmemek anlamına gelebilir. İzlemek isteyenler için Netflix online platformunda, izleyicilerini bekliyor. Şimdiden herkese iyi seyirler!

en : Uluç Bayraktar

Senaryo : Meriç Acemi

Görüntü Yönetmeni : Feza Çaldıran

Kurgu : Arzu Volkan

Müzik : Ahmet Kenan Bilgiç, Turgut Mavuk

Oyuncular : Engin Akyürek, Aslı Enver, Nur Efsan Durmuş, Selin Şekerci, Sedef Avcı, Serkan Altunorak, Armağan Oğuz, Zeynep Oymak, Dolunay Soysert, Taro Emir Tekin, Ahmet Utlu, İsmail Demirci

Türkiye / Romantik-Dram / 8 bölüm 50 Dk.

 

 

 

 

 

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz