Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri

Biz Güneyde önemli gelişmeler kaydettik. Artık zencilere işkence edildi demiyoruz, “renkli insanlara” işkence edildi, diyoruz. (Jason Dixon, polis memuru)

Yaşayan en önemli İrlandalı oyun yazarlarından Martin McDonagh, İngiltere’ye yerleşen İrlandalı bir inşaat işçisi ile temizlikçi eşinin iki oğlundan biri olarak 1970’de Londra’da doğmuş. Küçük yaşlardan beri acayip, komik ve ürkünç öyküler yazmaya meraklı olan Martin,1994’de oyun yazmaya başlamış.

İstanbul seyircisinin 2000’lerin başlarından itibaren yıllarca Devlet Tiyatrosunda sahnelenen “Leenane’in Güzellik Kraliçesi” ile, -her ne hikmetse terfi ettirilip- “Inishmore’lu Yüzbaşı” adıyla Kenter’lerde ve Devlet Tiyatrosunda oynanan “The Lieutenant of Inishmore / Inishmore’lu Teğmen”le ve yanetki’de “Yalnız Batı”yla tanımış olduğu McDonagh, 2005’de Oscar alan “Six Shooter” adlı kısa filmiyle sinemaya da yönelmiş.

Senaryosunu yazarak filme adını veren muhteşem orta çağ kentinde çektiği, bir suç ve kiralık katil öyküsünü çılgın bir kara komedi olarak ele alan “In Bruges” (2008), gerek izleyicilerin gerek eleştirmenlerin beğenisini kazanmış, festivallerde ödüller almış. İlki kadar eğlenceli ve özgün bir suç güldürüsü olan ikinci filmi “7 Psikopat” (2012) ile “In Bruges”le oluşan beklentilerin haklı olduğunu ispatlamış.

McDonagh’ın üçüncü uzun metrajı “three billboards outside ebbing missouri / ebbing missouri çıkışında üç reklam panosu”, yazar-yönetmenin absürd güldürüye göz kırpan “fırlama” kara mizah duygusunu yitirmeksizin çok daha ciddi işler yapabileceğini, hatta dramatik bir öykü bile anlatabileceğini de gösteren çok önemli bir çalışma.

Olayın üzerinden aylar geçmesine karşın, yakılarak öldürülürken tecavüze uğradığı vahşi cinayete kurban giden kızı Angela’nın katilleri yakalanmayınca, polisin yeteri kadar çaba sarf etmediğini düşünen annesi Mildred Hayes (Frances McDormand), polislerin dikkatini çekmek için, Ebbing, Missouri çıkışında, yaşadığı eve ve kızının öldürüldüğü yer yakınında üç billboard kiralayarak Şerif Willoughby’yi ihmalkârlıkla suçlayan bir mesaj yazıyor.

Şerif (Woody Harelson), olayı çözmeye çalışmışsa da tek ipucu olan katilin DNA’sı hiçbir suçluyla eşleşmediğinden yapacak pek bir şey yok aslında. Pankreas kanserinin son evresinde birkaç aylık ömrü kalmış olan, kendinden genç karısı ve iki kızıyla mutlu aile babası Willoughby, kasabalıların sevdiği saydığı bir insan. Mildred, bu inadına adalet arayışıyla başta kendisini devamlı korumuş olan Şerifin son demlerini huzur içinde geçirmesine çabalayan polis memuru Jason Dixon (Sam Rockwell) olmak üzere, davranışını yakışıksız bir görgüsüz bulan tüm kasaba halkını karşısına alacaktır.

Kendisinde gözü olan, yaptığı en olmadık eylemde ona destek olan kasabanın cücesi James (Peter Dinklage) hariç tabii ki. Mildred’in kocasıyla (John Hawkes) ve onun 19 yaşındaki sevgilisiyle (Samara Weaving), oğlu Robbie ile (Lucas Hedges), Willoughby ile, Willoughby’nin Dixon’la, Dixon’un annesiyle (Sandy Martin), Dixon’un reklam panolarını kiraya veren Red Welby (Caleb Landry Jones) ile karmaşık ilişki yumağına kasaba sakinleriyle televizyoncular katıldığında ortaya patlayıcı, hatta yakıcı bir karışım çıkıyor. Bir yandan ölmüş bir adamın bıraktığı mektuplar geride kalanların insanlığına ışık tutarak onlara yol göstermeye çalışırken, bir yandan da adaletsizliğin yangını, intikam ateşine dönüşmeye başlıyor…

İrlandalı Martin McDonagh, Derin Amerika’nın bu farklı yüzüne çok sağlam bir gözlemci olarak bakıyor. Ata mirası ırkçılıklarıyla, yaşam ve ölüm yaralarıyla, garezleri, kinleri, kusurları, yanlışlarıyla, yoldan çıkmış, sapkınlaşmış ilişkileriyle Amerikan taşrasının benzersiz bir portresini çizerken, öncelikle çok sağlam bir senaryo ile karşımıza çıkıyor.

Ana öyküyü hiçbir karakterin siyah ya da beyaz olmadığı, kötülükle iyiliğin, iyilerle kötülerin arasındaki ayırımın giderek belirsizleştiği, birbirinden ilginç, derinlemesine anlatılmış yan öykücüklerle zenginleştirirken, iki saatlik filminde her bir ayrıntıya yeterli zaman ayırıyor.

Öyküsünü izleyiciye aktarırken en büyük kozu olağanüstü oyuncu kadrosu. Tiyatro kökenli McDonagh en küçük yan karakterden en önemli baş kişisine, tüm oyuncu ekibinden müthiş bir toplu performans elde ediyor.

“7 Psikopat” filminde de birlikte çalıştığı, ikisi de bu yıl En İyi yardımcı Erkek Oyuncu Akademi Ödülü adayı Woody Harelson ve Sam Rockwell’e gelince, Harelson ailesine sahip çıkması, hüzünlü bakışları ve gülümsemesi, polislerine aşırı yumuşak davranması ile, şerif olarak başarısı tartışılır bile olsa herkesin sevdiği Willoughby’ye severek ve sevdirerek can veriyor. Gönlümüz ödülü ona vermeye razı amma, karşısında, manen gelişmemiş ırkçı ve faşist Dixon olarak olağanüstü bir Sam Rockwell var. Rockwell ilginç bir oyuncu. Bir süre ortalıkta görünmüyor, sonra da karabatak gibi ortaya çıkarak ne büyük bir oyuncu olduğunu hatırlatıveriyor. Kıçı geride beden dilinden, küfürbazlığına ve bağnaz cehaletine, kusursuz sevimsiz itici polis yorumu bir yana, filmin sonlarına doğru gelen vicdani dönüşümünü izleyiciye adım adım, milim milim içirerek inandırıcı kılmayı başarıyor.

Adalet savaşını her şeye ve herkese karşı sürdüren “yalnız kovboy” Frances McDormand’a gelince, Mildred Hayes’i oluştururken John Wayne’den ilham aldığını söyleyen oyuncunun dahiyane yorumu anlatılır gibi değil.

Mavi tulumu, bandanası, devamlı asık suratı, hınzır ve karanlık mizah duygusu, kendinden emin yürüyüşü, sarsılmaz bakışları ve mavi tulumuyla, bir adalet havarisinden çok bir intikam meleğine benzeyen Mildred’in, öksürürken yüzüne kazara kan tüküren Willoughby’ye, sadece yüz ifadesinde ve sesinin tınısında zar zor fark edilen minimal değişimle, bir saniyeden az süren şefkat gösterişini McDormand’dan başkası yapamaz gibime geliyor.

Duygusuzluk zırhının ardında gizlediği sevecenliği, şiddete eğilimli eski kocasına ya da reklam panolarının birinin dibinde ortaya çıkıveren karacaya gösterdiği iki kısacık sahne de müthiş etkileyici. En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü bence en çok hak eden isim.

Yılın belki de en iyi filmi, kaçırmayın!

OrtaKoltuk Puanı:

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz