İKSV 40. ULUSLARARASI İSTANBUL FESTİVALİ 1 GENÇ USTALAR: ALEEM KHAN
“After Love / Aşktan Sonra”
Nisan ve Mayıs aylarında çevrimiçi, Haziran ayında (inşallah), açık havada canlı yapılması planlanan İKSV Uluslararası İstanbul Film Festivali, 40.yılına Aleem Khan’ın yazıp yönettiği “After Love / Aşktan Sonra” ile giriyor.
1985 Kent doğumlu Agha Aleem Ahmed Khan, Londra’da yaşayan Pakistan kökenli İngiliz bir yazar yönetmen. Westminster Üniversitesinde sinema eğitimi almış, yazıp yönettiği birçok kısa film, uluslararası festivalde beğeni kazanmış. İlk uzun metrajlı çalışması “Aşktan Sonra” 2020 Cannes Eleştirmenler Haftası Fondation Gan Dağıtım Ödülünü, 2020 Selanik & 2021 Dublin En İyi Kadın Oyuncu (Joanna Scanlan) ödüllerini ve 2020 Fransa Les Arcs En İyi Özgün Müzik Ödülünü kazanmış.
“After Love / Aşktan Sonra”, İngiltere’nin güneyinde, Müslüman bir karı kocanın günlük yaşamından bir planla, akşam bir toplantıdan döndüklerinde, mutfakta bir şeyler hazırlarken oturma odasındaki kocası Ahmed’le laflayan Mary’yle (Joanna Scanlan) başlar. Bu sabit plan, odaya geçen kadının “Ahmed, aşkım” derken kocasının cevap vermeyişinde kesilerek sadece filmin adını yazıldığı jeneriğe oradan da, karalar giymiş kadınların arasında beyaz matem kıyafetleri giymiş olarak oturan Mary’ye geçer.
Ahmed’in beklenmedik ölümünü hazmetmeye çalışan kadın, cenaze töreninin ardından, hayatının aşkından kalan hatıraları gözden geçirirken, Fransız bir kadına ait bir kimlik ve kadının kocasıyla mesajlaştığı bir telefon bulur. Bu buldukları sayesinde, uğruna din değiştirip Fahima adını aldığı eşinin, yaşadıkları Dover’den sadece 34 kilometre uzakta, kanalın öte tarafındaki Calais’de, 20 yıldır gizli tuttuğu bir ilişkisi olduğunu öğrenir. Mary / Fahima, yanına o telefonu ve birkaç parça giysiyi alarak kocasının öteki eşini bulmak için Fransa’ya giden feribota biner.
Ahmed’in ölümüne kadar gizlemiş olduğu sırrın peşinden kadının Calais’deki evinin kapısına ulaştığında, tereddüt edip bir otele yerleşir. Onunla nihayet konuşmaya karar verip kapısını çaldığında, Geneviève (Nathalie Richard), kim olduğunu anlamadan onun beklediği temizlikçi olduğunu sanır. Biraz şaşıran, biraz da henüz kendini bir yüzleşmeye hazır hissetmeyen Mary / Fahima, bu yanlış anlamayı fırsat bilerek taşınılmak üzere olan evin temizlik ve toparlanmasına yardım etmeye başlar.
Ölen kocasının ondan gizlemiş olduğu bu dünyayı tanıyıp anlamaya çalışırken kimi gizemler çözülür, kimi yeni gizemler açığa çıkar. Ahmed ile Geneviève’in, babanıj yokluğunda büyüme sancıları çeken, babasını sonsuza dek yitirdiğinin de farkında olmayan yeniyetme oğulları Solomon’un (Talid Ariss) sorunları durumları daha da karıştırır.
Ferzan Özpetek’in “Cahil Periler”ini anımsatan bu girişin ardından çok daha farklı bir yola giren Aleem Khan, birisi için yok olmuş, diğeri içinse sadece arada bir gidip gelen Ahmed’in var ettiği karmaşık ilişkide, farklı dünyalardan da gelseler, kayıplarının birbirine bağladığı bu iki kadın aracılığıyla yas, kimlik, aile ve kültür çatışması kavramlarını büyük bir ustalık ve incelikle ele alır. Konuşmaları en aza indirgeyerek, öyküsünü satır aralarında, semboller ve suskunluklar aracılığıyla anlatır ve acının yoğunluğunu sesini yükseltmeden, en derinlerde hissettirmeyi başarır.
Gerçekler ortaya çıktığında önce bir patlama yaşansa da, birbirinden habersiz aynı adamı sevmiş olan bu iki kadın ne birbirlerine saldırırlar, ne birbirlerini kötüler ne de itham ederler. Nedamet, hınç ya düşmanlık yoktur, sadece keder, acı ve tabii ki bir miktar da kıskançlık vardır…
Bu dokunaklı öyküyü Aleem Khan, kontrollü ve yalın bir sinema diliyle, en etkileyici anlarında bile aşırı duygusallığa kaçmadan anlatır. Yıllar önce Ahmed’le evlendiğinde Müslümanlığı kabul eden Fahima’yı olağanüstü bir duyarlılıkla canlandıran Joanna Scanlan, uğruna her şeyi yapabileceği adam tarafından ihanete uğramış kadına müthiş etkileyici bir yorum getirir. Belki yaşadığı şokun, belki de artık mensubu olduğu ortamın katı kuralları sebebiyle başlarda bir maske gibi neredeyse duygusuz olan yüz ifadesi giderek değişir, ömür boyu tanıdığını sandığı, ama hiç de tanımamış olduğu adamın ihanetinin kederi yüzüne ve gözlerine çökmeye başlar. Çektiği acıyı şüphe de körükler; kendini aynada, fiziksel olarak tamamen zıddı Geneviève ile karşılaştırdığında Ahmed’in kendisin belki de hiç sevmemiş olduğundan bile şüphelenmeye başlar.
Tüm korkularını ve duygularını durmaksızın açığa çıkaran Geneviève ve Solomon’u canlandıran Nathalie Richard ile Talid Ariss, Scanlan’ın kendini devamlı baskılayan Fahima’sıyla müthiş bir karşıtlık oluştururlar. Deneyimli Nathalie Richard gerçekten çok başarılıdır. İlk kez izlediğim ABD doğumlu genç Fransız Talid Ariss ise, karizması ve doğallığıyla nerdeyse her iki kadından bile rol çalıyor.
Anlaşılan Aleem Khan doğuştan sinemacı. Müthiş sağlam senaryosu ve ustalıklı yönetimiyle, ilk filmlerde çoklukla karşılaştığımız kusurların hiçbirini yansıtmayan müthiş başarılı bir iş çıkarmış.
Başta Joanna Scanlan, birbirinden kusursuz üç harika oyuncunun performanslarıysa unutulur gibi değil. Görsel olarak da büyük ustalıkla anlatılmış bu film, Festival için parlak bir başlangıç olmuş. 05 Nisan 21.00’e kadar yayında. Kaçırmayın derim.
Yönetmen / Senaryo : Agha Aleem Ahmed Khan
Görüntü Yönetmeni : Alexander Dynan
Kurgu : Gareth C. Scales
Müzik : Chris Roe
Oynayanlar : Joanna Scanlan, Nathalie Richard, Talid Ariss, Nasser Memarzia, Sudha Bhuchar, Nisha Chadha, Jabeen Butt, Subika Anwar-Khan, Elijah Braik, Adam Karim, David Hecter, Pierre Delpierre, Jeff Mirza, Aaron Chawla
İngiltere-Fransa / Dram / 89 Dk.