Örümcek Kadının Öpücüğü / Kiss of the Spider Woman
Ölümün Öpücüğü, Özgürlüğün Şarkısı
Film; aidiyet, arzu, ihanet, kimlik arayışı, aşk, bağışlama, siyaset düzleminde gidip geliyor. Filmde hapishane hayatından ziyade, iki mahkum arasında gelişen dostluğun romantik bir ilişkiye evrilmesiyle farklı bir hikayeye dönüşümü anlatılıyor. Film asla sıkmıyor. Arka planında yaşanan rejimin katılığına rağmen, düşsel öğelerle ve karakterlerin dönüşümü sayesinde seyirciye keyifle izlenen iki saat sağlıyor.
Bir Hücre İçinde Büyüyen Hayaller
Yönetmenliğini ve senaristliğini Bill Condon’ın yaptığı Örümcek Kadının Öpücüğü, Manuel Puig’in 1976 tarihli romanından uyarlanan yarı müzikal bir film olarak karşımıza çıkıyor. Ingrid Luna ve Örümcek Kadın rollerinde Jennifer Lopez’i, Valentin Arregui rolünde Diego Luna, Luis Molina rolünde de Tonatiuh’u izliyoruz. Film, 2 saat 8 dakikalık süresince zaman zaman müzikal sahnelerden zaman zaman diyaloglardan yararlanıyor. Genel olarak müzikal, drama ve fantezi türlerinden besleniyor. Filmin prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptığını ekleyelim. Yapımcılar arasında Ben Affleck ve Matt Damon isimlerini görüyoruz.
Filmin müzikal sahneleri dışındaki diyaloglu sahneleri yoğun olarak bir hapishane hücresinde geçiyor. Siyasi sebeplerle hücreye atılan Valentin, ahlaksızlık suçu işlediği iddiasıyla hapse atılan eşcinsel bir mahkum olan Luis Molina’yla aynı hücreyi paylaşıyor.
Film; aidiyet, arzu, ihanet, kimlik arayışı, aşk, bağışlama, siyaset düzleminde gidip geliyor. Filmde hapishane hayatından ziyade, iki mahkum arasında gelişen dostluğun romantik bir ilişkiye evrilmesiyle farklı bir hikayeye dönüşümü anlatılıyor. Müzikal anlatımı sayesinde film içinde film izler gibi geçişler yaşıyoruz. Film yaptığı metamorfozla kimi seyirciyi şaşırtırken, kimisi için beklentiyi karşılıyor. Molina’nın sinemaya olan tutkusunu öğreniyoruz. Onda bu tutkunun filizlenmesini sağlayan müzikal filmi anlatmaya başlıyor. Bu anlatı, iki hücre arkadaşının birbiriyle bağ kurmasını sağlıyor. Aynı zamanda gerçek dünyadan kaçıp, müzikal bir fantezi dünyasının içinde yeniden şekilleniyorlar.
Jennifer Lopez’in hayat verdiği karakterleri izlerken, renk paleti epey canlanıyor. Oyuncunun performansı öne çıkıyor. Kostümler dikkat çekiyor. Jennifer Lopez’e bir Oscar adaylığı çıkması çok olası görünmüyor. Yine de Akademi’nin ne yapacağı her zaman belli olmuyor tabii. Lopez’in göz dolduran oyunculuğu Tonatiuh Elizarraraz’ın performansını gölgeleyemiyor. Tam tersi Elizarraraz filmde yıldızlaşıyor.
2025 uyarlaması film, romandaki ve müzikaldeki temel konuların özüne sadık kalıyor. Ayrıca onları daha modern bir duyarlılıkla yorumluyor. Film, hapishane gibi yerlerde gerçeği perdeleyip fantezi alt yapılı bir dünya kurmanın gerçeklerden kaçış olmadığını, hayatta kalabilmek için bir savunma mekanizması sağladığının altını çiziyor. Gerçek dünyanın baskısı tahammül edilmez bir hale geliyor. Molina’nın anlattığı teatral sahneler sayesinde zihinsel bir özgürlük yaşıyorlar. Filmdeki tüm müzikal sahneler, Molina’nın arzularının ve bastırılmış duygularının dışavurumu olarak görünüyor. Dışarıdaki dünya çok sert gerçeklerle yaşanıyor; ancak hayal gücünün sınırsızlığı politik baskının önüne geçiyor. Politikanın karşısında kurulan düşler, bir direnişin ateşini yakıyor. Film, hayal gücünün siyasi baskıdan daha güçlü bir direniş biçimi olabileceğini ifade ediyor.
Görsel Bir Tutsaklık Hikayesi
Örümcek Kadının Öpücüğü, Latin Amerika’daki dikta rejiminin karanlık ve mekanik dokusunu görsel olarak belirginleştiriyor. Hapishane, filmde iktidarın deney laboratuvarı olarak konumlandırılıyor. Molina ve Valentin’in birlikte kaldıkları hücre, film ilerledikçe bir mekan olarak algılanmaktan çıkıyor. İktidarın insanı kişisel kimliğinden çıkardığı ve yeniden şekillendirdiği bir çukur haline geliyor. Filmdeki işkence ve manipülasyon her daim arka planda kendini hatırlatıyor.
Kimlik ve cinsellik öğeleri, filmin duygusal ve politik hattını inşa ediyor. Molina’nın feminenliği hem savunmasızlık hem de güç içeriyor. Müzikal sahnelerde Örümcek Kadın karakteri, Molina’nın arzularının, kadınsılığının ve içsel gücünün bir figürü haline geliyor. Cinselliğin herkes tarafından kabullenen kodlara göre yaşanmasının yasal olduğu, bunun dışında yaşanan cinsel yakınlaşmaların sapkınlık olarak değerlendirildiği dikte ediliyor; ancak film cinsel kimliğin politik iktidarca bastırılmasını eleştiriyor. Cinsellik, suç olarak kodlanmış bir kimlik değil, varoluşsal bir özgürlüktür diyor. Valentin’in düşünsel katılığı ile Molina’nın duygusal dünyası çarpışıyor. Bu çarpışma sonrası maskeler düşüyor ve ortaya farklı bir yakınlaşma çıkıyor. Film, erkek feminenliğinin zayıflığını alt üst ediyor. Filmdeki feminen yapı dönüştürücü bir devrim haline geliyor.
Molina’nın hayatta kalma dürtüsü ve Valentin’in küçümseyiciliği iki karakteri bir hikaye altında birleştiriyor. Birbirinden çok farklı bu iki adam arasında bir empati duygusu oluşuyor. Nihayetinde bu iki karakter dayanışmadan kaynaklanan bir birlik fikrine tutunuyorlar. Örümcek Kadın sembolik bir figür olarak hikayeye denge getiriyor. Arzu, ölüm ve yaratıcılık düşüncelerini sembolize ediyor.
Film asla sıkmıyor. Arka planında yaşanan rejimin katılığına rağmen, düşsel öğelerle ve karakterlerin dönüşümü sayesinde seyirciye keyifle izlenen iki saat sağlıyor.
Yönetmen / Senaryo : Bill Condon
Görüntü Yönetmeni : Tobias A. Schliessler
Kurgu : Brian A. Kates
Müzik : John Kander
Oyuncular : Jennifer Lopez, Diego Luna, Tonatiuh Elizarraraz, Tony Dovolani, Bruno Bichir, Pj Adzima
ABD / Romantik-Müzikal-Dram / 128 Dk.








