June ve John / June and John
Luc Besson’a yakışmayan bir film, romantik komedi derken fantastik komedi olmuş.
Luc Besson, John’un ve günümüz gençlerinin mahkum oldukları yaşam ve çalışma koşullarını gösterirken, abartılı da olsa, ne kadar gerçekçi davrandıysa, Jules ile karşılaştıktan sonraki bölümde yaşadıklarında da o kadar uçmuş! Film sabun köpüğüne dönmüş. Uçmak isteyen gençlere önerilir…
Günümüzde eli yüzü düzgün, ayakları yere basan bir romantik komedi filmi çekmek bu kadar mı zor? Komedi mi çekilemiyor, yoksa romantik film mi? Yoksa romantizm ile komedi yan yana mı olmuyor? Luc Besson, iyi filmleriyle tanınan bir Fransız yönetmen. ABD’ye yerleşip orada ticari filmler çekmeye yaşı ilerleyince mi karar verdi yoksa hayat mı onu oraya itti, felsefe yapmayacağım, ama bu filmden çıkarken ağzımda şekeri fazla kaçmış, karamelası dilime yapışmış, bir an önce ağzımı çalkalamak istediğim bir tat bıraktı. Sabun köpüğü desem o da değil. Tamam, filmi iyice öldürmeden önce iyi taraflarını da öne çıkarayım.
Plaza gençliğine vah vah
Genç, yakışıklı bir muhasebeci olan John’un çalıştığı ortam ve yaşam biçimi, günümüz plaza çalışanı gençlerinin içinde bulunduğu ortamı karikatürize etmek için hayli başarılı. Bir bankanın muhasebe bölümünde, yöneticileri, annesi, zaman ve mekanın bütün baskısını üzerinde hisseden John, arabasını bıraktığı otoparkın görevlisinden bile mobbing yemektedir. Bir otomasyon vidası gibi dakik ve şaşmaz biçimde yaşamaya çalışan John’un hayatında keyif verici hiçbir şey yoktur. Aynı saatte kalkmakta, avuç içi kadar stüdyosunda koşu bandında sporunu yapıp, duşunu alıp arabasıyla iş yerine gelip nefes almadan bilgisayarıyla boğuşmakta, arada bir ensesinde hissettiği müdürüne ve iki durup bir arayan annesine hesap vermektedir.
Uçuk kaçık bir sevgili
İşte bu boğucu koşuşma içinde başına olmadık küçük büyük felaketler gelir : bu felaketlerde kendisine en yakınında çalışan arkadaşı bile yardımcı olmaz. Aksilikler içinde boğuşurken rastlantıyla hayatına giren bir genç kadın her şeyi tersine çevirir. Artık ne mantık kalır, ne iş, ne düzen, ne kural! John, Jules’ün peşinde, her şeye boş vererek ve sonunu düşünmeyerek onun ve aşkının peşinden götürdüğü yere kadar koşarak, uçarak gider. Tamam, aşk insanın aklını başından alır ve mantığını kaybettirir ama bu kadar mı? Hadi Jules, inandırıcı da olmayan bir nedenle hayata veda edecektir ama ya geride kalan John ne olacaktır?
Luc Besson, John’un ve günümüz gençlerinin mahkum oldukları yaşam ve çalışma koşullarını gösterirken, abartılı da olsa, ne kadar gerçekçi davrandıysa, Jules ile karşılaştıktan sonraki bölümde yaşadıklarında da o kadar uçmuş! Film sabun köpüğüne dönmüş. Tamam gençlik heyecanı, aşk başa vurunca çılgınlıklar yapılır ama uçaktan paraşütsüz atlanacak ve bak sen, arkandan atlayan hoca tarafından tutulacak kadar değil! Neyse, uçmak isteyen gençlere önerilir…
Yönetmen / Senaryo : Luc Besson
Görüntü Yönetmeni : Tobias Deml
Kurgu / Müzik : Julien Rey
Oyuncular : Luke Stanton Eddy, Matilda Price, Ryan Shoos, Dean Testerman, Honey Lauren, Myles Cranford
Fransa / Romantik Komedi / 92 Dk.