Aaahh Belinda

Netflix’in bu yeni uyarlamasının, birkaç ay içinde unutulacak bir film olacağını rahatlıkla öngörebiliriz. Tüketimin zirvede sayıldığı bir zaman diliminde yaşadığımız için, her gün sayısız film ve dizinin çıktığı bir dünyada kalıcılık sağlayabilecek eserler bırakmak da günden güne zorlaşıyor. Filmin asıl hikayesine kağıt üstünde bağlı kalınmış gibi dursa da, fikir olarak verdiği mesaj aktarımı açısından, ismi dışında birbirinden bağımsız filmler izlediğimizi söyleyebiliriz.

Neslihan Atagül Doğulu’nun filmde başarılı bir performans sergilediğini ve rolüne çok yakıştığını da belirtmek gerekiyor.

OrtaKoltuk Puanı:

 

7 Nisan 2023 tarihinde Netflix kütüphanesine eklenen Aaahh Belinda, 1 saat 37 dakikalık süresi boyunca seyirciyi ekrana kilitlemeyi başarıyor. Aynı isimli, 1986 yapımı olan filmden birebir uyarlanmış olduğunu söyleyemeyiz; ancak filmin ana tema itibariyle Atıf Yılmaz‘ın kültleşmiş Aaahh Belinda‘sına benzer yapıda çekildiğini söyleyebiliriz. Atıf Yılmaz‘ın ”kadın temalı düşsel fantazya” üçlemesi olarak adlandırılan klasikleri serisinin ikincisi olma özelliğini taşıyan filmin, seksenlerin ortasında fırtına gibi estiğini söyleyebiliriz. Ayrıca dönemin şartlarında fantastik temalı ve kadının öne çıktığı filmler yapmak dikkat çekici bir gelişme olarak görülüyordu diyebiliriz. Seride yer alan ve başrolde yine Müjde Ar‘ı izlediğimiz 1985 yapımı ilk film olan Adı Vasfiye, üçüncü olarak 1987 yapımı ve başrolünde Türkan Şoray‘ı izlediğimiz Hayallerim, Aşkım ve Sen filmleri de bu üçlemenin diğer filmleri olarak ses getirmiştir.

70’lerin ortasında zirve yapan erotik sinema döneminden sonra, yaşanan siyasi darbe nedeniyle de sinema ciddi manada sansüre uğramıştır. Denk gelinen siyasi dönemi düşünürsek, toplum fikri ve göç hikayeleri ön plana çıkarken; kadının özgürlüğünü destekleyen filmler olarak Atıf Yılmaz‘ın kadın üçlemesiyle tanışmak, sinema izleyicisi için büyük farkındalık sağlamıştır.

1980’de başlayan bu yeni dönemde, Türkiye’de; sanatın ve kültürün ilerlemesinden ziyade küreselleşmeyle gelen değişimin, insanı modernlik adı altında duygusuzlaştırmaya başladığını söyleyebiliriz. Günümüze gelindiğindeyse, insan ilişkilerinin sosyal mecralarda inşa edildiğini söylemek mümkün. İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte, her geçen gün yeni bir akıma kapılıyor ve bu her yeni akımın kolaylıkla tüketildiğine de şahitlik ediyoruz. Sinema da aynı şekilde bir tüketim aracı olarak sahnede ona ayrılan yeri alıyor.

Filmlerin sadece sinema salonlarında gösterildiği eski günlerden o kadar uzaktayız ki; Z kuşağı olarak addedilen gençlere, sinemanın sadece sinema salonlarında izlenen bir sanat gösterisi olduğunu açıklamakta zorlanıyoruz. Şimdilerde sayısız dijital platformun varlığı ve ekonomik pahalılık sayesinde, sinema salonlarında neredeyse boş denecek kapasiteyle film gösterimleri yapılıyor denebilir. Orijinal versiyonu, sinemada ”kadın filmi” olarak devrim niteliği sayılan Aaahh Belinda, yeniden uyarlanmış haliyle dijital platformdaki yerini aldı.

Orijinal filmin başrolünde Müjde Ar‘ın eşsiz performansıyla akıllardan silinmeyen bir film haline gelen Aaahh Belinda‘da, başrol bu kez dönemin sevilen oyuncularından Neslihan Atagül Doğulu‘ya teslim edilmiş. Macit Koper‘in hayat verdiği rol de Necip Memili‘ye emanet edilmiş. Filmde yer alan diğer oyuncularsa şöyle sıralanıyor : Serkan Çayoğlu, Meral Çetinkaya, Beril Pozam, Efe Tunçer, Gamze Karaduman, Sacide Taşaner, Kamil Güler, Anıl Çelik. Yönetmen koltuğunda Deniz Yorulmazer otururken, filmin senarist koltuğunda Hakan Bonomo‘yu görüyoruz. Pek çok kişi Hakan Bonomo‘yu yine bir Netflix projesi olan Sen Yaşamana Bak filminden hatırlayacaktır.

Aaahh Belinda‘nın 1986 yapımı olan orijinal versiyonunun, Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazandığını da belirtelim.

Aaahh Belinda‘nın hikayesi, kadınların yaşadıklarından ve belki de yaşayamadıklarından besleniyor. Ünlü bir oyuncu olan genç ve güzel Dilara (Neslihan Atagül Doğulu), Belinda isimli bir şampuan markasının reklamında oynamayı kabul etmiştir; ancak kabul ettiği reklamın detaylarını öğrenince reklamda oynamak istemez. Kontrat gereği maddi yaptırımlara maruz kalmamak için fikrini değiştirip, reklamda oynamak için sete gider. Oynadığı rol, iki çocuklu ve evli bir kadın olan Handan rolüdür. Rolü gereği banyoda yıkandığı sahnede yönetmen ona : ”Handan’ı oynama, Handan ol!” dedikten sonra, Dilara’nın artık Handan olduğu bir dünyada kısılıp kalışını izlemeye başlarız.

Filmde yaşananlardan sonra, Dilara’nın kendisini içinde bulduğu durum, insanlara derdini anlatamayışı ve eski hayatına dönebilmek için verdiği mücadeleyi izliyoruz.

Özgür kadın mottosuyla zirve yapan 1986 yapımı Aaahh Belinda, kadının toplum içinde ona addedilen rolü kabul etmeyip, üstüne yapıştırılan etiketlerden kurtulmaya çabalamasını, nihayetinde toplumun onu içine çekerek kendi fikirlerine boyun eğdirmesine tanıklık ettirip, en derin kabullenme anından sonra döngüsünü tamamlayıp en başa döndürüyor. Belki tek bir farkla : Artık kendi gibi olmayana da saygı duymayı öğreterek.

2023 yapımı olan Aaahh Belinda, hikayesini eski filmden almasa belki sıradan bir anlatı olarak tanımlayıp geçebileceğimiz bir film olacaktı; ancak hikayenin klasik halini sevenler filme bir öğleden sonra filmi muamelesi yapmayacaktır. Tam da bu nedenle, eski filmden beslenmesine rağmen, eski filmin senaryo doyuruculuğunu taşımadığını söyleyebiliriz.

Necip Memili‘nin (Necati) karikatürize oyunculuğu filmin ondan istediği karakter tanımı olmasına rağmen, günümüz şartlarında bu tip erkek karakter sıradandan öteye geçemiyor. İki filmde de yer alan, annenin çocuklarını yatırmadan önce oynadığı dum-bamba oyunuysa, yeni filmde epey korkutucu bir hal almış. Pek çok çocuğun geceleri kabus görmesine neden olacak olan bu anne-çocuk oyununu filmdeki karikatür öğelerden sayabiliriz.

Keyifli bir dans sahnesiyle, müzikal havasında başlayan film; yine keyifli bir final öncesi yağmur altında dans sahnesiyle bitiyor. Film biterken, yaşananların bir rüya olduğuna inanmamız istenmiyor. Filmde, Dilara’nın Handan olarak yaşadığı hayat sırasında, akıl hastanesinde kalırken esrarengiz bir kadınla yaptığı konuşmada, günümüzde anlamakta yabancılık çekmeyeceğimiz solucan deliği, metaverse gibi kavramlara değiniliyor. Dilara’nın yaşadıklarının paralel evren teorisiyle açıklanacağını fark ediyoruz. Ayrıca tüm bunları Dilara’nın uydurmadığını ve Handan diye birinin gerçekten var olduğunu anlıyoruz. Dilara, bütün çabaları sonuç verdiğinde, bir anlığına bir halüsinasyonun parçası olduğuna inanacakken kolundaki Handan olduğu günlerden kalma yanık izini görüyor ve bu da yaşadıklarını onun için gerçek yapmaya yetiyor.

İlk versiyonunda kadın olmanın zorluklarını anlatan, kadının zor kazanılmış özgürlüğünü kaybedişini akıl almaz şekilde aktaran, ataerkil toplumlarda kadın çalışsa bile ilk görevi anneliktir fikrinin dayatılmasına karşı işleyen bir filmken; günümüz şartlarında bunun eskisi kadar etkili olmadığını görüyoruz. İki hikayede de verilmek istenen; kadının toplumdaki yeri, kadının uğradığı zorbalıkken; bu yeni versiyonunda kadının kocasını aldatan, çocuklarını bırakıp çalıştığı bankadan akladıkları paraları da alıp sevgilisiyle kaçabilecek biri olması fikriyle yüzleşiyoruz.

Film bu haliyle ilk filmin anlatmak istediklerinden uzaklaşıyor. 1980’lerde kadın kimliğini, Atıf Yılmaz’ın aktardığı haliyle izlemek, filmi günümüze taşıyan bir klasik olmasını sağlarken; Netflix’in bu yeni uyarlamasının, birkaç ay içinde unutulacak bir film olacağını da rahatlıkla öngörebiliriz. Başta da belirttiğimiz gibi, tüketimin zirvede sayıldığı bir zaman diliminde yaşadığımız için, her gün sayısız film ve dizinin çıktığı bir dünyada kalıcılık sağlayabilecek eserler bırakmak da günden güne zorlaşıyor. Filmin asıl hikayesine kağıt üstünde bağlı kalınmış gibi dursa da, fikir olarak verdiği mesaj aktarımı açısından, ismi dışında birbirinden bağımsız filmler izlediğimizi söyleyebiliriz.

Bu iki film sayesinde aradan geçen 36 yıl boyunca, yaşam şartlarının değişimini ve insanlığın ayak uydurmak zorunda kaldıklarını da gözlemleme şansı buluyoruz. Kadının eski özgürlük anlayışıyla şimdiki arasındaki farklılıkları ve aynılıkları anlamak açısından da güzel bir deneyim sağlıyor. Neslihan Atagül Doğulu‘nun oyunculuğunu hafife almak da haksızlık sayılabilir. Oyuncunun filmde başarılı bir performans sergilediğini ve rolüne çok yakıştığını da belirtmek gerekiyor.

Yönetmen : Deniz Yorulmazer

Senaryo : Hakan Bonomo

Kurgu : Cihan Alparslan

Müzik : Hasan Özsüt

Oyuncular : Neslihan Atagül, Serkan Çayoğlu, Necip Memilli, Meral Çetinkaya, Kamil Güler, Beril Pozam, Gamze Karaduman, Sacide Taşaner

Türkiye / Komedi-Dram / 97 Dk.

4 YORUMLAR

  1. Ĥic beğenmedim.Bu ne sinir bozucu bir film.O kadar yabancı film izliyorum insanlar öyle güzel konular işliyor ki hayran kalıyorum.Yazik Türk milletine yakışmayan bir film olmuş.

  2. Rezalet. Bir ton saçmalık, senaryo tutulması, boşluğu, zıırvası zaten var da, en kötüsü sonunu bağlayamamış olmaları….Madem eski film uyarlıyorsunuz, bari bir zahmet ürünle bağ kurdu, yeni kimliğini içselleştirdi de günümüze döndü kısmını tutsaydınız,. Vurucu olan detay alınmamiş ama kullanılmış olmak icin kullanılar detaylarla dolu olmuş film. Vakit kaybı maalesef.

  3. Biz Türkler film çekmeyi erotik sahne sanıyoruz iğrenç bir başlangıç sonrasını izlemedim ilk iki dakika bana yetti sanat mı bu şimdi bu düpedüz iğrenç yazıklar olsun edep namus kavram hiç bir şey kalmamış hayvandan ayrılan özellik bu filmde hiçe sayılmış ne düşünce ne irade yabancı filmlerden biraz feyiz alın cinsellikle bir yere gelemezsiniz.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz