New York’ta Bir Gece / Daddio

Diyaloglar yalan söyleyebilir, yüzler asla

Tamamı bir taksini içinde ve iki kişi arsında geçmesine karşın, zeki ve müthiş derinlikli senaryosuna çok başarılı bir sinemasal bakış getirmeyi başaran bir film. Vizyonda mutlaka izleyin derim.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Bizde “New York’ta Bir Gece” adıyla vizyona girecek olan “Daddio”, genç Amerikalı senarist yönetmen Christy Hall’in yazdığı ve yönettiği ilk uzun metrajlı filmi.

Sarışın bir kadının JFK Hava limanından taksiye binmesiyle başlayan filmin tamamı, JFK – Manhattan arası yolculuk boyunca taksinin içinde, gerçek zamanda geçer. Günümüz dünyasında, normal trafikte yaklaşık 50 dakika sürmesi gerekirken ciddi bir kaza yüzünden 90 dakikayı bulan bu yolculuk, müşterinin sürekli cep telefonuyla ilgilendiği diyalogsuz bir süreç olarak gelişirdi. Ancak “Daddio”da, şoförle kadın yolcnun konuşmaya başlaması, bu yolculuğu, heyecan verici benzersiz bir maceraya dönüştürür. Diyaloglar yalan söyleyebilir, yüzler asla. Bunun bilinciyle Christy Hall, öyküsünü iki karakterinin yüzleri üzerinden anlatmayı başarır.

Kadının (Dakota Johnson) ve şoför Clark’ın (Sean Penn) aşırı yakından çekilmiş yüzleri ekranı boydan boya kaplar; gözlerin gerisindeki duygu ve düşünceler, çoklukla sadece bakışlar ve gülümsemelerle aktarılır. Önce düşük ücretler, kredi kartları, kartların nakit ödemeleri ve dolayısıyla bahşişleri yol edişi gibi sıradan konular konuşulur. Ancak sadece kadını değil hayatta her şeyi merak eden Clark, sohbeti giderek hiç alışılmadık yollara çeker. Düşündüğünü açıkça belirtir, kimi zaman kaba ve küfürlü konuşur ama kadına dürüst, samimi neredeyse sevecen bir bakışı vardır. Dikiz aynasından da olsa adamın gözünün içine bakabilen kadınsa cesur ve güçlü görünür ama, biraz kaybolmuş, biraz da yalnız bir hâli vardır. Telefonda devamlı mesajlaştığı, ilişkide bulunduğu, kimi zaman müstehcen sözler ve resimler de gönderen kişi, onu arada bir dijital dünyaya çekse de, kadın sürekli Clark’ın analog dünyasına dönmektedir.

İnsanların bırakın başkalarına, kendi kendilerine bile söyleyemediklerinin bir daha hiç göremeyecekleri bir yabancıya söylendiği bu film, sadece iki karakterli olmasına ve tek bir mekânda geçmesine karşın dört dörtlük sinema olmay başarır. Bunda Johnson ve Penn’in müthiş uyumlu, ustalıklı ve derinlikli yorumlarının etkisi büyüktür. Dickon Hinchliffe‘in kadın taksinin arka koltuğuna oturur oturmaz başlayan nefis müziği öyküye dokunaklı bir alt metin ve tonlama oluştururken ikilinin kimyasının kusursuz uyumunu da iyice ortaya çıkarmaktadır. Phedon Papamichael‘in arabanın içinde hafif bulanık görünen Manhattan’a düşsel bir soyutlama getiren şiirsel görüntüleri, iki kahramanı film boyunca hareket etmeyen anlatıya müthiş bir dinamizm katmaktadır.

Sonuçta “New York’ta Bir Gece”, tamamı bir taksini içinde ve iki kişi arsında geçmesine karşın, zeki ve müthiş derinlikli senaryosuna çok başarılı bir sinemasal bakış getirmeyi başaran bir film. Vizyonda mutlaka izleyin derim.

Yönetmen / Senaryo : Christy Hall

Görüntü Yönetmeni : Phedon Papamichael

Müzik : Dickon Hinchliffe

Oyuncular : Sean Penn, Dakoto Johnson, Marcos A. Gonzales, Shannon Gannon

ABD / Dram / 100 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz