Alita Savaş Meleği / Alita : Battle Angel
Bir Alita eksikti…
Bu hafta sinema salonlarımıza uğrayan ‘Alita’ filmi, şu aralar Hollywood sinemasının gözde mekanı distopik (kıyamet sonrası da diyebiliriz!) bir dünyada geçen, başkarakteri oynayan oyuncudan birçok aksiyon sekansına kadar filmin adeta her hücresinde özel efekt becerisinin hissedildiği, bizce genel hatlarıyla pek bir özellik taşımayan bir bilimkurgu/aksiyon filmi denemesi…
Yapımcı koltuğunda bu tür filmlerin uzmanı James Cameron’un oturması ve yönetmenlik dümeninde ise deneyimli ve becerikli bir yönetmen Robert Rodriguez’in olması filmle ilgili beklentilerimizi bir nebze olsun yükseltmişti ama sonuçta karşımıza çıkan gürültüsü boyunu aşan, bütün derin olabilecek mesajlarını bir tarafa iterek sırtını sadece gösterişli aksiyon sahnelerine dayayan ve bütün bu yavan tutumu minimum bir entrika dozuyla ve iyi oyuncularla süslemeye çalışan sıradan bir film oldu…
Geleceğin dünyasında (günümüzden 300 yıl sonra!) büyük felaketten sonra hayatta kalmış insanlar ‘İron City’ adlı bir dünyada hayatlarını sürdürmektedirler. İnsanlarla insan görünümlü cyborgların beraber yaşadığı bu dünyada asıl iktidar gücü şehri tam üstünde duran devasa uzay gemisi yöneticilerinindir. Bu uzay gemisi arada İron Ciy’nin çöplüğüne kullanmadığı elektronik araçları atmaktadır. Bir gün buralarda dolaşan bir cyborg yaratıcısı/uzmanı doktor İdo, hafızası silinmiş ancak çalışır durumda bir cyborg parçası bulur. Elinde bulundurduğu yedek parçalarla bu cyborg’u onaran İdo, ona kaybettiği kızının görünümünü ve adını (Alita) vererek bir şekilde evlat edinir. Ancak Alita’nın belleği tamamen boş değildir ve arada geçmiş hayatından görüntüler gören Alita yavaş yavaş İron City’deki yeni hayatında, buradaki düzeni ve insanları gözlemlemeye başlar. Bir kavga sırasında kendinde keşfettiği inanılmaz dövüş özellikleri onu hem geçmiş hayatını araştırmaya hem de bu dünyanın gerçek yöneticilerini aramaya iter…
Filmin yapımcısı James Cameron’un kült bir manga uyarlaması olan bu filmi niye 2003’ten beri planladığını anlamak güç değil… Cameron’un bu tür filmlerde bir uzman olduğunu düşünürsek, filmin projesini uzun süre beklettikten sonra yönetmen koltuğunun enerjik ve yetenekli olduğunu kanıtlayan Rodriguez’e emanet edilmesiyle bunu hayata geçirmeye karar vermiş…
Fakat onun ve filmin diğer yapımcılarının hesaba katmadığı şey, Rodriguez abartılı konular çeken, bunları pop-art öğeleriyle harmanlayarak ve absürde varan bir mizah anlayışıyla filmler çeken bir yönetmen… Bu niteliklere ve bakış açısına sahip bir yönetmen doğal olarak böyle bir filmin sadece görsel yanına abanıp, sosyal konuları süpürüp mümkün olduğu kadar hızlı ve eğlenceli bir film çekmeye çalışacağını düşünmek zor değil… Dolayısıyla sonuçta karşımıza gelen güzelce allanıp pullanmış, içi boşaltılmış, ufak entrikalar taşıyan, şık ama sığ bir bilimkurgu örneği oluyor…
Robert Rodriguez bildiğimiz gibi Quentin Tarantino ve Eli Roth gibi genç, film tutkunu ve yeni şeyler denemeye çalışan bir grubun üyesi… Yakın dost ve zaman zaman ortak olan bu grup arasından sıyrılan isim bizce kendine ait özel bir sinema dili yaratarak çok önemli filmler çekerek parlayan Quentin Tarantino oldu. Diğer isimler ve dolayısıyla Rodriguez de ara sıra hoş filmler çekti ancak onlar, Tarantino’nun yaptığı gibi yeni bir sinemanın klasik filmlere referans çekmesini sağlayan köprüyü inşa edemedi ve böyle bir bağlantı kurmak yerine sürekli önüne doğru ilerleyen, trash izlenimli, hızlı, abartılı, şiddetli ve biçim açışımdan iddialı filmler çekmeye soyundu.
Biçim açısından iddialı ve eğlenceli olan bu filmler belki gişede bekleneni verdi ancak bu ses ve efekt karnavalı filmler o kadar aşırı seviyelere vardı ki seyirci bu kadar şey içerisinde hem politik hem sosyal göndermeleri hem de hatta diğer filmlere göndermeleri takip edemedi..
Bu arada yanlış anlamaları engellemek için şunu da belirtelim: Rodriguez’in yarattığı sinemanın ve filmlerinin değersiz olduğunu düşünmüyoruz ve ortaya çıkardığı yapımlar özellikle ‘Sin City’ gibi filmler belli bir yeteneğin ve birikimin eseri..
Ancak filmde kurulan distopik dünyanın orijinal olmadığını, filmde kurulabilecek ‘Pinokyo’ göndermesinin üstünkörü geçildiğini, başkarakterin bilgisayarla oluşturulmasından (daha doğrusu desteklenmesinden) dolayı ona yakın değil uzak kaldığımızı ve filmde verilmek istenen sınıf farkının nerdeyse hiç işlenmediğini bir kenara koysak bile film en fazla oyalıyor, aksiyon sahneleriyle göz dolduruyor ancak geriye sadece teknik açıdan düzeyli ama hiç bir orijinallik taşımayan bir pop-corn filmi kalıyor. Her ne kadar bir bilimkurgu filminden her zaman felsefi bir derinlik beklemesek de (bizce olması gerekir!) bu filmde senaryonun bütün inceliklerinin törpülenmesi ve hepsini eğlenceli ve tempolu paket olarak önümüze konulması biraz itici bile gelebilecek bir durum oluyor…
Bizce bu ölçekte filmlerinin biraz kişisel olması ve benzerlerinden farklı bir hava taşıması için Steven Spielberg gibi bir ustanın filmin dümeninde olması gerekirdi. Çünkü kendisi belli Hollywood kalıplarının tamamen dışına çıkmasa da her zaman bu tarz filmlerde kontrolü kaybetmez, ticari filmleri bile daha ince ve cazibeli bir hale dönüştürebilir. (Ready: Player One filmi) Christoph Waltz ve Jennifer Connelly gibi oyuncuların varlığına rağmen bu filmin ağırlığı ve iddiası Rodriguez’e biraz fazla gelmiş… Kendisi de enerjik ve bilindik bir taktikle bol dövüşlü, küçük entrikalı, hoş dekorlu ve oyalayıcı bir bilimkurgu filmi denemesi yapmış…. Gerisine pek karışmamış!
Yönetmen : Robert Rodriguez
Oyuncular : Rosa Salazar, Christoph Waltz, Jennifer Connelly, Mahershala Ali, Ed Skrein, Jackie Earle Haley, Keean Johnson, Lana Condor….
Ülke : ABD, Arjantin, Kanada
Sırf eleştirmek için yazılan bir yazı daha
Film gayet güzeldi devam filmi geleceği içinde bazı sorular cevaplanmamış olabilir Türk insanı olarak olumlu eleştirininde var olduğunu ne zaman öğrenecek bu eleştirmenler merak ediyorum!!!!
Bence 5 Yıldızı hak ediyor , Benden tam not aldı çok beğendim
Eşim kolay kolay film beğenmez , o bile bir saniye gözünü kırpmadan izledi beğendi
Tavsiye ederim mutlaka izleyin
Her filmin içine illa bir derinlik bir anlam koymak istenmesini anlamıyorum. Yok sınıf farkının işlenmesi gerekiyormuş yok politik göndermeler falan. İlla her film izleyiciye bir ders vermeli bir şey öğretmeli.
İmdb de yazan : Action, Adventure, Romance
Üçünüde verdi. Daha ne istiyorsunuz.
Her eleştiriye saygım var lakin bu eleştiri filmi yerden yere vurmuş. Zannımca gelen güzel eleştirilere tepki olarak yapılmış bi yorum. Haklı olduğu bazı noktalar bulunmakta. Fakat filmin sadece aksiyon sahneleri güzel diyemeyiz. Filmin ortamı zaten bir mangadan uyarlama. Türk sinemasının yerlerde olduğu bu dönemde böylesine gerçekçi bir karakter oluşturup başrolde izlettirmek kolay bir iş değil. Gayet güzel bir dilde belirtmem gerekirse incelemenize katılmıyorum. Beni küçük çocuk muamelesi ile görebilirsiniz bu umrumda olmayacaktır. Filmi gayet beğendik (bir kaç klişe dışında). İmkanı olanların izlemesini de öneririz.
Yazdıklarına kendin inandın mı? Ismarlama mı yazıyosnuz bu saçmalıkları?
Bu eleştiriyi hangi kafa ile yazdınız acaba çok merak ediyorum . Son zamanlarda seyrettiğim en müthiş film . Kurgusu , senaryosu , görsel efektleri , oyuncuların performansı , yüksek teknolojisi , filme yüklenmiş olan insanı insan yapan duygu ve düşünce yumağı , aşk , sevgi , sahiplenme …. Rüya gibi bir filme bu kadar talihsiz eleştiriyi yapabilmeyi başarmak gerçekten büyük beceri ister . Boş boş yorumlar
Sinemeda kacirdim ama netten izledim sürükleyici bi film her detayi izlenmeye değer sıkıcı hicbir sahnesi yok harika bi film