Adalet Bir Gün Size de Lazım Olacak
Film daha biter bitmez koltuğundan, sanki altlarında iğne varmış gibi kalkanları anlayamıyorum. Bu filmde de eğer koltuğunuzdan erken kalkarsanız ilginç ayrıntıları izleyemeyeceksiniz.
Her ne kadar bir uyarıyla başlasam da, hemen her ülkede herkesin hem de her zaman başına gelebilecek haksızlıkları anlatan bu filmi izlemenizi salık veriyorum.
Bizim ülkemizde yoğun olarak verilen insan hakları mücadelesi, dünyanın birçok yerinde uzun zamandır veriliyor. Özellikle ırkçı yaklaşımlarla haksız yere hapsedilen, bu filmdeki gibi idam cezasına çarptırılan suçsuzları görünce “herkes için adalet” ve “eşit adil bir yargı” talebinin daha da yaygın dile getirilmesini bekliyor insan.
Adil yargı, adil karar
Genç Bryan Stevenson, avukatlığa haksız yere mahkûm edilenleri savunmakla başlıyor. Haksızlıklarla mücadele, muhakkak ki güçlüklerle dolu, meşakkatli ve çetrefil bir süreç. Bir yerden sonra baskılara, tehditlere, saldırılara dayanamayıp geri adım atanlar olabilir, ama Stevenson, haklı bildiği yolda yürüyüşünü sürdürüyor ve sonuç alıyor…
Genç avukatın biyografisinden uyarlanan ve evrensel bir konuyu (haksız yere, bir vaat uğruna yalancı şahitlikle suçlanan ve başka bir kanıt aranmaksızın idama mahkûm edilen bir aile babasının davası) anlatan film, çok akıcı ve başka bir şeyle ilgilenmenize izin vermiyor.
Muhakkak ki, benzer ırkçılık karşıtı, hak ve hukuk mücadelesi veren kişi/yargı öyküleri okumuş, izlemişsinizdir. Ancak bugün, bizim ülkemizde sadece düşüncelerini açıkladıkları için yıllarını demir parmaklıklar arkasında geçiren ve gündeme getirilen af yasasından da muaf tutulan insanları düşündürdüğü için yine yeniden gündemde.
İdam geri dönülemez bir hatadır
Düşünce özgürlüğü belirleyicidir. İnsanlar düşüncelerini ifade etmekte özgür olmalıdır. Mahkemede yargı önünde de bu düşünce ve duygularını ifade etmekten çekinmemelidir. Filmde olduğu gibi yargıçların da önyargılı, art niyetli, egemen erk kuklası olabilmesi mümkündür. Aklıma Rosenberg’ler geliyor. Medyanın da zorlamasıyla, devletin bekası için haksız yere idam edilmişlerdi. Herkes, ama herkes onların suçsuz olduğunu biliyordu. Ama siyaset onların katline karar vermişti. On yıllar sonra gerçek ortaya çıktığında itibarları iade edilse bile Rosenberg’ler idam edilmişlerdi. Filmde de açıklandığı üzere her dokuz idamdan biri haksız ve yanlış karar imiş ABD’de. Yani idam geri dönülemez bir cezadır, yanlış yapılması durumunda hiçbir “özür” hatayı düzeltemez.
Sanatın yararı…
Gazetelerde bir sütuna on santimlik bir haber olan bir konuyu/olayı/olguyu çok daha anlaşılır ve akılda kalıcı bir şekilde anlatan sanatın önemini bu film üzerinden bir kez daha vurgulamak boynumuzun borcu… Gerek sinema, gerek tiyatro, gerekse edebiyat ve diğer bütün dallarda verilen eserler, haksızlıkların ve hukuksuzlukların önüne geçmede en büyük yardımcımızdır.
Benzer filmleri çok izlediniz belki, ama bir kez daha izlemeniz bu tür hataların önüne geçilmesi için sizin desteğinizi bekliyor anlamına geliyor, bence.
İyi seyirler…
Misafir Yazar : Korkut Akın
Yönetmen : Destin Daniel Cretton
Senaryo : Andrew Lanham, Destin Daniel Cretton
Görüntü Yönetmeni : Brett Pawlak
Müzik : Joel P. West
Oyuncular : Michael B. Jordan, Jamie Foxx, Rob Morgan, Tim Blake Nelson, Rafe Spall, Brie Larson…
ABD / Biyografi-Suç-Dram / 137 Dk.