Back to Black

Amy Winehouse’ın İçine düşüp yok olduğu kara sevda

Sürekli üreten, müziğinde, sahnesinde bir sanatçı duruşu felsefesi olsun kavgası veren yaratıcı bir kişilik. Uyumda zorlansa da yaşama asılan, aile kurmak çocuk doğurup anne olmak isteyen bir kadın. İçine düşüp yok olduğu kara sevda başına gelmeseydi, kocası Blake başka türlü davransaydı, belki de yazdığı şarkılarla düşe kalka ya da iyice sağalarak, müziğiyle hayranlarının yaralarına tuz basmayı uzun yıllar sürdürecekti.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Amy Winehouse’ın yaşamına ilişkin çekildiği haberlerinden sonra hayranlarınca heyecanla beklenen “Back to Black” filmi bu hafta cuma (3 Mayıs) vizyona giriyor. Film için biyografiden daha çok ikonik bir şarkı yazarının yaratım sürecine tanıklık dense daha doğru olabilir. Şahsen filmi sevdim. Seyir sırasında, yaratıcı bir kadının yaratım süreci sancıları oldu en çok ilgilendiğim.

Bu filme biyografi denebilir mi tartışmak gerek. Biyografi birçok açıdan zor alan sinemada. İster istemez dar alan. Bu filmde ise kullanılan alan hem dar hem sığ. Winehouse’u ölüme sürükleyen meselelere ilişkin derine inilmiyor. Belki hukuksal nedenlerdendir. Belki de ya da belli ki, senarist Matt Greenhalgh ile yönetmen Sam Taylor-Johnson’ın meselesi Amy Winehouse’ın derin bakış biyografisi değil. Yine de konser ve paparazzi haberi sahnelerinin gerçekte yaşanmışa çok yakın çekilmiş olması hem hoş hem de Brecht’in yabancılaştırma efektinin etkisini anıştırıyor.

Winehouse’ı başarıyla canlandırırken şarkıların çoğunu da seslendiren, HBO yapımı “Industry” dizisinin yıldızı Marisa Abela’nın oyunculuğunun yanında şarkıcı performansı da dikkate değer. Winehouse’un eski kocası Blake Fielder-Civil’i Jack O’Connell, babası Mitch Winehouse’ı Eddie Marsan, ninesini ise Lesley Manville yine başarıyla canlandırıyor.

Önemli rollerden birini de Londra’nın üstlendiği film için bir Londra filmi denebilir mi? Evet, bu yapım Londra’ya, özellikle Amy Winehouse’ın pek sevdiği Camden Town’a bir selam ayrıca. Ergen Amy’nin sahneye çıktığı Camden Town’daki ilk günlerinden Grammy ödüllü küresel bir figür oluşuna yolcuğunu takip ettiğimiz yapımda şarkıcının “Frank” albümünün çıkışını, “Back to Black” şarkısının adını da taşıyan albümdeki dünya çapında sevilmiş kimi parçaların oluşumunu, şarkı yazarını tetikleyen anları, esinleyen yaşantı parçalarını gözlemliyoruz. Ve sevgilisi, sonra da kocası olan Blake ile ilişkisini.

Türkçe “kara sevda” ifadesiyle “back to black”teki karan(lığ)ın denk düşmesi ise anlamlı inceden. Tamam, filmde de gösterildiği gibi, Amy Winehouse yer yüzüyle uyum sağlayamamış bir ruh, sistemle uzlaşmayı reddetmiş bir dünyalı, varoluş sancısını geçici de olsa dindirmek için aşırı alkol tüketen biri ama yine tüm bunlarla şarkılar yazarak başa çıkabilen, sanatın gücüyle iyileşmeyi, iyileştirmeyi becerebilecek de bir insan.

Sürekli üreten, müziğinde, sahnesinde bir sanatçı duruşu felsefesi olsun kavgası veren yaratıcı bir kişilik. Uyumda zorlansa da yaşama asılan, aile kurmak çocuk doğurup anne olmak isteyen bir kadın. İçine düşüp yok olduğu kara sevda başına gelmeseydi, kocası Blake başka türlü davransaydı, belki de yazdığı şarkılarla düşe kalka ya da iyice sağalarak, müziğiyle hayranlarının yaralarına tuz basmayı uzun yıllar sürdürecekti.

Amy Winehouse hayranları, en azından yaşamına, ölümüne ilişkin biraz olsun bilgi sahibi olan seyirciler salondan -adalet sağlanmamış diye- üzülerek çıkabilirler. Filmde pek de suçlanmayan eski koca Blake’e hatta sevgi dolu, ilgili işlenen baba karakterine kızıp söylenerek. Amy’e ilişkin pek fikri olmayan seyirci ise nitelikli müziklerden, şarkıların ve albümlerin yaratım sürecine tanıklıktan, eli yüzü düzgün bir film izlemiş olmaktan hoşnut kalacaktır.

Filmden çıkarken genç ölmek üzerine düşünmek de bir seçenek. 27 yaşında mutsuzluktan ölmek, yaşamın getirebileceği bir dolu olanağı görememek, başka sevgilerin de olduğunu deneyimleyememek, zamanın ilacını içmek için fırsat bulamamak demek. Sanata evet.

Yönetmen : Sam Taylor-Johnson

Senaryo : Matt Greenhalgh

Görüntü Yönetmeni : Polly Morgan

Kurgu : Laurence Johnson, Martin Walsh

Müzik : Nick Cave, Warren Ellis

Oyuncular : Marisa Abela, Jack O’Connell, Eddie Marsan, Lesley Manville, Ansu Kabia, Bronson Webb, Juliet Cowan, Harley Bird, Sam Buchanan, Jeff Tunke

İngiltere / Biyografi-Müzik-Dram / 122 dK.

2 YORUMLAR

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz