Altın filminin yönetmen koltuğuna 1965 ABD doğumlu ”Terkediş(2002) ve Syriana(2005)” filmleri ile tanınan Stephen Gaghan oturmuş. Gaghan, yönetmenliğinden ziyade daha çok yazdığı senaryolarla adını duyurmuş bir yönetmen. Ancak, bu kez yazmadığı ama inandığı bir senaryoyu sinema salonlarına taşımak için yönetmen koltuğuna oturmuş. Altın filminde yaşanmış gerçek bir hikaye anlatılıyor. Hikaye anlatılırken akıcılığa ve seyirciyi sıkmamaya özen gösterilmiş.
Nevada’da yaşamını sürdüren, deden kalma altın arayıcısı olan Kenny Wells (Matthew McConaughey), babası öldükten sonra miras kalan şirketi batırmıştır. Tekrar çıkış yolu arayan Wells, Endonezya’nın dağlarında altın madeni olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle maden arama işlerinde çok tecrübeli olan Jeolog Michael Acosta’yı zorda olsa ikna eder. Wells, arkadaşlarından topladığı bütün parasını bu işe yatırır ve Endonezya’da altın aramaya başlarlar. İkili, zorlu şartlara ve parasızlığa göğüs gererek sonunda altın damarına ulaşırlar. Ancak, onları madencilik sektöründe büyük sürprizler beklemektedir. Madencilik sektörü büyük zenginler yarattığı gibi büyük hayal kırıklıklarına da yol açabiliyor. Çeşitli entrikaların ve üç kağıtçılıkların döndüğü bu sektörde Kenny Wells, her şey bitti dediği anda yeni bir sürprizle karşı karşıya kalıyor…
Bu filmde çoğu arkadaşın bilip bilmeden yorum yaptığı gibi Amerikan rüyasından bahsedilmiyor. Adamın genlerinde var, dededen kalma altın arayıcısı. Yani bildiği işi yapıyor, ne Amerikan rüyası? Tam tersi Amerikalı ticaret adamlarının üç kağıtçılıklarını ve kolay para kazanmak için her yolu mubah sayarak küçük şirketleri ezmelerinden bahsedebiliriz. İnsan denilen varlık o kadar aç gözlü ki ye ye doymuyor. Sürekli, her şey hep benim olsun istiyor. Bu mücadelede de küçükler yok olurken hep güçlüler ayakta kalıyor. İşte Altın, büyük güçlü şirketlerle küçük şirketlerin mücadelelerini sıkmadan anlatan bir film. İzleyiciye konu ve görsellik olarak çok fazla bir şey sunmamasına rağmen oyunculukları ile öne çıkmayı başarıyor.
Matthew McConaughey, şaşırtıcı derecede değişen fiziği ile birlikte muhteşem bir oyunculuk sergilemiş. Oscar’a neden ”en iyi oyuncu dalında” aday gösterilmediğini bilmiyorum ama ben bu senenin Oscar’ını Matthew McConaughey’e veriyorum. Filmin, uzak ve yakın plan çekimlerindeki kamera başarısı, kurgusu, oyunculukları ve olay örgüsüne uygun seçilen müzikleri oldukça başarılı.
Sözün özü: Gerçek yaşam hikayelerinin anlatıldığı filmler ilginizi çekiyorsa, anlatım dili ve oyunculuk olarak iyi seviyede olan bu filmi kaçırmayınız. İyi seyirler.