Djam Filminin Yönetmeni Tony Gatlif’le Söyleşi
Delphine Mantoulet, Suzan Güverte, Daphné Patakia, ToniGatlif ve Azize Tan
Biz “Aman Doktor / Djam” filmini, Başka Sinema’nın “Başka Çarşamba” adıyla düzenlediği çok özel bir gösterimde izledik. Çok özeldi çünkü o gece aramızda olan filmin yazar-yönetmeni ToniGatlif, baş kadın oyuncusu DaphnéPatakia, Türk yapımcısı Suzan Güverte ve Fransız yapımcısı Delphine Mantoulet de vardı ve film öncesi kendileri ile uzun bir söyleşi yapıldı.
Beyoğlu Sinemasının Café’sinde gelen gidenle sohbet eden, isteyen herkesle resim çektiren güler yüzlü ve neşeli Gatlif, salonu dopdolu görünce daha da bir sevindi ve hatta söyleşinin sonunda bir hatıra resmi çekti.
İstanbul’a ilk kez otuz beş yıl önce geldiğini, sevdiği yerlere devamlı dönen bir insan olarak da o gün bu gündür defalarca ziyaret ettiğini söyledi.
“Djam”ın senaryosunu üç yılda yazdığını, bağlama çalan, şarkı söyleyen, dans eden baş karakterini severek ve kolaylıkla oluşturduğunu anlattı. Asıl zorluk oyuncuyu aramaya başlayınca baş göstermiş. Bir türlü içine sinen birini bulamamış. Uzun aramalardan sonra birileri Yunanistan’da pek sevilen DaphnéPatakia’yı önermiş.
“Kızı çağırdım Atina’dan Paris’e geldi. Görür görmez biraz hayal kırıklığına uğradım. Daha sıradan bir fiziği olduğunu düşündüğüm Djam için fazla güzeldi. Dans eder misin ?dedim. Cevap: Hayır; bağlama çalabilir misin? Hayır; Şarkı söyler misin? Ona da Hayır. Şöyle bir yürür müsün dedim. Benim oyuncu seçme yöntemim biraz farklıdır. Ben ona bakarken rahat yürüyebilirse kameranın önünde de rahat hareket eder diye düşünürüm.
Tanrım! Kız Charlie Chaplin gibi yürüyordu. Bu yürüyüşün bana fazla gelen güzelliğini dengeleyeceğini düşünüp, öğrenebilir misin? diye sordum. Öğrenirim dedi. Tabii ki bütün oyuncular öğrenirim der ama ben yine denemeye karar verdim. Atina’ya dönüp çalışmaya başladı. Bir iki ay sonra gelen videoları Paris’te gösterdiğim yapımcılar, eh filan deyince ben çok daha iyi olacak dedim. Sonucu ekranda izleyeceksiniz”
Daphné Patakia, Toni’nin hemen her şeyi söylediğini, ancak asıl öğrenimini İstanbul’a geldiğinde yaptığını, oryantal yaparken bedenini nasıl kullanması gerektiğini Suzan Güverte’den öğrendiğini, şu anda bazıları salonda olan filmin müzisyenleriyle de şarkı söylemeyi ve bağlama çalmayı geliştirdiğini ilave etti.
Söyleşinin bu bölümü özellikle filmi izledikten sonra bizi epey şaşırttı. Anlatılanları bilmesek, Gatlif’in senaryosunu özellikle Djam’ı dans ve müzik damarlarından akarcasına canlandıran Daphné Patakia için yazdığını düşünebilirdik.
Söyleşi iki kadın yapımcının kısa konuşmalarıyla devam etti. Özellikle gencecik bir güzel kızın, Suzan Güverte’nin, yapımcı kariyerine başarıyla girmiş olmasından hem Türk hem de feminist tarafımız gurur duydu.
Sonlara doğru, söyleşi boyunca hiçbir ayrıntıyı göz ardı etmeksizin kusursuz bir simültane çeviri yapmış olan Azize Tan çok doğru ve yerinde bir son soru sorarak Gatlif’in hem yetiştiği coğrafyaya hem kişisel karakterine biraz uzak kalan Rebetiko’yu nasıl keşfettiğini öğrenmek istedi.
Gatlif, 35 yıl önce ilk filmini takdim etmek için Fransız konsolosluğunun davetlisi olarak İstanbul’a geldiğinde kenti çok beğendiğini, ülkeyi derinlemesine keşfetmek için, Fransızca ve iki üç kelime İngilizce dışında dil bilmeden bir başına önce Ankara’ya, sonra adını anımsamadığı başka bir şehre, en sonunda da İzmir’e gittiğini, İzmir’de 60 yaşlarında –ona tabii ki çok yaşlı gelen- ünlü bir film eleştirmeniyle tanıştığını ve adamın ona Rebetiko’yo bilip bilmediğini sorduğunu anlattı. Adını bile ilk kez duyduğu bu müziğe giderek merak sardığını ve Rebetiko’nun peşinden Atina’ya kadar gittiğini söyledi.
Rebetiko’nun filmini 35 yıl sonra yaptığını ama tekrar Suzan Güverte ile çalışmak için zaman kaybetmeyeceğini ve çok yakında Türklerle bir müzikli film çekeceğini söyleyerek hepimize iyi seyirler diledi.
Güle güle sevgili dost, yine bekleriz.