Bardo : Bir Avuç Doğrunun Yalan Yanlış Güncesi / Bardo : Falsa Cronica De Unas Cuantas

İnarritu’nun sembol ve metafor yüklü “BARDO”su NETFLİX’te

NOSTALJİK VE EPİK KARA KOMEDİ

İnarritu alter-egosu sayılabilecek belgesel ustası kahramanının kişiliğinde hayatında aldığı kararları otopsi masasına yatırıp sorgulamayı hedefliyor. Ancak hedefine ulaştığını söylemek zor. Senaryosundan kaynaklanan zaaflarıyla, gerçeküstü imgeleri, hayalleri, hatıraları birbirinden kopuk sahnelerle anlatan bu çok uzun filmi tatmin edici ve sürükleyici bulmadım.

İnarritu, otobiyografik unsurlarının yer aldığı filmde, 20 yıl ABD’de yaşadıktan sonra evine dönen, kimliği ve aile ilişkileriyle boğuşarak varoluşsal bir krizle uğraşan, Meksikalı bir gazeteci ve belgesel yapımcısının hikayesini anlatıyor. 

OrtaKoltuk Puanı:

 

SEYİR KEYFİ AÇISINDAN YORUCU

Bardo”nun baş kahramanı Silverio Gama şüphesiz ki hayali bir karakter; ama ülkesinde yaptığı ilk filminden sonra ABD’ye göç eden, “Birdman” (2014) ve “Diriliş / The Revenant” (2015) En İyi Yönetmen dalında Oscar Ödülleriyle, bu ödülü 2 yıl üst üste kazanan yönetmenler arasına giren, “Bardo” ile ancak 22 yıl aradan sonra ülkesi Meksikaya film yapmak için dönen Alejandro G. İnarritu’dan izler taşıyan bir karakter.

3 Oscar Ödüllü “Diriliş”ten 6 yıl sonra sinemaya dönüş yapan yönetmenin filmi NETFLİX ve belirli sayıda sinema salonunda gösteriliyor. İnarritu kariyerinin ilk uzun metrajlı filmi, tartışmasız en etkileyici başyapıtı “Paramparça Aşklar, Köpekler / Amores Perros”’tan 20 yıl sonra Meksika’ya dönüş yaptığı “Bardo” nostaljik ve epik bir kara komedi drama. “Bardo” son derece kişisel bir film. İlk projede adı “Limbo” olarak düşünülen, sonradan film adını doğum ve ölüm arasındaki geçişe atıfta bulunan bir Budist konseptinden alan “Bardo” ile değiştirildi.

Bardo” sembol ve metafor yüklü alegorik bir film. Sinema sanatının önde gelen yaratıcılarından İnarritu, kahramanı belgesel ustası Silverio kişiliğinde, hayatında aldığı kararları otopsi masasına yatırıp sorgulamayı hedefliyor. Ancak hedefine ulaştığını söylemek zor. Ben filmi senaryosundan kaynaklanan zaaflarıyla, gerçeküstü imgeleri, hayalleri, hatıraları birbirinden kopuk sahnelerle anlatan düşük tempolu mizanseniyle, tatmin edici ve sürükleyici bulmadım. “Bardo”nun İnarritu’nun kariyerinde önemil bir yer alacağını zannetmiyorum. Belki film, dahi görüntü yönetmeni Darius Khondji’nin uluslararası prestijli yönetmenleriyle çalışma listesine İnarritu’yu eklediği film olarak anılacak.

İnarrituBardo” ile kendi “Sekiz Buçuk / Otto E Mezzo”sunu yaratmaya çalışmış. Ama ne yazık ki kendisi Federico Fellini’nin dehasına sahip değil. Halbuki “8,5”tan esinlenen Bob Fosse, bir müzikal tiyatro yönetmeninin zihninde yarattığı fırtınayı ekrana taşıyan “All That Jazz” (1979) ile bir başyapıta imza atmıştı. Dünya prömiyerini yaptığı Venedik’te süresinin uzunluğuyla eleştirilen “Bardo”, 22 dakikası kesilerek 2 saat 39 dakikaya indirilmiş haliyle vizyona sokuldu. Ancak senaryosundan gelen aksaklıklarla, Silverio’nun zihninde yaşattığı sahnelerle, gerçekte yaşadıklarıyla karmaşa içinde perdeye aktarılmasıyla, izleyiciden çözülmesi istenen metaforların çokluğuyla, “Bardo” seyir keyfi açısından yorucu bir film.

Senaryo yazılımına katılan, kurgusunu bizzat yapan, müzik partisyonunu hazırlayan, yönetmenlik koltuğuna oturan İnarritu, “Bardo”da komple sanatçı imajını veriyor. Ancak dağınık anlatımlı, fazla iddialı mizanseniyle “Bardo”yu hedefine taşıyamıyor.

1963 yılında Mexico City’de dünyaya gelen Alejandro G. İnarritu, 2000 yılında ilk filmi “Paramparça Aşklar, Köpekler” ile müthiş bir başlama vuruşu yaptı. Başarısında yetenekli senaryo yazarı Guillermo Arriaga’nın payı büyüktü. Sonraki 2 filmi, “21 Gram” (2003 ve “Babel”de (2006) Arriaga ile işbirliğini sürdürdü. “Paramparça Aşklar, Köpekler” ve “Babel” Cannes Film Festivallerinde ödüle boğuldu. Bence İnarritu’nun kariyerindeki en iyi 2 film olan “Paramparça Aşklar, Köpekler” ve “21 Gram”ın başarısına Arriaga’yı da ortak etmek doğru olur.

Sonraları ikili yollarını ayırdı. Arriaga yönetmen olarak da yeteneğini sergileyen filmler yaptı. İnarritu’nun “Birdman”i (2014) 4, “Diriliş / The Revenant” (2015) 3 Oscar Ödülü aldı. Ayrıca sanal gerçekçilik projesi “Carne Y Arena” ile Meksikalı yönetmen özel bir Oscar Ödülü aldı. “Biutiful” (2010) ve “Birdman”ın senaryo yazarı Nicolas Giacobone ile İnarrituBardo”da beraberliğini sürdürdü.

EN KİŞİSEL FİLMİ

Bardo”da gazetecilikten belgeselciliğe dönüşen ünlü bir kişi, geçmişle, bugünle ve Meksikalı kimliğiyle uzlaşmak için düşsel bir iç gözlem yolculuğuna çıkar. Başarılı gazeteci Silverio Gama (Daniel Gimenez Cacho) ve eşi Lucia (Griselda Siciliani) ile göç ettikleri ve 20 yıl yaşadıkları Los Angeles’te kızları Camila (Ximena Lamadrio) ve oğulları Lorenzo (İker Sanchez Almeida) dünyaya gelir. Belgesel yapımcılığına yöneldikten sonra Silverio’nun yaşlandıkça yaptığı iş giderek kişisel ve öznel hale gelir. Mutlu bir hayat süren çift ilk çocukları Mateo’nun doğumundan bir gün sonra ölümüyle sarsıntı geçirir. Silverio gündelik yaşamının çoğunu gerçeküstü bir şekilde, aktivitelerinin yanı sıra rüyalar, anılar ve fantezilerle yaşar.

Filmde İnarritu’nun yaşadığı ilk ülke olan Meksika ve ABD’nin tarihi boyunca yaşadığı ilişkiler üzerinden bir alt metinin senaryoda yer aldığını görüyoruz. Filmin açılış sahnesinde Silverio kendisini ABD’nin Meksika büyükelçisiyle (Jay O. Sanders) Chapultepec Kalesinde görür. 1847 Chapultepec Savaşı sırasında Ninos Hereos’un kendisini kalenin tepesinden boşluğa bırakarak intihar ettiği sahneyi hayalinde yaşatır. Silverio, prestijli bir Amerikan gazetecilik ödülüne layık görülen ilk Latin Amerikalı olduğunu öğrenir. Bunu kutlamak için ülkesine döndüğünde, popüler bir talk show programı yapan gençlik arkadaşı Luis’in (Francisco Rubio) röportajını son dakikada iptal eder.

Luis kendisi hakkındaki düşüncelerini, nefretini gizlemediği bir tonda yüzüne vurur. Silverio Luis’e popüler olabilmek için verdiği tavizlerden utanması gerektiğini söyler. Silverio’nun ABD yılları iki candan dostun arasını açmıştır. Ancak Silverio da ülkesinin yaşadığı zorluklarla mücadele eden meslektaşlarının aksine, ülkesini terkettiği için kendisini suçlu hisseder. Meksika Gazeteciler Derneği Onursal Üyesi olan Silverio onuruna düzenlenen partide, kayıtsız kaldığı kardeşleri, geniş ailesi ve ilgiyle şımarttığı kızı Camila ile yaniden bir araya gelir. ABD’de büyüttüğü 2 çocuğundan Lorenzo sürekli İngilice konuşup İspanyolca tek kelime etmemekte kararlıdır. Boston’da iyi bir işi, iyi anlaştığı bir sevgilisi olan Camila hayatını ABD’de sürdürmek ister.

Silverio 8 yıl önce ölen babası ve annesiyle barışmayı hayal eder. Yakaladığı uluslararası başarıdan adeta utanıyordur. Ailesiyle ABD’ye dönmeden önce Mateo’nun küllerini Okyanusa döker, havaalanında İspanyol-Amerikalı bir gümrük memuru tarafından hor görülür. Silverio Los Angeles’teki bir metro yolculuğunda şiddetli bir felç geçirir. Camila törende babasının adına ödülü kabul eder. Film başladığı gibi, Silverio’nun kendisini çölde uçarken hayal ettiği sekans ile biter.

İnarritu’nun 2 filmi “Diriliş” ve “Birdman” ile 3 Oscar Ödülünün ikisini kazanan Meksikalı görüntü yönetmeni Emmanuel LubezkiBardo”da yerini Darius Khondji’ye bırakıyor. 1955 Tahran doğumlu Khondji prestijli yönetmenlerin tercih ettiği bir kameraman. Michael Haneke’nin ilk büyük başarısı “Ölümcül Oyunlar / Funny Games” (2007) ve Altın Palmiyeli “Aşk / Amour”da (2012) kameranın arkasında Khondji vardı. David Fincher’in unutulmaz “Seven” (1995) ve “Panik Odası”nda (2002), Woody Allen’in “Pariste Gece Yarısı / Midnight in Paris”inde (2011) görüntü yönetmeni Darius Khondji idi.

Marc Caro- Jean Pierre Jeunet ikilisi “Şarküteri / Delicatessen” ve “Kayıp Çocuklar Şehri”nde (1995), Roman Polanski9. Kapı”da (1999), Bong Joon HoOkja”da (2017), Alan ParkerEvita”da (1996) Khondji ile çalışmayı tercih etmişlerdi. Tamamı geniş açıyla çekilen, Khondji’nin ustalık gösterisine dönüşen “Bardo” filmi Mexico City’de çekildi. Bu görsel şölende Khondji tek çekimlik uzun sahnelerdeki ustalığıyla filme damgasını vurdu. -Oyuncu kadrosuna gelince, 1961 İspanyol doğumlu Meksikalı aktör Daniel Gimenez Cacho filmin 2.5 saatlik süresinde ekrandan eksik olmuyor. Son olarak “Memoria”da izlediğimiz deneyimli oyuncu- yönetmen- yapımcı Cacho’yu, Alfonso Cuaron’un “Ananı da / Y Tu Mama Tambien” (2001), Lucrecia Martel’in “Zama” (2017), siyah-beyaz sessiz “Pamuk Prenses / Blancanieves” (2012) filmlerindeki başarılı kompozisyonlarından tanıyoruz.

Yönetmen / Kurgu : Alejandro González Iñárritu

Senaryo : Nicolás Giacobone, Alejandro González Iñárritu

Görüntü Yönetmeni : Darius Khondji

Müzik : Bryce Dessner, Alejandro González Iñárritu

Oyuncular : Daniel Giménez Cacho, Griselda Siciliani, Ximena Lamadrid, Íker Sánchez Solano, Andrés Almeida, Ruben Zamora

Meksika / Komedi-Dram / 159 Dk.

2 YORUMLAR

  1. Ben çok beğenmiştim; anlaşılan siz o kadar beğenmemişsiniz. Bu anlatımı seviyorum ve çok keyif alıyorum. Edebi bir tat bırakıyor dimağımda.

    • Katılıyorum size.
      Ben de çok beğendim. 7 Oscarlı Everything Everywhere All At Once kadar yorucu hiç değil. Metaforlar, Amerikan emperyalizmine dokundurmaları, kendini yalniz hissetmesi, kaybedilen bebeğin aile üzerindeki etkisi, iş çevresini imgeleştirmesi bence de çok edebiydi.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz