Aşkın Dünkü Çocukları

Güzellikler Dünde Kalmasın.

Uğur Yücel ve Hülya Avşar’ın olgunluk donemi oyunculukları ve diğer karakterleriyle “Aşkın Dünkü Çocukları”, özellikle 90’lar dönemi mahalle dizileri havasındaki dayanışmacı samimi hali ile sizi sarıp sarmalıyor. Geriye dönüşlere eşlik eden müzikler de özellikle dram tonunu yükseltiyor. Haftanın ailece izlenebilir, kaçırılmaması gereken yerli yapımlarından. Salondan mutlu ayrılacaksınız.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Geçmişin Kanayan Yaraları

Özellikle “Son Akşam Yemeği” filmi ile adını daha geniş kitlelere duyuran yönetmen Levent Onan’ın bu hafta vizyona giren son filmi “Aşkın Dünkü Çocukları”, dramatik ögeyi tüm film sathına yayarak iki saati bulan süresi içinde dinamik anlatımını koruyor. Film, başlangıcında da belirttiği üzere Ünye’nin dünkü çocuklarına adanmış. Ünye ilginç bir yer. Özellikle 12 Eylül sürecinde Fatsa’daki Terzi Fikri gibi politik mücadeleci yönü olan insanların memleketi. Filmde zaten kısmen bunu işaretlerini de görmek mümkün.

Arkadaşlarınca inatçılığı ve kendisini içe kapatması nedeni ile domuz olarak nitelenen Arif (Uğur Yücel), Ünye’de tatil oteli işleten birisidir. Bir gün Sofia (Alma Terzic) isimli çalışanı aniden ortadan kaybolur. Dolap içerisinde saklanan küçük Nodiko ile Arif baş başa kalırlar. Tam bu sırada Arif’in en yakın dayanağı, çocukluk arkadaşı Namık (Mehmet Özgür)’tır. Öte yandan geriye dönüşler vesilesiyle 70’lerin sonlarında yolları ayrılan iki aşığın dramını izlemeye başlarız. Arif, 12 Eylül sürecinde yaşanan bazı etnik gerginlikler nedenlerle ülkeyi terk eden İsabel’in ailesinin bu kararı sonrasında ondan yıllarca haber alamaz. San Francisko’ya yerleşen İsabel’i tekrar Ünye’ye getirmek, bir kısım yanlış anlamaların etkisiyle de o kadar zordur ki. Bu konuda Arif’in arkadaşları dayanışma gösterirler. Ancak bu geriye dönüşler dışında başka yan hikayeler de var. Özellikle Sofia’nın akıbeti, kasaba insanının 23 Nisan törenlerine katılım hazırlıkları gibi. Ancak özellikle bu son kısım biraz daha gerçekçi işlenebilirdi.

Yan anlatımlar ana konu olan Arif ve İsabel aşkına odaklanmada yer yer sorunlar çıkartabiliyor. Özellikle Derya Baykal’ın oynadığı hemşirenin buruklukları ya da otel görevlisi Burak’ın (Muharrem Türkseven) aşkının akıbeti hep dağınık görüntü sunmakta. Ancak şunu kabul etmek lazım, Arif’in dramı ve sonrasındaki sevgiyi küçük bir çocukta bulma kısımları, dram tonu yüksek müziklerle birlikte son dönemde sıkça görmediğimiz içten, samimi bir anlatım olarak seyirciye geçiyor. Yerel ağızda kullanılan örneğin “sıçalak” ya da “kaymağım” gibi kelimeler ve şiveler samimi tonu arttırıyor. Özellikle arkadaş dayanışması bende 1999 tarihli Zeki Ökten’in yönettiği Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın başrolünde bulunduğu “Güle Güle” filmindeki sıcaklığı anımsattı. Biraz Çağan Irmak havası da yok değil. Evet, müzikler dedik. Daha en başta Sezen Aksu’nun “Kaybolan Yıllar” şarkısıyla başlayan filmin devamında Fikret Kızılok’tan “Haberin Var mı?”, Aylin Aslım’dan “Koca Dünya”, Günyüzü’nden “Gelino” ve Semiramis Pekkan’dan ise “Nerdeysen” şarkılarını dinliyoruz.

Bolca müzik var filmde. Özellikle son şarkı mutlu finale çok yakışmış ve tıpkı Ayla Dikmen’in Issız Adam’ında çalınan “Anlamazsın” şarkısı gibi tekrar hit olması mümkün.

Hülya Avşar Işıldıyor.

Filmin oyuncu kadrosu çok zengin. Uğur Yücel, onun gençliğini canlandıran Burak Can, Hülya Avşar, onun gençliği rolüyle Nehir Gökdemir, fedakar arkadaş ile Mehmet Özgür, öğretmen Molekül Kıymet rolüyle usta oyuncu Meral Çetinkaya, Gassal filmiyle adından çok söz ettiren Muharrem Türkseven, Yonca Cevher Şahinbaş, Ali Düşenkalkar, Bilge Şen Derya Alabora, Yıldıray Şahinler, Derya Baykal ve imam rolüyle Mustafa Kırantepe hepsi alkışı ayrı ayrı hak ediyorlar. Ancak burada Hülya Avşar’a ayrı parantez açmak istiyorum. Mesele yine kutuplaşma. Ve biraz da Avşar kızını şımarık bulan ve böylelikle oyunculuğuna da yansıyan olumsuz eleştirilere.

80’lerin daha başlarında sinema sektörüne giren Avşar, çok önemli yönetmenlerle çalıştı. Kariyeri çok önemli filmlerle dolu. Ne olur bazı oyunculara artık haksızlık yapmayalım. Örneğin bir Demi Moore ya da Nicole Kidman halen ciddi ödüller alabiliyorlar. Hülya Avşar rolü icabı filme finale yakın kısımlarda dahil oluyor. Ve oyunculuğunu konuşturuyor. Onun filme dahil olması ile film bambaşka bir havaya bürünüyor. Hülya Avşar olgun İsabel olarak adeta ışıldıyor.

Haftanın İyi Yerli Yapımı

Gerek oyunculukları, gerekse Ünye’nin güzel doğası eşliğinde tam bir sevgi ve dostluk havası soluyoruz. Sürekli küfürlü, dövüşlü filmler içinde bu haftanın gözde filmi olarak “Aşk’ın Dünkü Çocukları” ailece izlenecek, yer yer hüzünlendiren bir seyirlik. Tek sıkıntısı yan konuların uzamış olması. Müzikleri de müthiş doğa ile birlikte kulakların pasını siler nitelikte. İzlediğim salonda salondan ayrılan seyircilerin beğeni yorumlarına kulak misafiri oldum. Eminim siz de beğeneceksiniz. Kaçırmayın derim.

Yönetmen : Levent Onan

Senaryo : Funda Alp, Didem Kaplan

Görüntü Yönetmeni : Ersan Çapan

Kurgu : Yusuf Ziya Kaya

Müzik : Cem Öğet

Oyuncular : Uğur Yücel, Hülya Avşar, Mehmet Özgür, Derya Baykal, Derya Alabora, Yıldıray Şahinler, Jessica May, Ümit Çırak, Meral Çetinkaya, Bilge Şen, Atilla Şendil, Ali Düşenkalkar, Mustafa Kırantepe, Mustafa Şimşek, Goncagül Sunar, Özlem Tokaslan, Yonca Şahinbaş, Elif İskender, Burak Can

Türkiye / Komedi-Dram / 120 Dk.

 

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz