Ritüel / Midsommar
Bizim tarikat yapısı gibi İsveç komünü: Ritüel
Sinema salonunda sürpriz yaşama isteğim, özellikle sabah sinema yazarlarına yönelik film gösterimlerinde yerini buluyor ve beni gerçekten hiç beklemediğim filmlere muhatap kılıyor. Ritüel tam da böyle oldu: “Hereditary ile tanınan Ari Aster’in yazıp yönettiği” tanıtım cümlesini bile kaçırmışım, yoksa sabah sabah bir korku değilse bile gerilim filmine gider miyim! Film, genç bir kızın ailesine bir türlü ulaşamadığı için yaşadığı gerilimle başlıyor ve onları kaybettiği acı gerçeğiyle devam ediyor.
Hayatta yapayalnız kalmış ve sevgilisinden de beklediği ilgi ve aile sıcaklığını bulamazken onun üniversiteden bir arkadaşının daveti üzerine İsveç kırsalına yapacakları geziye katılacağını öğreniyor. Doktora tezlerini yazma aşamasındaki gençler İsveç ve kendilerini bekleyen güzel kızlar hayaliyle bu yolculuk için heyecanlanırken aralarına ailesini kaybettiği için bunalımda olan genç kızın katılmasına pek de sıcak bakmıyor ama razı oluyorlar. Oysa başlarına daha tatsız şeyler geleceğinden habersizler.
Kırsalda bir köy
Yolculuk, yeşillikler içinde bir komün köyünde son buluyor. Hayat ortak, ritüeller biraz Şaman geleneğine benziyor. Bembeyaz giysiler içindeki kadınlar, erkekler ve çocuklar, kafalarında çiçekten taçlarla ne kadar da masum ve temiz görünüyorlar. Ama içilen ve yenilen tuhaf şeyler kafa yapıyor, iradeyi zayıflatıyor; gizemli yerlere girilememesi merak kamçılıyor. Antropoloji doktorası yapma hevesindeki iki genç, komünü tez konusu olarak almaya karar veriyor ama köyün bilgelerinin izni gerek. Yerin ve kişilerin isimleri saklı kalacak, fotoğraf kesinlikle çekilmeyecek.
Bu kadar gizem neden? Ve bu kapalı toplumda ensest ve sakat doğan çocuklar sorunu nasıl çözülüyor? Yoksa güzel kızlarla seks aslında kendilerinden bu sorunu çözmek için beklenen dölleme görevi mi? Ritüelleri izlerken aklım sürekli İslamla da hiç ilgisi olmadığı halde dini inançları kullanan bizim coğrafyanın tarikatlarında. Hele o kendini kaybedene kadar dans sahneleri, tıpkı toplu zikir ritüelinin neredeyse aynısı.
Birlikte ağlamalar, sevinmeler, mantık aramadan bilgenin sözünü dinlemeler, badelemeler, bu tarikat hikayesi dünyanın neresinde olursa olsun aynı numara mı? Hatta erkeklerin giydikleri uzun beyaz entariler sanki bizim mollaların giydiklerinin aynısı! Tek fark bunlar çiçekten taç takıyor, bizimkiler sarık. Ve aynı olan bir başka şey, sorgulamadan kesin itaat, itaat etmeyenin yok edilmesi, acımasızlıkta sınır tanınmaması. Bir uygulamanın acımasızlığına tanık olan gençlerden ikisi komünü terk etmek istiyor. Ama gittikleri yer, gitmek istedikleri tren garı değil ne yazık ki.
Ardından gelişen olaylarda vahşet ve şiddet dozu artıyor. Her birinin inançla ilişkili bir açıklaması var. İnsanları belli inançlar ve sözüm ona haklı gerekçelerle tutsak etmek ve güya rızalarıyla yapılıyormuşçasına kendilerini kurban etmeye vardıracak kadar akıllarını başlarından almak, tam da tarikat işi oysa. Size de sürpriz kalsın, seyretmeye niyetiniz varsa deyip daha fazla uzatmıyorum. Bir ders niteliğinde olmanın ötesinde beni çok açmadığını anlamışsınızdır, oyunculuklarda da fazla bir numara yok. Kullanılan dekor ve aksesuarları da çocukça bulduğumu eklemeliyim. Madem gerilim filmi, onlar da daha korkunç olabilirdi!
Yönetmen : Ari Aster
Görüntü Yönetmeni : Pawel Pogorzelski
Oyuncular : Jack Reynor, Florence Pugh, William Jackson Harper, Will Poulter, Julia Ragnarsson
ABD/Korku-Gerilim/147 Dk.
Filmmm berbat ötesi film film değil resmen porno konu yok amaac yok saçmalıktan başka bsi değildi
Bana kalırsa öznel bir durum beğenilip beğenilmemesi yani kişiden kişiye göre değişir. Ama filme bi şans vermek lazım. Korku türü olarak değil de daha çok İsveç halkının genel kültürünün anlatıldığı güzel bir belgeseldi. Ben bu yönde düşünerek beğendim. Ters köşe gelişen olaylar etkileyiciydi.
Farklı dinleri ve kültürlere karşı ilgimden dolayı abimle bu filmi seyretmek için sinema’ya gittik. Lakin paganda ayinin içeriğinden haberdar değildik; meğersem seksüel ayinlerden oluşuyormuş. Yaklaşık son yarım saat uygun olmayan sahneler başlayınca bizde salonu terketmek zorunda kaldık.
Okuduğum en kötü film yorumu. Keşke fikriniz olduğu kadar bilginiz de olsaydı. Film okuma beceriniz bugüne kadar gördüklerimden en kötüsü. Vasatın altında bir film okuma beceriniz var. Hele dekorların çocukça geldiğini söylemiş olmanız beni iyice şaşırttı. Hatta bir cümle karnıma ağrılar girmesine neden oldu; “Gerilim filminde dekorlar daha korkunç olmalıydı.” Ciddi olamazsınız. Olmadığınıza inanmak istiyorum. Filmden bir şeyler anlamadıysanız anlamak için bir kaç metin veya iyi çözümlenmiş eleştiri okumanızı öneririm.