Tuz ve Ateş
Büyük ustadan büyük felaket
Alman sinemasının büyüklerinden Werner Herzog’un çevre felaketinin korkunç yüzünü yansıtan “Tuz ve Ateş” filmi, kurgusal anlatımının yanında belgesel ruh da taşıyor
Güney Amerika… Bolivya’da. Birleşmiş Milletler’in (BM) görevlendirdiği üç bilim insanı Bolivya’daki ekoloji felaketini incelemek için Bolivya’da inceleme yapmak için bu ülkeye gönderiliyor. Film bir esaret üzerine açılıyor. Sonra film geriye dönüş yaparak bu ana nasıl gelindiğini gösteriyor. Bilim delegasyonunun başında Laura Sommerfeld var. Dr. Fabio Cavani ve Dr. Arnold Meier de ekipte. Uzun uçak yolculuğunun ardından havaalanında onları silahlı milisler karşılıyor. Artık esirler. Bolivya’daki Uyuni Gölü’ndeki felaketi yaşatan şirketin CEO’su Matt Riley onları esir alıyor gerçekliğin ardındaki gerçekliği göstermek için. Bir çevre felaketi istatistik değildi.
Uyuni’nin yok oluşu…
Ortasında yanardağı olan Uyuni Gölü, çok uluslu şirketin hırsı yüzünden şimdi kurumuş ve tuz çölüne dönüşmüş. Giderek de büyüyor. Tuzun ve ateşin bir araya geldiği bu yerde dünya için de cehennem uzakta değil. Riley, Laura’ya gerçeği yaşatmak için bir sürpriz hazırlıyor. Onu, iki evlatlığı Huascar ve Atahualpa’yı tuz çölünde bırakıyor bir haftalık erzakla. Bu iki kardeşin gözleri bu felaket yüzünden kör oluyor yavaşça. Anneleri de felaketten sonra ölmüş çocukların. Laura, Faslı kocasından ayrıldığı için kendi çocuğunu göremediğinden belki de bu iki oğlan çocuğuna gerçek sevgi sunuyor ve bu zorlu anları bu sevgiyle aşıyor.
Alman sinemasının büyük yönetmenlerinden Werner Herzog, kurgusal filmler çekse de daha çok belgeselleriyle biliniyor. 1942’de Münih’te doğan yönetmen, 1984 yapımı “Wo die Grünen Ameisen Träumen-Yeşil Karıncaların Düş Gördüğü Yer” filmi ülkemizde vizyona çıkmıştı. Ardından 1987’deki “Cobra Verde-Yeşil Kobra” filmi. Ustanın filmleri pek az uğradı bu taraflara hep. 2016yapımı sinemaskop “Salt and Fire-Tuz ve Ateş” filmi, belki de ülkemizde artan çevre duyarlığından gösterime çıkabiliyor. Yönetmen, belgesel tadı da veren bu filminde görsel anlamda biçimi de unutmamış. Kamera, bazı anlarda çok hareketliydi. Müziklerin de iyi olduğu filmde oyunculuklar da iyiydi.