En Soğuk Düşman / Against The Ice
İki Kaşif; Ejnar Mikkelsen, İver İversen
Ejnar Mikkelsen ve İver İversen 1900’lü yılların başında kutuplarda keşifler yaparken bizler de 100 yıl sonrasında sinema sayesinde onları keşfediyoruz. Film yorumunu yapmadan haklarında kısa bir bilgi vermek filmi seyredecekler için açıklayıcı ve anlamlı olacaktır.
Ejnar Mikkelsen, 1880 yılında doğdu, 91 yıl yaşadı ve 1971 yılında öldü.
Danimarkalı gezgin daha on dört yaşındayken denizci olarak çalışmaya başladı. 1900 yılında Stockholm’den Göteborg’a kadar yürüdü, sonrasında Grönland’ın doğu kesimine kadar yolunu uzattı. Yaptığı bu geziler alanında onu uzmanlaştırdı ve sonraki yapılan keşif gezilerinde sefer yöneticiliği yaptı. Kuzey Atlantik’te uluslararası Hidrografik keşif gezisi ve İngiliz Amerikan kutup seferini yönetti. 1909-1912 yılları arasında Grönland’a yaptığı keşif ise en maceralı ve en zor olanıydı. Film bu dönemi anlatıyor.
Kitapları “Kuzey Kutbunda Kayboluş” (1913) “Donmuş Adalet” (1922), “Buza Karşı İki Kiş” (1957)
İver İversen, 1884 doğumlu, 1968 yılında hayatını kaybetti. Makinist İver İversen bir gezgin değil, makinistti; ancak tesadüf sonucu 1909 yılında gezginlerin bir makinesini tamir etmesi sonucu onlara katılır ve Ejnar Mikkelsen’in Grönland’da yapacağı keşfe diğer profesyonel arkadaşları katılmayı göze alamazken bu tamirci gönüllü olur ve o zorlu yolculuğa katılarak tarihe geçer.
Amansız Bir Yolculuğun Hikayesi
Güzel bir müzik eşliğinde, eşsiz kar manzarasının hırçınlığına ve uğultulu rüzgarın sesine karışan kızak süren köpeklerin soluk soluğa koşmaları ile açılıyor sahne; kızakta ayakları donmuş bir adam ve kızağa eşlik eden kaptan vardır. Kaptan Ejnar Mikkelsen’dir. (Nikolaj Coster-Waldau)
Bu sahneden sonra sıcak bir ortama geçilir, 1909 yılının noel arifesidir; kaptan ve keşif grubu arkadaşları geminin kamerasında kadehleriyle ve kendilerince hazırladıkları menü ile noeli kutlarlar. Yanlarında getirdikleri plaktan zamanın ruhunu yansıtan güzel bir şarkı çalmaktadır. Kadehlerini evde bıraktıkları sevdiklerine, keşif uğruna can verenlere ve Danimarka bilinmeyen yerlerinin keşfine kaldırırlar. Bu sahne onların en güzel anılarından olacaktır artık; zira yaklaşık üç yıl sürecek muazzam ve amansız bir keşif yolculuğu başlayacaktır…
Ejnar Mikkelsen, daha önce başka bir gezgin olan Mylius- Erichsen’in bir höyüğe bıraktığı haritayı bulmak için yeniden yola çıkacaktır. Bunun için diğer kaşif arkadaş grubundan kendisiyle beraber yolculuk yapacak bir gönüllü arar; bu profesyonel keşifçilerden kimse gönüllü olmaz ama “höyük”ün anlamını bile bilmeyen makinist İver İversen (Joe Cole ) gönüllü olur…
Ve o inanılmaz müthiş yolculuk başlar. Uçsuz bucaksız buzların ortasında iki adam, köpekler artık bir yaşam mücadelesi içine gireceklerdir. Tutku, hırs, inanç, büyük bir çabanın sergilendiği yolculukta insanın nelere nelere kadir olduğunu, imkansızı nasıl gerçekleştirdiğini göreceksiniz.
Filmde iki oyuncu var ama her anını soluk soluğa izleyecek kadar sürükleyici bir yolculuk hikayesi de var. Oyuncuların müthiş performansı ve doğanın bembeyaz harika örtüsü de promosyonu. İlk anda haritayı bulacaklar mı, köpeklere bir şey olacak mı, sonrasında dönmeyi başaracaklar mı merakı hep diri tutuluyor. Tabii bu esnada ve yolculuk sonrası insanlık durumları da ortaya çıkıyor; kafileye halüsinasyonlar dahil oluyor. Üç yıla yakın bir sürede doğanın karlı ve bilinmeyen derinliğinde hayatta kalma mücadelesi ve yalnızlık çıldırmanın eşiğine getirecek geçici paranoyalara sebep olacaktır…
Onlar hayatta kalma mücadelesini veredursun; merkezde şehirde kaşif kurumunun başkanı onları gözden çıkarmıştır bile; çünkü bu iki kaşifi bulmak yüklü bir bütçeye mal olacaktır. Burada da Kapitalizmin acımasızlığını ve insanları işine yaramadığını anladığı anda hemen gözden çıkardığını net bir şekilde bize gösteriyor. Belli ki Ejnar Mikkelsen “Donmuş Adalet” kitabında bütün bunları anlattı. Onları gözden çıkaran aynı kurum başkanı sonrasında başarıyı öyle tutkulu üstleniyor ki bir anda insanı midesi bulanıyor bu iki yüzlükten…
Hikayenin aslı zaten kapitalizme dayanıyor. Amerika, o bildiğimiz her zamanki amerika dünyanın öbür ucu kuzey kutbunda, Grönland’da hak iddiasında bulunmaktadır; keşif sonuçlandırılmadığı takdirde hak iddiaları geçerli olacaktır.
Film, bana 1982 yılında Cannes Film Festivalinde ödül alan Yılmaz Güney’in Yol filmini de çağrıştırdı. Hani kar ve tipinin ortasında Seyit Ali ve karısı Zine’nin o zorlu yürüyüşünde Seyit’in sevgisi ile törenin arasında nasıl sıkıştığını anlatan o evrensel insan hikayesini
Doğa, keskin bir bıçak gibi insanın dışını yalarken içindeki bütün tortuları da dışarıya çıkarıyor. Evrensel anlatım bu olsa gerek!
Filmin bütününden çok etkilendim; fakat en çok gezginlerin ölebilirim kaygısıyla geçtikleri yerlere taştan höyükler yaparak yaptıkları keşif bilgilerini bir kağıda yazıp ve keşif yerinin haritasını yaparak höyüğün içinde saklamalarından etkilendim. Keşifler için hem ölümü göze alıyorlar hem de bilgilerini beraberinde götürmeyip sonraki gezginlere yol gösteriyorlar.
Diğer etkilendiğim sahne ise en umutsuz anda İver’in bozulmuş plağı bulup tamir etmesi ve plağı çalması! O anda müziğin ne büyük bir ilahi gücü olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Umutsuzluğa ilaç oluyor…
“En Soğuk Düşman” İzlanda ve Danimarka ortak yapımı. Gerçek hayattan alınma. Ejnar Mikkelsen’in “Buza Karşı İki Kiş” (1957) adlı kitabından uyarlama. Filmin yönetmenliğini Peter Flinth üstlenirken, senaryosunu Nikolaj Coster-Waldau, Joe Derrick ve Ejnar Mikkelsen yazdı.
Doğayı, insanı, hayvanı anlamak istiyorsanız buyrun, kaçırmayın.
İyi seyirler…
Yönetmen : Peter Flinth
Senaryo : Nikolaj Coster-Waldau, Joe Derrick
Görüntü Yönetmeni : Torben Forsberg
Kurgu : Morten Højbjerg
Müzik : Volker Bertelmann
Oyuncular : Nikolaj Coster-Waldau, Joe Cole, Charles Dance, Heida Reed, Ed Speleers, Diarmaid Murtagh, Gísli Örn Garðarsson, Sam Redford, Nick Jameson, Frankie Wilson, Þorsteinn Bachmann
İzlanda-Danimarka-ABD / Tarihi-Macera-Gerilim-Dram / 102 Dk.
Çok güzel sürükleyici bir filmdi 🥰
“En Soğuk Düşman” İzlanda ve Danimarka ortak yapımı, gerçek hayattan alınma filmdir. Ejnar Mikkelsen’in “Buza Karşı İki Kış” (1957) adlı kitabından senaryolaştırılmıştır.