Kings
BİR TÜRK KADIN YÖNETMEN NEYİ BAŞARABİLİR ?
Kings; Deniz Gamze Ergüven imzasını taşımasa, çok da ilgimi çekmeyecek bir Hollywood filmi olarak kalabilirdi programımda. Bir ABD – Fransız yapımı, Halle Berry, Daniel Craig gibi ünlü Hollywood oyuncularıyla, 1992’de LA’de geçen hikayesiyle tam bir Amerikan filmi.
Ama bu filmin senaryo ve yönetimini Paris’de yaşasa da, bir Türk, üstelik kadın yönetmene bırakınca yapımcılar, bu sektöre aykırı bir durum ve ilgi çekici oluyor. Gerçi Deniz Gamze Ergüven, Karadeniz’deki büyük annelerinin yanına sığınıp tatsız olaylar yaşayan ergen Türk kızlarının başına gelenleri çektiği ”Mustang” filmiyle gerek Türkiye’de, gerek dünyada rüştünü ispat etmişti ama tipik bir Amerikan filmi çekmesi şaşırtıcı.
Film özellikle Halle Berry’nin ve küçük siyah oyuncularının muhteşem performansı, sert aksiyon sahnelerinin hızlı temposuyla, şiddetin şiddeti doğurduğu felsefi temasıyla evrensel bir yapıt olmuş ama insan yine de bunda Deniz Gamze Ergüven’in imzasını görünce şaşırıyor. Tamam, bu duruma fazla takıldım diyelim, filmin sinematografik başarısı nedir? Sıkıntı yok, eli yüzü düzgün, ama beni ne kadar sarıp sarmalıyor?
Los Angeles, melekler şehri mi gerçekten yoksa sadece siyah ve parasız oldukları için her türlü şiddeti hak etmiş sayılan, dışlanmış insanlarının başına gelenlerle bir cehennem mi? Ya o şiddete maruz kala kala kendileri de şiddet uygulayıcıya dönüşen gençler, çocuklar?
Gerçek bir olayın anlatıldığını söylemiştim, ayaklanan halk ve marketlerin yağmalanması, tüketim toplumunun dışında kalmanın verdiği öfkeyi ve intikam alma hissini anlattığı sahneler gerçekten çok başarılı. Hele bakkaldan bir içecek çalıp polise “beni hapse atın, sokakta kaldım, sokaklar çok tehlikeli, uyumak istiyorum” diye yalvaran genç kızın dramı?
Deniz Gamze Ergüven, ben sadece lokal film çekmem, bunu da çekerim, onu da çekerim diye emin adımlarla ilerliyor kariyerinde ve bir Fransız Amerikan ortak yapımıyla piyasaya iddialı giriyor diyelim. Bize de kenarından köşesinden övünmesi düşüyor.
