Susanne Bier’in 6 bölümlük mini dizisi “THE UNDOİNG” Bein Connecte’te
GÖRKEMLİ GERİLİM DİZİSİ
Oscar ödüllü Danimarkalı kadın yönetmen Susanne Bier’in “The Undoing’i senaryosunda karakter tahlilleri iyi yapılmış, iyi anlatılmış, iyi oynanmış, gerilim temposu hep ayakta tutulmuş bir mini dizi. Film huzurlu bir aile yaşantısı olan varlıklı bir psikoloğun beklenmedik bir olayla hayatının alt üst oluşuna odaklanıyor. İşlenen bir cinayetin “katil kim ?” Sorusuna cevap arayan film bütün karakterleri zanlı konumuna getirerek gerilim atmosferini finale kadar taşımayı beceriyor.
20190 yılında “Daha İyi Bir Dünyada /İn A Better World” filmiyle Yabancı Dilde En İyi Film Oscar ve Altın Küre Ödüllerini kazanan Danimarkalı yönetmen Susanne Bier‘in 6 bölümlük mini dizisi yayınlandı.
Ben kendi hesabıma pandemi öncesi, hafta araları her gün ön basım gösterimlerinde izlediğim filmlerle yetinip dizilere pek iltifat etmezken, karantina günlerinde alışkanlıklarımı değiştirmek durumunda kaldım. İKSV’nin muntazaman çevrimiçi online gösterimlerle yayına soktuğu festival seçkileri dışında NETFLİX, MUBİ’den izlenebilecek kaliteli filmler ile unutulmuş klasiklerle daha çok film izler oldum.
8 yıl önce kurduğum, eleştirmen ve sinefillerden oluşan “Sinema Ortak Aşkımız” adlı grubumuz artık yemekli toplantılarda değil zoom ortamında bir araya gelebiliyor. Katılımcıların birbirlerine önerdiği filmlerden oluşan listeyi bitirmek mümkün olamıyor. Zira NETFLİX – MUBİ ve çeşitli festivaller her hafta yeni filmlerini vizyona sokuyorlar.
“ KATİL KİM ? “ POLİSİYESİ…
“The Undoing” zengin konulu, iyi anlatılmış, senaryosunda karakter tahlilleri iyi yapılmış görkemli bir gerilim filmi. Senaryoyu “Ally McBal” ve “Big Little Lies”dizilerinden tanınan David E. Kelley, Jean Hanft Korelwitz’in “You Should Have Now” adlı romanından yazmış. Susanne Bier filmin gerilim atmosferini baştan sona ayakta tutan mizanseniyle, bu zengin içerikli senaryonun hakkını vermiş.
Film mutlu bir aile yaşantısı olan, Harvard mezunu başarılı klinik psikolog Grace Fraser’in (Nicole Kidman) beklenmedik bir olayla alt üst olan hayatına odaklanıyor. Ünlü bir onkolog olan yakışıklı kocası Jonathan (Hugh Grant) ve elit bir okulda tahsilini sürdüren tek oğlu Henry (Noah Jupe) ile Grace, New York’un Central Park’a bakan şık bir semtinde sakin bir hayat sürdürüyordu. Bu mutlu evlilik süreci Jonathan’ın çocuk hastalarından birinin seksi ve sanatçı annesi Elena’nın (Matilda De Angelis) katledilmesiyle kabusa döner.
Jonathan’ın gizemli bir şekilde ortadan kaybolması, öldürlen Elena ile gizli bir ilişkisi olduğunun açığa çıkması, olayı soruşturan dedektif Joe’nun (Edgar Ramirez) Grace’ı sıkıştırmasıyla tam bir kabus ortamı oluşur. Aynı bölgede görkemli bir malikanede yaşayan Grace’ın milyarder babası Franklin (Donald Sutherland) kızının yardımına koşarak, hiçbir zaman ısınamadığı kayıp damadını aramaya koyulur.
Babasını çok sevdiği için bazı bilgileri sakladığını öğrendiğimiz yeni yetme Henry’nin, karısının intikamını almak isteyen dul kocanın (İsmael Cruz Cordova) ve ünlü bir ceza avukatı olan Haley Fitzgerald’ın (Noma Domezweni) devreye girmesiyle olay alevlenir.
Jonhatan’ın Elena’dan önce de evlilik dışı ilişkilerinin olduğunun ortaya çıkmasının ve bu yüzden çalıştığı hastaneden kovulduğunu karısından gizlediğinin anlaşılması Grace’ı derin bir bunalıma sokar. Ancak cinayetin işlenmesinden kısa bir süre sonra Jonathan’ın bulunmasıyla film Grace’ın vereceği karara odaklanıyor. Kendisini sürekli aldattığı ortaya çıkan ancak bu cinayet olayında masum olduğunu savunan kovasının yanında mı, yoksa karşısında mı yer alacaktır?
TÜM KARAKTERLER ŞÜPHELİ KONUMUNDA
Kızına bağlı bir baba olan Franklin, damadının serbest bırakılması için gereken parayı yatırır ve konusunda uzman olan ünlü kadın avukat Haley Fitzgerard’ı Jonathan’ı savunması için tutar. Hastalarının sorunlarını çözmekle ünlü klinik psikolog Grace, 18 yıllık eşini hiç de iyi tanımadığını öğrenmiş olur.
“Katil kim ?” Sorusunun peşinden koşan kahramanımız bir video kaydının ortaya çıkmasıyla bir ara kendini olayın şüphelileri arasında bulur. Hastalıktan kurtulan oğlu ve yeni doğmuş, babasının kim olduğundan şüphelendiği bebeğiyle baş başa kalan Elena’nın eşi, damadından hoşlanmayan milyarder kayınpeder Franklin, sır saklayan genç Henry şüpheliler kervanına katılır. Dedektif Joe’nun cinayetin sırrını çözme konusunda becerisinin kısıtlı olduğunu gördüğümüz bir ortamda duruşma safhası başlar.
Sürprizler barındıran mahkeme safhası filme renk ve heyecan katıyor. İşbilir Makyavelist kadın avukat Haley Fitzgerald zanlı Jonhatan’ı savunurken mahkemeye sunduğu tanıklarla aklımız büsbütün karışır. Geriye dönüşlerde baştan çıkarıcı bir femme fatale olarak tanıtılan Elena’nın, okulun hayırsever veliler toplantısında tuvalette hayranlığını belirttiği Grace’ı yalnız oldukları asansörde dudaklarından öpmesi izleyiciyi bir lezbiyen ilişki filmi izleyeceği yanılgısına sokar.
Sakin görünüşlü, sanat aşığı milyarder Franklin dahil, herkesin karanlık yönlerini sergileyen senaryo aynı kişilerin olumlu yönlerine de yer vererek gerilim ortamını sürekli ayakta tutuyor. Filmin 6. ve esrarın çözüldüğü son bölümüne kadar tüm karakterlerin cinayetin faili olduğuna dair, Agatha Christie’yi akla getiren bir beceriyle, ipuçları veren senaryoda, çarpıcı bir final bölümünde taşlar yerine oturuyor.
OSCAR ÖDÜLLÜ BİR KADIN YÖNETMEN
Yahudi bir ailenin kızı olarak 1960’ta Copenhag’da doğan yönetmen- senaryo yazarı- yapımcı Susanne Bier’in parlak bir sinema kariyeri var.
Bier’in ailesi Hitler’in iktidara gelmesiyle 1933’te Almanya’dan Danimarkaya göç etmiş. Aile, Nazi tehlikesinin yaklaşmasıyla soluğu İsveç’te almış. Savaşın bitmesinden 3 yıl sonrasında Danimarka’ya dönmüş.
Susanne Bier adını duyurduğu “Geçmişin Sırları / After The Wedding’de (2006) Michelle Williams işlettiği yetimhane için bağış toplamaya çalışan bir gönüllünün öyküsünü anlatıyordu. Afrikalı göçmenlere ev sahipliği yapan bir doktoru merkezine alan başyapıtı, Oscar ve Altın Küre dahil ödüllere boğulan “Daha İyi Bir Dünyada / İn A Better World” (2010) Bier’in kariyerindeki en parlak iş oldu. Romantik komedi “Sadece Aşk / Love İs All You Need’i (2012) NETFLİX’te yayınlanan, Sandra Bullock’un başrolünü üstlendiği “Bird Box” izledi. 2 yıl aradan sonra gelen “The Undoing” dizisi Susanne Bier’in Hollywood’da kabul gören bir yönetmen olduğunu kanıtladı.
Zengin oyuncu kadrosuna gelince, Nicole Kidman hayatının en büyük şokunu yaşayan psikolog Grace rolünde iyi bir karakter oyuncusu olduğunu kanıtlamak fırsatını buluyor. Avustralyalı aktris “Saatler / The Hours” ile 2012’de Oscar Ödülünün sahibi olmuştu. Yakışıklılığıyla romantik komedilerin vazgeçilmez oyuncusu olarak tanıdığımız Hugh Grant oyuncu kadrosunun en başarılısı. Susanne Bier yönetiminde İngiliz aktör zor bir rolde belki de kariyerinin en parlak performansını çıkarıyor. Eski tüfek Donald Sutherland bilinen rahatlığıyla, istikbal vaat eden genç oyuncu Noah Jupe, dedektif Joe’da Edgar Ramirez tecrübesiyle, öldürülen femme fatale Elena’da Mathilda De Angelis seksapeliyle diziye katkıda bulunuyorlar.
Yönetmen : Susanne Bier
Senaryo : David E. Kelly, Jean Hanft Korelitz
Görüntü Yönetmeni : Anthony Dod Mantle
Müzik : Evgueni Galperine, Sacha Galperine
Oynayanlar : Nicole Kidman, Hugh Grant, Noah Jupe, Edgar Ramirez, Donald Sutherland, İsmael Cruz Cordova, Noma Domezwewni
ABD / Suç-Gizem-Dram / 5 Saat 37 Dk.