“2000’li yıllarda Beyoğlu Belediye Başkanı olarak aday gösterilme hayaliyle kendi içimdeki kör noktayla karşılaşmıştım, insanın gerçek öznesi de bu kör noktaymış meğer. Aynı yolculuğun filmini yaparken başka bir gerçeklikle de yüzleşecek miyim diye çok düşündüm. Yirmi yıl önce Beyoğlu’nda aynı mekanlarda aynı hikayeyi yaşadım ve şimdi filmin oyuncusu, senaristi ve yönetmeniyim. Bu yüzden filmde sadece bir politik hikâyenin ve hicvin ötesinde, bir insanın kendi içsel yolculuğu ve trajedisi de var.”
Ercan Kesal
Eşimle ben, Ercan Kesal ile “Üç Maymun”un Antalya’da yarıştığı günlerde tanıştık ve kimyalarımız pek uyuştuğundan bu tanışma giderek sağlam bir dostluğa dönüştü. Aslında hekim olduğunu, ailece görüştükleri Nuri Bilge ile Ebru’nun ısrarıyla senaryoyu onlarla birlikte yazdığını, yine onların teşvikiyle filmin önemli karakterlerinden birini canlandırdığını böylece öğrenmiş olduk. NBC’nin o güne kadar yaptığı en etkileyici iş olduğunu düşündüğüm “Üç Maymun”u izledikten sonra, bir misyon olan doktorluğu devam ettirirken, senaryo yazarlığı ve oyunculuğu da mutlaka devam ettirmesi gerektiğini konuşmuştuk. İyi ki Ercan her üç yolda da devam etti. “Bir Zamanlar Anadolu’da”nın kendi yaşadıklarından esinlenen öyküsünden yola çıkan tüyler ürpertici güzellikteki senaryosunu Ebru ve Nuri Bilge ile birlikte, “Anons”un bir absürt kara mizah başyapıtı olan senaryosunu da filmin yönetmeni Mahmut Fazıl Coşkun ile beraber yazdı. 20’yi aşkın film, kısa metraj ve TV dizisiyle çok usta bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Arada hem yazar olarak ustalığını, hem duygu ve düşünce insanı olarak derinliğini yansıtan 8-9 kitabı da yayınlandı.
En son yazdığı “Nasipse Adayız”, 2000 yılında Beyoğlu Belediye Başkanlığına adaylığını koyduğu sırada gerçekten yaşamış olduğu traji-komik olayları keskin bir mizah duygusuyla aktaran bir romandı. “Nasipse Adayız”, bu romandan yola çıkarak senaryosunu yazdığı, yönettiği ve başkarakteri Dr.Kemal Güner’i üstlendiği bir film.
Bir aday adayının gözünden, siyasetin farklı yüzünü, yapılan pazarlıkları, politik stratejileri ve insanın karanlık yüzünü hem gerçekçi bir üslupla, hem de müthiş keskin bir hicivle ele alan “Nasipse Adayız”, yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı kurmaca film olarak Seyfi Teoman İlk Film Ödülü’ne adaydır ama, yazar yönetmeninin yıllardır sektörde olmasının da etkisiyle, usta işi müthiş sağlam bir çalışmadır.
Önce metin. Romanları da senaryo akıcılığında sinemasal öğeler içeren Ercan’ın bu son senaryosu, tıkır tıkır işleyen, en ufak bir mantıksal kusuru olmayan, üstelik yaşamış olduklarıyla ve titizlikle yapmış olduğu incelikli gözlemler üzerinden gittiği için müthiş inandırıcı ve doğal olan bir çalışma. Kusursuz matematiğiyle, hem uyarlama senaryo, hem politik sinema metni konularında ders olarak okutulabilecek düzeyde hatasız bir senaryo.
Kitapta daha geniş bir zamana yayılmış olan olayları tek bir güne sıkıştırarak, Doktor Kemal’in partisinin Bir Numara’sının gözüne girip, aday adaylığını adaylığa çevirme çabasını çılgın bir koşuşturmaya çeviren Kesal, bu koşuşturmayı olayların geçtiği mekânlarda, hiç düşmeyen bir tempoyla sinemaya aktarıyor.
Sabahtan gece yarısına uzanan süreçte sokaklarda, mahallelerde, çeşitli mekânlarda onlarca kişi ile temas eden Dr.Kemal’in, takma dişleri tamir ettirmeden hocaların elin öpmeye, ziyaret ettiği kişilerle tamamen çıkar amaçlı konuşmaları, aslında kendini halkından önce, partinin Bir Numarasına kabul ettirebilme çabası, zekice bir mizahla anlatılıyor. Bu mizah, dernek başkanlarından, iş adamlarına, vakıf yöneticilerinden hacı hocalara, her kesimden insanın derdinin siyaset değil, kişisel avantası olduğunu belirterek daha da sert bir hicve dönüşüyor.
Doktor Kemal de bu hicivden payını alıyor. Macron’un kampanyasını hacklemeketen çekinmeyecek kadar çıkarcı ve bencil olan, kazanmak için ne kadar uğraşsa da, aslında bir kaybeden olduğunu hissettiğimiz Kemal, asansörde dışarıda kaldığında, ya da benzersiz aptallıkta bir kaza yaptığında güçlü façasına karşın zavallı tarafını da yavaş yavaş açığa çıkarıyor. İşler sarpa sardıkça, kendisine destek olmak için gelmiş olan eski karısıyla, ya da ikircikli bir ilişki sürdürdüğü şoförüyle tartışmalarında giderek Kemal’in aydın ve kültürlü görünümüyle gizlemeye çalıştığı içindeki “maçoluk” da su yüzüne çıkıyor.
Bizlerde yapılmakta olan siyasetin erkek egemen yapısını, kalıplarını kıramayışını ve iki yüzlülüğünü sertçe eleştiren “Nasipse Adayız”, adaylıkların da genel kurullarda değil de, düğün salonlarında çözümlenmesiyle de inceden inceye dalga geçiyor.
Düğün salonu deyince, Görüntü Yönetmeni Barbu Balasoiu’nun da desteğiyle elde edilmiş olan, filmin çok etkileyici görselliğinden de söz etmem gerekiyor. Ercan, büyük bir kısmı düğün salonlarında geçen “Nasipse Adayız”ın dur durak bilmez temposunu, düğün salonlarındaki birkaç çok uzun planlarla dengeleyerek, bizim de nefes almamızı sağlıyor. Oyuncuların olsun, kalabalık figürasyon kadrosunun olsun çok başarılı bir performans gösterdiği bu 5-6 dakikayı geçen kesintisiz uzun planlar görsel olarak da çok başarılı.
Son olarak, asansör ve tuvaletteki sahneler, kaza ve şoförle kavga gibi kimi sekansların, antolojilere girecek kadar komik olduğunu da eklemek isterim.
Sonuç olarak, çok başarılı bir senaryonun, çok ustaca sinemaya aktarıldığı, hem festivalin hem de bu senenin en iyi filmlerinden biri. Vizyona girdiğinde kaçırmayın derim.
Yönetmen / Senaryo : Ercan Kesal
Görüntü Yönetmeni : Barbu Balasoiu
Kurgu : Ali Aga
Özgün Müzik : Saki Çimen
Oyuncular : Ercan Kesal, Selin Yeninci, İnanç Konukçu, Müttalip Müjdeci, Nazan Kesal, Valeriu Andriuta
Türkiye-Sırbistan / Biyografi-Komedi-Dram / 105 Dk.
ortakoltuk.com