X-MEN : APOCALYPSE

X-Men:Apocalypse filminin yönetmen koltuğuna 1965 New York/ABD doğumlu ”Olağan Şüpheliler(1995), X-Men(2000), X-Men 2(2003), Superman Dönüyor(2006), Cadılar Bayramı Katliamı(2007), Operasyon Walkyrıe(2008), X-Men:Başlangıç(2009), X-Men:Birinci Sınıf(2011), Dev Avcısı Jack(2013) ve X-Men:Geçmiş Günler Gelecek(2014) filmlerinden tanıdığımız Bryan Singer oturmuş. Serinin diğer filmlerine de imza atan yönetmen, bu filminde de görsel olarak oldukça iyi bir iş çıkarmış. Ancak, filmin uzunluğu ve sürekli kendini tekrar eden sahneleri can sıkıcı. Bu durum tabiki de senaryodan kaynaklanıyor. İlk film olmak ve değişik bir senaryo izlemek keyifli ama bir süre sonra seyircinin isteği üzerine gişe amaçlı çekilen devam filmleri doğal olarak konu açısından tıkanıklığa yol açıyor. Örneğin, 1985 yılında geçen bu yeni devam filminin sonunu az çok tahmin edebiliyoruz. Neden mi? Çünkü biz bu genç kahramanların 2000’li yıllarda geçen olgunluk dönemi maceralarını bildiğimiz için, 1985 yılında geçen maceradan bir şekilde sıyrıldıklarını biliyoruz. O nedenle yapımcılar, konu bulamayınca kahramanları geçmişe döndürüyorlar. Bu durumda, izleyiciye görsellik dışında tat vermiyor ne yazık ki. X-Men:Apocalypse, tüm handikaplarına rağmen yakın zamanda vizyona giren Kaptan Amerika:Kahramanların savaşı ve Batman v Superman:Adaletin Şafağı filmlerinden konu, aksiyon, efekt ve görsellik olarak daha derli toplu, derdini anlatan bir yapım olması nedeniyle kolayca sıyrılabiliyor.

Önceden süper kahramanlar, kötülere karşı tek başına mücadele ederlerdi. Şimdilerde hemen hemen bütün süperleri tek filmde görmeye başladık. Kah birbirleri ile kavga ediyorlar kah birlikte hareket ediyorlar. Bunun nedeni seyircinin isteğimi, yapımcıların mı bilemiyorum ama bana keyif vermediği kesin. Sevdiğim kahraman bana özel olmalı, macerayı diğer kahramanla paylaşmamalı. Bu benim görüşüm tabiki.

Filmin konusuna da kısaca değinelim dilerseniz. 1985 Yılında geçen hikayede Magneto, Polonya’da karısı ve kızı ile yaşamını sürdürürken, Xavier’de genç mutandlara eğitim verir. Bu sükunet, eski Mısır tanrısı En Sabah Nur’un Kahire’de binlerce yıl süren uykusundan uyanıp yeniden ortaya çıkması ile son bulur. Polislerin evine baskın yapması sonucunda karısı ve kızı öldürülen Magneto, insanlardan intikam almak için Dünyayı yok etmek isteyen En Sabah Nur’un safında yer alırken, Xavier’de genç mutandları ile Mısır tanrısına karşı mücadele etmeye başlar..

1963 Yılında doğaüstü güçleri olan mutandları anlatan çizgi roman olarak yayınlanmaya başlayan X-Men, beyaz perdede animasyon ve canlı karakterlerle 2000 yılında yer almaya başladığından bu yana haliyle değişime uğrayarak olgunlaştı ve seyirci tarafından ilgiyle izlenen bir seriye dönüştü. Seriyi ilginç kılan ise bütün mutandların kendilerine özgü ayrı bir hikayesi olmasıydı. Ancak, bu sefer son seride hikayeleri yüzeysel kalmış ve derine girilmemiş.

Sözün özü:X-Men serilerini takip eden ve seven izleyicilerin salondan mutlu olarak ayrılacağı yapım, ilk kez izleyecek olanları da aksiyon, macera, efekt ve görsel olarak doyuracak ve diğer bölümleri izlemelerine de imkan sağlayacaktır. İyi seyirler.