Aktris

Dizinin tüm eksiklerine rağmen akıcı bir dili ve sıkmayan bir dizilimi olduğunu söyleyebiliriz. Soner Caner adı heyecanlandırıp, beklentiye sokarken; dizi izlendiğinde dijitale yapılmış özensiz bir iş daha dedirtiyor.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Yönetmenliğini Mukavemet ve Gönül filmlerinden tanıdığımız Soner Caner‘in yaptığı Aktris, Disney Plus’ın kataloğuna eklendi. Başrollerini Pınar Deniz ve Uraz Kaygılaroğlu paylaşıyor, ayrıca Ahmet Rıfat Şungar, Tolga Tekin, Şebnem Hassanisoughi ve Serhat Kılıç gibi başarılı oyuncular da dizide yer alan diğer isimler olarak karşımıza çıkıyor.

Dizi toplamda 8 bölümden oluşuyor. Daha ilk bölümünde iddialı bir giriş sahnesiyle ilgiyi üstüne toplamayı başarıyor, ancak dizinin tamamı için bu söz konusu değil. Dizide, Türkiye’nin en ünlü kadın oyuncularından biri olan Yasemin Derin’i (Pınar Deniz) odak noktasında izliyoruz. Yasemin’in gece ve gündüzü tek bir bedende yaşadığını söylemek mümkün. Gündüzleri fanlarının taptığı, gündemden düşmeyen bir oyuncuyken; geceleri kabuk değiştiriyor ve tam bir yırtıcı halini alıyor. Yasemin’in bilinenin dışında kimsenin bilmediği ikinci bir hayatı olduğu seyirciye sürpriz değil. Malum dizi tanıtımlarına aktris olan seri katil vurgusuyla çıkmıştı.

Öldürdüğü insanların sadece erkek cinsiyetinden olması ve tacizcilerden oluşması onu bir anlamda kahraman yapar mı?

Yasemin durup dururken yaşadığı muhteşem hayatı riske atacak biri değil elbette. Yaşadığı bu ikinci kişiliğinin altında çocukluğundan gelen ve tüm hayatına etki eden bir travma olduğu aşikar. Bu travmanın oluşmasında etkili olan kişiye hayat veren isimse Serhat Kılıç. Oynadığı tüm rollerinde kusursuz işleyen bir tarzı olduğunu söylemeden geçersek, haksızlık etmiş oluruz. Özellikle antagonist karakterleri oynarken yaptıkları dikkat çekici diyebiliriz. Çoğu zaman karaktere kattıkları sayesinde protagonist karakterin bile önüne geçmeyi başardığını söylemek mümkün, ancak Aktris dizisinde varlığı her bölümde hissedilse de vücut bulmuş halini sadece son birkaç bölümde izleyebiliyoruz ve karakteri tanımak için yeterli şansımız olmuyor.

Pınar Deniz‘in su gibi oluşu bir tarafa, ete kemiğe büründürdüğü Yasemin karakterini izlerken bazen büyüleniyor bazense gereken tepkileri alamıyoruz. Fiziksel olarak ona çok yakışan rolünün, üstünde tutarsızlaştığı sahneler mevcut, ancak yine de kendisini izlemek büyük bir zevk diyebiliriz. Uraz Kaygılaroğlu‘nun karakteri sıradan ve akılda kalıcı biri değil. Bu oyuncunun değil, onun üstüne bu karakteri dikenin kusuru elbette, zira kendisi iyi bir oyuncu olduğunu defaatle kanıtlamış biri.

Tolga Tekin‘in hayat verdiği Ahmet karakterini farklı filmlerde ya da dizilerde defalarca izlemişizdir elbette. Sıfır yenilikle hikayeye eklenen bu karakter için Tolga Tekin yapabileceklerini olabildiğince iyi şekilde yapmış diyebiliriz.

Taner karakterine Ahmet Rıfat Şungar‘ın etkisi büyük gibi görünüyor. Hikayede çok etkili bir karakter gibi durmasa da varlığı sorgulanamaz şekilde keyif veren biri. Rolde Ahmet Rıfat Şungar‘ı izlemek karakteri sevmek için yeterli bir neden gibi görünüyor. Kendisi Çilingir Sofrası filmiyle seyircide kalıcı etkiler bıraktı.

Genel itibariyle hikaye eksik hissettiriyor. Geçmişin hayaletleri olarak duran travmalardan yeterince ayrıntılı bahsedilmemiş. Seyirci olarak, Yasemin’i seri katil olmaya mecbur bırakan geçmişinin detaylarını netlikle öğrenmek isterdik. Bu eksik, anlatım açısından zayıf bir yön olarak hikayede konumlanıyor. Hikayenin başlangıcı, gelişimi tam olarak tahmin edilebiliyor. Bu anlamda yeni bir şey eklenemiyor ve yeniliksizlik nedeniyle dizinin geçmişte örneğine rastlanan sıradan bir anlatı haline geldiğini söyleyebiliriz.

Dizide, Yasemin’e Avcı isimli filmde oynaması için teklif götürülüyor. Avcı filminin senaryosunda verilen detaylardan anladığımız kadarıyla, aşağı yukarı Yasemin’in geceleri büründüğü kişiliğini yansıtan bir karakteri oynaması bekleniyor. Bu detay, bu tarz anlatıların birbirinin aynısı şeklinde yazılmasına bir iç eleştiri sayılabilir. Farkında olmadan, ama aslında kendi senaryosuna atıfta bulunan bir ayrıntı olarak karşımıza çıkıyor. Aslında ironik sayılabilir.

Dizide sevilen ve takip edilen çok isim var; fakat karakterler seyircinin damağında plastik bir tat bırakıyor. Dizinin en büyük sorunu karakterlerin gerçekçi görünmemesi diyebiliriz. Karakter yaratımı kendi kültürümüzden çok da beslenmeyen bir yapıda ilerliyor. Yönetmenin eski işlerini izlemiş biri olarak, bu noktada suçu senariste yüklemek çok daha gerçekçi olur. Senaryo son zamanlarda adı sıkça duyulan Hakan Bonomo‘ya ait.

Bütün ışıklar üzerinizdeyken sizi kimse göremez!mottosuyla çıkış yapma tarzını beğenmiş olsak da genele yayılan eksiklikler ve özellikle finali için verilen bazı kararlar karakter oluşumuyla açıklanamıyor. Sırf seyircide şaşkınlık yaratmak amacıyla karakterleri içinden çıkılmaz yollara sokmak, hikayeye anlam katmaktan ziyade hikayeyi zedeliyor.

Dizinin tüm eksiklerine rağmen akıcı bir dili ve sıkmayan bir dizilimi olduğunu söyleyebiliriz. Soner Caner adı heyecanlandırıp, beklentiye sokarken; dizi izlendiğinde dijitale yapılmış özensiz bir iş daha dedirtiyor.

Yönetmen : Soner Caner

Senaryo : Hakan Bonomo

Görüntü Yönetmeni : Yağız Yavru

Kurgu : Doruk Kaya

Müzik : Okan Kaya

Oyuncular : Pınar Deniz, Uraz Kaygılaroğlu, Tolga Tekin, Ahmet Rıfat Sungar, Serhat Mustafa Kılıç, Şebnem Hassanisoughi, İpek Çiçek, Erdem Akakçe, İbrahim Selim, Deniz Oral

Türkiye / Suç-Gerilim-Dram / 8 Bölüm (42 Dk.)

2 YORUMLAR

  1. diziyi iki dakika izlesen öldürdüğü kişilerin sadece erkek olmadığını anlarsın. eleştiri yapacaksanız dizileri pür dikkat izlemeniz gerekmez mi sizce de?

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz