Arayış

”Burada herkes birdir, eşittir; ama aynı değildir. Herkes eşsizdir.”

Emin Alper’in başarılı yönetimi ve oyuncu seçimindeki kararlar diziyi izlemeyi zorlaştırmıyor. Neticede ülkenin en sevilen oyuncularından iki tanesi başrolde. Arayış dizisi hikaye olarak yeni bir şeyler vermese de başarılı cast seçimi dizinin fazlasıyla izleyici bulmasını sağlayacaktır.

OrtaKoltuk Puanı:

 

İyilik tarikatı !

Başrollerinde Mehmet Günsür ve Aslı Enver‘i izlediğimiz Arayış dizisi 14 Haziran’da Disney Plus kataloguna eklendi. Toplamda 6 bölümden oluşan dizi, final sahnesinde ikinci sezonunun da yolda olabileceği sinyalini verdi. Tabii bir dizinin devamının gelebilmesi sadece nasıl bittiğine değil ne kadar izlendiğine ve beğenildiğine de bağlı. Yönetmen koltuğunda nefis işlere imza atan Emin Alper‘i, yapım şirketi olarak da sevilen dizilere ev sahipliği yapan Ay Yapım’ı görüyoruz. Yönetmenin Abluka, Tepenin Ardı, Kız Kardeşler ve Cannes Film Festivali’nde gösterilen, ayrıca ülkemizde pek çok ödül kazanan Kurak Günler filmlerinden gelen referansları nedeniyle, seyirci olarak Arayış dizisi için epey heyecanlandık diyebiliriz.

Şehir hayatının ve şehir insanının düzeninin ağır geldiği bir kadın olan Nisan (Aslı Enver) kocasıyla yaşadıklarından sonra üzüntüden ve hissettiği suçluluktan dolayı hem bebeğini kaybetmiş hem de kanser olmuştur. Tıp, hastalığına rahmini aldırmak dışında seçenek sunmadığı için ameliyat olmayı reddediyordur. Bu nedenle kendi gibi hasta olan yakın arkadaşıyla alternatif çözüm arayışına girerler. Bir şifa topluluğuna katılırlar. Katıldıkları seans sırasında arkadaşı rahatsızlanır ve komaya girer; ancak kısa süre sonra uyandığında kendisini yenilenmiş hisseder. Yeni tahlillerine göre tümör görünmüyordur. Yaşadığı bu iyileşmenin katıldığı şifa topluluğu sayesinde olduğuna inanır. Evini satıp bu tarikata bağışlar ve ortadan kaybolur. Arkadaşını aramak için çıktığı yol Nisan’ı İstanbul yakınlarında bir adaya getirir.

Tam olarak dizinin çıkış noktası bunlar diyebiliriz. Arayış dizisini, evrensel tıp çaresizken insanlara iyileşmeyi vaat eden bu iyilik tarikatının yaptıkları hakkında diyerek özetleyebiliriz.

Dizide Mehmet Günsür ve Aslı Enver dışında Defne Kayalar, Devin Özgür Çınar, Erol Babaoğlu, Erdem Şenocak gibi isimler yer alıyor. Özellikle Mehmet Günsür, Defne Kayalar ve Devin Özgür Çınar çok iyi iş çıkartmış. Diziye oyunculuk açısından en fazla ivmeyi kazandıran bu üç isim gibi düşünülebilir. Aslı Enver dizide başrol olmasına ve dizinin ana hikayesi onun omuzlarında şekillenmesine rağmen oyunculuğunun üstüne bir şey ekleyememiş gibi görünüyor. Kendisi ekrana çok yakışan bir oyuncu olsa da sanki bir süredir kendisini tekrar eden rollerden pek çıkamıyor.

Mehmet Günsur‘a gelince; rolüne oldukça yakışmış ve Tufan karakterinde de olabildiğince iyi bir iş çıkartmış; ancak kendisi hayat verdiği rollerde hep aynı tonda ve aksanda konuşuyor. Belki de bu durum oyuncu olarak onun tek kusuru diyebiliriz. Sanki başka başka hayatlarda ve karakterlerde hep aynı Mehmet Günsür‘ü izliyoruz. Martıların Efendisi ve İstanbul Kırmızısı filmlerinde bu klasik oyunculuğunun dışına çıkmıştı. Belki de son zamanlarda yer aldığı işlerde ondan beklenen tam olarak budur ve sadece belli kalıplarda kalarak işini yapıyordur. Umarız bu durum kısa sürede değişir; zira kendisi çok kıymetli ve sevilen bir oyuncu olarak seyircinin her daim ekranda ya da perdede görmek isteyeceği isimlerin başında geliyor.

Arayış dizisi, modern şeyhler aracılığıyla cenneti vaat ediyor!

Son yıllarda kişisel gelişim, sosyal medya gücünü de arkasına alarak oldukça güçlü bir alan olmayı başardı. Hakkında yazılan sayısız kitaplar, kurulan dernekler, tarikatlar, oluşturulan gruplar sayesinde ciddi bir takipçi ve inanan insan toplamayı başardılar. Bu işten kazanılan paranın su gibi akması bile insanları vazgeçirmeye yetmiyor. Yaşadıkları tatminin önüne geçemeyen ve sorgusuzca inanan pek çok insan söz konusu diyebiliriz. Geçtiğimiz yıl Netflix’te Zeytin Ağacı‘nın ulaştığı ekran süresi başarısından sonra bu tarz dizi ya da filmlerin çekilmesi sürpriz değil. Zeytin Ağacı insanların dikkatini çeken aile dizilimi konusunu işlemişti. Arayış dizisi, Zeytin Ağacı’ndan farklı bir yerde konumlanıyor. Zeytin Ağacı’nda anlatılan hikayede insanların gerçekten iyileştiğine tanık oluyorken; Arayış bu inanışların sahteliğine inandırmayı seçiyor. Arayış dizisi, modern şeyhler aracılığıyla cenneti vaat ediyor.

İyileşmenin yüksek oranlarda olduğu bir topluluk, cennetten farksız yemyeşil, huzurlu bir ada ortamı ve olumlu bir arınma alanı… Üstelik yakışıklı, çekici, insanı zaaflarından yakalayan çok karizmatik bir erkeğin liderliğinde yaşama şansı…

Buna kim hayır diyebilir?

Henüz dünya gezegenine dair bir şey bilmiyorsanız, şimdi sizleri biraz sarsarak dünyaya hoş geldiniz demek gerekiyor. Dünya size cenneti ve iyileşmeyi vaat eden insanlarla dolu bir yerdir; ancak cennet ne kadar şaşaalı görünüyorsa hemen altında yer alan cehennem o kadar karanlıkla doludur; çünkü evrende her şey zıddıyla var olur.

Mehmet Günsür‘ün hayat verdiği Tufan karakterinin dilinden her ne kadar güzel ve etkileyici sözcükler dökülse de gözlerinden ayrılamayan karanlık bakışları onu ele veriyor. Tufan’ın bir sahtekar olduğunu anlamak için Arayış dizisini sezonun son bölümüne kadar tüketmeniz gerekmiyor, sadece Tufan’ın gözlerine bakın, yeterli olacaktır.

Ben, Nisa…

Dizinin son sahnesinde Nisan ismi Nisa olarak yenileniyor. Değişim ana karakter için tam olarak adının değişmesiyle başlıyor. Nisa’nın kelime anlamı ”kadın” demek. Bunun hikayeye en büyük katkısı, Adem ve Havva’ya işaret etmesi olarak okunabilir.

Evrende her şey zıddıyla var olabilir demiştik. Tarikatın başında bir erkek olsa da, aslında Azra (Defne Kayalar) karakteri Tufan’ı tamamlayan öteki yarısı olarak hikayede konumlanıyor; ancak onun gidişiyle açılan boşluk Nisan’la dolduruluyor. Yeni adıyla Nisa. Tarikatta kadınlığın önemini anlatmak için bunu yeni doğan bebekle ve isim değişikliğiyle yapmak, yaşananlardan sonra inancı sarsılanların inancını körüklemek için iyi bir yol gibi görünüyor.

Son Söz

Bir tarafta ada hayatı, tinsel dönüşümler, inancın yükselişi, huzur, lezzetli yiyecekler, konforlu yataklar, yargılanmadan bir hayat sürmek söz konusu olsa da; sahneler ilerledikçe madalyonun görünmeye başlayan diğer yüzü insanların inancını sömürenler için olumlu bir reklam olmayacaktır.

İnsanın iç huzuru, içselliği, tinselliği, inandıkları sayesinde sadece düşünsellikle travmaları yenmesi söz konusu olabilir. Hatta yeterince inanırsan vücudundaki kanseri yok etmek bile mümkün olabilir. Modern tıp bile kötücül hastalıklara sahip olan insanlar için moral en önemli ilaç demiyor mu?

İnsanın kendisine ve iyileşeceğine olan inancı, doğru şekilde seanslarla yönlendirildiğinde iyileşmek imkansız olmayabilir; ancak kişisel gelişim faktörünü insanların inanmışlığı nedeniyle kullanan ve bundan kazanç sağlayan çok fazla tarikattan bahsedilebilir. Arayış dizisi umarız kimi insanın gözünü açmaya yeterli olur.

Dizide modern şeyh için oluşturulan gardıropsa görülmeye değer. Bu kıyafet seçimleri hakkında da oldukça konuşulacaktır.

Emin Alper’in başarılı yönetimi ve oyuncu seçimindeki kararlar diziyi izlemeyi zorlaştırmıyor. Neticede ülkenin en sevilen oyuncularından iki tanesi başrolde. Arayış dizisi hikaye olarak yeni bir şeyler vermese de başarılı cast seçimi dizinin fazlasıyla izleyici bulmasını sağlayacaktır.

Yönetmen : Emin Alper

Senaryo : Nüket Bıçakcı, Özlem Yücel

Görüntü Yönetmeni : Emre Erkmen

Kurgu : Aziz İmamoğlu, Özcan Vardar

Müzik : Okan Kaya 

Oyuncular : Aslı Enver, Mehmet Günsur, Defne Kayalar, İpek Türktan, Devin Özgür Çınar, Erol Babaoğlu, Begüm Akkaya, Erdem Şenocak

Türkiye / Gizem-Dram / 6 Bölüm 60 Dk.

5 YORUMLAR

  1. İkinci bölümde biraz sıkıldım. Ama diğer bölümler sürükleyiciydi. Mehmet Günsür takip ettiğim oyunculardan biri. Seyircinin tercihi üç temel üzerine ilerler. Kimi oyuncu için izler, kimi yönetmen için kimi de senaryo için. Püfür püfür ada havası. Gidemiyoruz. Bari izleyelim. Bu dizi benden geçti. 10/7

  2. Recycled ideas and stories that are outdated, ridiculous amount of cultural appropriation, the characters were boring and lacked depth and were one dimensional, each character had one role and only stayed within that Lane eg the cured one, the cute hyperfem one, the criminal, the jealous one, are the writers OK? What was the aim here? I think I got more annoyed because it had so much potential! The scenery, the actors, the camerawork and mis-en-scene was beauuuutiful! The stylists and costume were wonderful too, lovely use of textures and colour to denote emotion and Nisans journey. Joy to watch – except the robes omg I cringed everytime Tufan came on screen, he’s trying to be serious with his deep monotone voice, and then his robes flying in the wind while everyone else wore plain clothes it was so cringy and went against everything he supposedly stood for. Really disappointing, particularly watching a strong headed woman succumb to a cult’s paternal mentality without introducing anything new. What the commune looks like when men practice egalitarianism. Such poor use of comedy too, the bit where she was collecting rubbish, suddenly there was fun music, did not fit at all, again I cringed so hard. While there were some great messages, they were generic, it was a dig at capitalism and perhaps turkey’s current political climate, but my goodness, with all this talent there were definitely better ways to convey this messaging, and GET MORE WOMEN WRITING, MAKING THE DECISIONS AND LEADING. And not just one, she best have an entire army of women working for her too.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz