Cam Perde
Ulusal Yarışmanın İlk Filmi
Film, nihayetinde pek çok coğrafya gibi Türkiye’de de kadın olmanın oldukça meşakkatli bir durum olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor. İnsanların içinde bulundukları çıkmazları, seyirciyi bir labirentte dolaştırarak nihayete erdiriyor. Bunu yaparken de ortaya fazlasıyla sade bir anlatı çıkarıyor.
Cam Perde filmini 34. Ankara Film Festivali kapsamında izledik. Çatlak filmiyle akıllara kazınanFikret Reyhan’ın hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği film, 1 saat 35 dakikalık süresi boyunca su gibi akıyor. Film, başrollerindeSelen Kurtaran, Alper Çankaya ve Umut Karabulut’u ağırlıyor. Prömiyerini 42. İstanbul Film Festivali’nde yapan film Jüri Özel Ödülünü ve En İyi Erkek oyuncu ödülünü kazandı. Ayrıca 30. Altın Koza Film Festivali’nde de En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Kurgu ödülünü kazanarak evine döndü.
Konumuz : Her Geçen Gün Artan Kadın Şiddeti
Film, çatısını Nesrin (Selen Kurtaran) karakteri üzerinde konumlandırıyor. Film tek bir karakterin yaşadıkları etrafında dönerken; anlatı, gücünü özellikle son yıllarda sıkça karşılaştığımız kadına şiddetten alıyor. Cam Perde, küçük bir oğlu olan, boşanmış, tek başına hayatta kalmaya çalışan bir kadının yaşadıklarını anlatıyor. Nesrin bir pastanede çalışıyor, ayrıca ablasının eşiyle pasta siparişleri alıp ekstra bir iş daha yapıyor. Eski kocası Ömer’e (Alper Çankaya) mahkeme emriyle uzaklaştırma kararı çıkarttırmış. Buna rağmen Nesrin’e takıntılı olan Ömer, Nesrin’in yumuşak tavırları nedeniyle başlarda sakin bir profil çizse de, filmin ikinci yarısı itibariyle Nesrin’in tavır değişikliğiyle Ömer’in sakin halleri de değişikliğe uğruyor.
Filmde aleni şekilde Nesrin üstünde baskı kuran kişi Ömer gibi görünse de, aslında sağında solunda temas kurduğu kim varsa Nesrin’in hayatına müdahale ediyor. Sözde ona yardım amacıyla uzaklaştırma kararı aldırtan komiserden tutun da hayatına dahil ettiği Selim’e (Umut Karabulut) kadar herkes Nesrin’den bir şeyler yapmasını talep ediyor. Filmin genelinde Ömer’in çocuğuyla Nesrin’in evinde vakit geçirmek konusundaki ısrarına karşılık, Nesrin’in bunun kanuna aykırı olduğunu anlatmaya çabalamasını izliyoruz. Nesrin’in hayatında Selim’in olduğunu bilmesine rağmen evleneceklerini öğrendiğinde Ömer’in tavrı daha da sertleşiyor. Hatta işi daha ileriye taşıyıp hapse girme riski olmasına rağmen Nesrin’i yol ortasında taciz ediyor. Fiziksel müdahale sonucu 2 aylık hamile olan Nesrin rahatsızlanıyor. Hastanede hamile olduğu herkes tarafından öğreniliyor. Selim’den olan bu bebeği doğurmak istemeyen Nesrin’e bu kez de Selim’in baskı uyguladığını izliyoruz. Selim, Ömer’e göre daha bilinçli, paralı, tanıdıkları olan, fiziksel olarak çekici, anlayışlı gibi duran, her konuda Nesrin’in yanında olan, Ömer’e kıyasla daha eğitimli ve karizmatik görünen; ancak günün sonunda istediğini elde edemeyince kaba kuvvete başvurabilen biri.
Nesrin’in Ömer’e olan hisleri tamamen bitmiş gibi görünüyor, ama Ömer ısrarla Nesrin’den vazgeçmiyor. Buna nazaran Selim’e karşı büyük bir aşk besliyor gibi de görünmüyor. Selim’i belki sadece sığınacak bir liman ya da ihtiyaç duyduğu zamanda yardım alabileceği biri olarak görüyor. Sonuç olarak Nesrin’in yaşadıkları Nesrin dışında gelişiyor. O hiçbir olay çıkmadan, Ömer de kendisi de oğlu da zarar görmeden hayatına devam etmek istiyor. Selim’le basit bir hayat kurup, pasta siparişlerini hazırlayıp, belki üniversiteye gitmek istiyor; ancak o ne karar alırsa alsın çevresi buna izin vermiyor. Herkes Nesrin’i düşünüyor gibi görünse de Nesrin üzerinden çıkarlarını gözetmekten geri kalmıyorlar.
Finalin Yaşattığı Soğuk Duş Etkisi
Filmin finali seyircinin hayal gücüne bırakılıyor, ancak yüzü gözü yaralar içinde ve çok sinirli bir Ömer’i Nesrin’i hırsla takip ederken görüyoruz. Elinde pazar poşetleri ve arkasında onu takip eden, nefret dolu bir eski eşin görüntüsüyle film final yapıyor. Ömer’i bu hale getirenler, bunu komiser ve Selim aracılığıyla yapmalarına rağmen, olaydan hiç haberi olmayan Nesrin yaşananların bedelini belki de canıyla ödüyor. Gönül isterdi ki, Ömer Nesrin’in karşısına çıksın ve ’’seni rahat bırakıyorum, hayatına istediğin kişiyle ve istediğin şekilde devam et’’ desin; ancak Ömer’in Nesrin’i takip ederken ki vücut dili Nesrin’e zarar vereceğine kesin gözüyle bakmamıza neden oluyor.
Fikret Reyhan, Cam Perde’nin bütününde fiziksel şiddete neredeyse hiç yer vermemiş, ama psikolojik şiddeti iliklerimize kadar hissediyoruz. Nesrin’in ayakta kalma çabasını görmek, onun Ömer olmadan da zor olan ve kendisine hiç vakit ayıramadığı hayatını izlemek bile onun için üzülmemizi sağlarken; diğer taraftan eski eşiyle uğraşmak zorunda kalmasını ve maruz kaldığı tavırlara, ithamlara şahit olmak Nesrin’in yerinde olmak istememek için yeterli nedenleri veriyor. Film, nihayetinde pek çok coğrafya gibi Türkiye’de de kadın olmanın oldukça meşakkatli bir durum olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor. Özetle; Nesrin kendi hayatı üzerinde söz hakkı almaya çalıştıkça, haklarını vermeye çalışır gibi görünenler ondan çok daha fazlasını çalıyorlar. Nesrin ne yaparsa yapsın umutsuz görünen bir hikâyenin başkahramanı ve baş mahkûmu olmaya zorlanıyor.
Fikret Reyhan, insan ilişkilerini, aile trajedilerini, hayatın çıkmazlarını en iyi anlatan yönetmenlerden biri diyebiliriz. Özellikle bu filmde Asghar Farhadi filmlerinin tadını alıyoruz. İnsanların içinde bulundukları çıkmazları, seyirciyi bir labirentte dolaştırarak nihayete erdiriyor. Bunu yaparken de ortaya fazlasıyla sade bir anlatı çıkarıyor.
Yönetmen / Senaryo / Kurgu : Fikret Reyhan
Görüntü Yönetmeni : Barış Aygen
Oyuncular : Selen Kurtaran, Uğur Karabulut, Alper Çetinkaya, Fatih Sönmez, Tuna Kemal Kara, Emrah Özdemir, Elif Çakman, Leyla Üner Ermaya
Türkiye / Dram / 95 Dk.