Monster / Kaibutsu / Canavar

Üç Bakış Açısı, Tek Bir Film : Monster

Aşkın evrelerini izleyiciye hissettirmeden, incelikli bir dram sunuyor. Başarılı çapraz kurgusu sayesinde filmi tekrar tekrar izliyor gibi hissediyorsunuz. Kurgusu, filmin öne geçen elementlerinden biri olmasına rağmen, gerçekçi karakterleri sayesinde sanki aynı öyküyü üç farklı insandan dinliyormuş gibi hissettiriyor.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Birey olmanın kırılganlıkları

Dünya prömiyerini 76. Cannes Film Festivali’nde yapan, Hirokazu Kore-eda’nın son filmi Monster / Canavar Cannes’dan eli boş dönmeyerek, merakla beklenen filmler arasına girmişti. Yuji Sakamoto, Cannes’da en önemli ödüllerden biri olan En İyi Senaryo ödülünü kazandı. Ayrıca film, Kuir Palmiye ödülünü kazandı. Yönetmen Monster’da; Soya Kurokawa, Sakura Ando, Eita Nagayama ve Yûko Tanaka gibi isimleri bir araya getiriyor. Yönetmenin geçtiğimiz yıl yaptığı Broker (Bebek Servisi) filmi de epeyce konuşulmuştu.

Oğlunun davranışlarında anormallikler sezen bir kadının, bu durumun sorumlusunun çocuğun öğretmenlerinden biri olduğunu fark ederek, şikayet için okula gitmesiyle başlayan hikaye döngüsü; anne, öğretmen ve çocuk gözünden üç farklı şekilde anlatılan bir drama eviriliyor. Monster; çocuğuna olanları anlamaya çalışan yalnız bir ebeveyn, torununun ölümünün sorumluluğu altında ezilen bir okul müdürü, işinde her gün ivme kaybeden bir öğretmen ve duygularını keşfetmeye çalışan iki çocuk etrafında dönen karmaşık gibi görünen, ama aslında duru bir anlatım dili olan, dikkat çekici senaryosuyla insanın günlük yaşantısında her gün karşılaştığı ya da birebir deneyimlediği olaylar örgüsünü anlatıyor.

Çocuk olmanın ötesinde, birey olmanın kırılganlıklarını filmin her satırında iliklerimize kadar hissediyoruz. Bambaşka bir konuya odaklanmışken, hikaye çok farklı bir duygu durumuna yöneliyor ve sona gelindiğinde bakış açısının insan hayatındaki yeri bir kez daha önem kazanıyor.

İçimizdeki ve Çevremizdeki Canavarlar

Filmin senaryosunda oyuncaklı kelimelere rastlıyoruz ve bu durumun filmi özel kılan detaylardan biri olduğu söylenebilir. Minato’nun beyninin, domuz beyniyle değiştirildiğini savunması bu küçük ayrıntılardan biri sayılabilir. Filmin başlangıç sekansından ilk önemli sekansına geçişinde karşılaştığımız, öğretmenler ve ebeveyn arasındaki yüzleşme sahnesi seyirciye saç baş yoldurtacak cinsten diyebiliriz. İnanılmaz absürt sayabileceğimiz bu yüzleşme sahnesinde annenin tepkilerine hak vermeden edemiyoruz. Biz ne izliyoruz böyle diyerek geçen anlardan sonra filmin ikinci kısmı başlıyor. Zorbalığa uğradığını sandığımız Minato’yu, filmin adını da aldığı canavar olduğunu düşünmemize neden olan, öğretmeni Hori’nin gözünden izliyoruz ve yeni bilgilerle sarsılıyoruz. Oysaki ilk kısımda uğradığımız yanılgı çok netken, ikinci kısımda öğrendiklerimiz sayesinde masum sandığımız Minato’yu zalim bir zorba ilan ediyoruz.

Filmin üçüncü ve son kısmına geçtiğimizde, artık kamera tamamen Minato’ya odaklanıyor. Tüm geçeklerin ortaya döküldüğü, artık acabaların yer almadığı, hikayenin varlığının nihayete erdiği filmin bu son deminde önyargılarımızla yüzleşiyoruz. Tüm o kalabalık hikaye örgüsü içinde ve her şeyin altında yatan gerçeğin; masum iki çocuğun duygularını keşfettiği, hayatın zorluklarını deneyimlediği, bunları yaparken de kendilerine ait anlara saklandıklarını fark ediyoruz.

Kurgunun Matematiği

Bu anlatı biraz da seyircinin tepkisini ölçmeye yönelik diyebiliriz. Belki de filmi izleyen Cannes jürisi de sıradan izleyici gibi senaryonun ikircikli taraflarına kendilerini fazlasıyla kaptırıp, film hakkında vermeleri gereken kararı filmin ortasında verdikleri için, biraz da filmden özür diler gibi senaryo ödülüne layık görmüş olabilirler. Tabii bu sadece bir bakış açısı…

Film aslında bir gençlik yangınını anlatıyor. Zorbalık gören bir öğrencinin anlatısı olarak başlayıp, zorbalık gören bir öğrencinin anlatıldığına inandırıyor bizi. Finalini de dünyanın en büyük yangınıyla yapıyor : Aşk duygusu.

Monster; aşkın evrelerini izleyiciye hissettirmeden, incelikli bir dram sunuyor. Başarılı çapraz kurgusu sayesinde filmi tekrar tekrar izliyor gibi hissediyorsunuz. Kurgusu, filmin öne geçen elementlerinden biri olmasına rağmen, gerçekçi karakterleri sayesinde sanki aynı öyküyü üç farklı insandan dinliyormuş gibi hissettiriyor.

Ryuichi Sakamoto’nun eşsiz müziğiyle biten filmin süresi 125 dakika olmasına rağmen, etkisi uzun süre izleyiciyi terk etmiyor.

Filmi MUBI’den izleyebilirsiniz.

Yönetmen / Kurgu : Hirokazu Kore-eda

Senaryo : Yuji Sakamoto

Görüntü Yönetmeni : Ryuto Kondo

Müzik : Ryūichi Sakamoto

Oyuncular : Sakura Andô, Soya Kurokawa, Eita Nagayama, Yûko Tanaka, Hinata Hiiragi, Mitsuki Takahata, Akihiro Kakuta, Shido Nakamura

Japonya / Gerilim-Dram / 125 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz