Güzel ve Çirkin

Güzel ve Çirkin, Belle ve Çirkin’in masalsı aşkı

 Amerikalı yönetmen Bill Condon’ın Fransız edebiyatından gelen romanı heyecan verici bir müzikal, masalla perdeye yansıttığı “Güzel ve Çirkin”  sinemanın değerli parçalarından..

 Fransız kadın yazar Jeanne-Marie Leprince de Beaumont tarafından yazılan ve 1740 yılında basılan  “La Belle et la Bête” masal romanı, daima sinemanın,  öncelikle Hollywood sinemasının ilgisini üzerinde topladı hep. Amerikalı yönetmen Bill Condon’ın 2017 yapımı sinemaskop “Beauty and the Beast-Güzel ve Çirkin”, De Beaumont’un masalından yan yola sapıp karanlık ve heyecan yüklü bir müzikale dönüşüyor. Bu karanlık elbette Walt Disney’in loş ışığı. Yönetmen Condon, en başta üç kızı bir kıza indirmiş. Baba Maurice, aşk acısı çeken ve hayatını biricik kızı Belle’e adamış ve köylülerin deli dediği bir mucit.

Güzellik içerideydi…

Prens Dan Kingson şatosunda balo verdiği sırada şatoya dilenci görünümündeki büyücü kadın geliyor ve ona kırmızı bir gül sunuyor. Kadını çirkin diye aşağılayan Prens Kingson çirkin bir yaratığa dönüşüyor. Şatonun diğer insanları da birer eşya oluyor. Küçük köyde de canı sıkkın Belle, can sıkıntısını yenmek için rahip Roberts’in kendisine verdiği kitapları okuyor. Okuyan kız köyde pek hoş karşılanmıyor. Başka kızlara kötü örnek olur diye. Belle’e aşık bir de eski asker Gaston var. Ne yaparsa yapsın Belle’i büyüleyemiyor. Maurice de her zamanki gibi at arabasıyla şehre doğru yola çıkıyor. Bu yolculuk asıl maceranın da başlangıcı oluyor. Ormanda yol alan Maurice, yazın ortasında kara kışın içine düşüyor. Kurtlardan kurtulan Maurice karşısına çıkan şatoya dalıyor ve birçok şeyin kaderini değiştiriyor.

Macera dolu şatoda…

Bu şatoda tuhaflıkları da hemen fark ediyor Maurice. Burada her şey hareket ediyor ve konuşuyor. Şamdana dönüşmüş Lumiere, masaüstü saati olmuş prensin sadık dostu Congsworth, şatonun aşçısı şimdi çaydanlığa dönüşmüş Bayan Potts ve fincan olmuş küçük oğlu Chip öne çıkıyor. Şatoda Çirkin’e dönüşmüş prense hizmet ediyorlar ve büyüyü bozacak Güzel’i bekliyorlar. O güzel de şatoya düşüyor çok geçmeden. Şatonun yasaklı batı yakasına gittiği için Çirkin tarafından esir alınmış babasını kurtarmaya gelmiş buraya. Sonra da heyecan başlıyor. Yavaş yavaş önce sevgi, sonra da aşk kuşatıyor şatoyu. Aşk kazanınca karların yağdığı şatoya güneş de doğuyor.

1955’te New York’ta doğan yönetmen Bill Condon, 2004’te biyografik “Kinsey”, 2006’da müzikal “Dreamgirls-Rüya Kızlar”, 2013’te yine biyografik “The Fifth Estate-Wikileaks: Beşinci Kuvvet”, 2015’te gizem yüklü “Mr. Holmes-Mr. Holmes ve Müthiş Sırrı” gibi öne çıkmış filmler çekti. Condon’ın, “Güzel ve Çirkin” filmine önyargıyla gittiğinizde yanıldığınızı anlıyorsunuz. Muhteşem görselliği ve yaratıcı bir anlatımı olan bu filmde yer yer eski zamanların Holywood müzikallerinin tadını alıyorsunuz. Sanki bu film, o dönemlere bir saygı duruşu gibi. Genç yönetmen Damien Chazelle’in 2016 yapımı sinemaskop “La La Land-Âşıklar Şehri” müzikali insanı nasıl etkisi altına aldıysa, Condon’ın “Güzel ve Çirkin” filmi de öyle etkisine alıyor.

Filmin görselliği de zengin. Ama bu zenginlikte bilgisayarların da öne çıktığını belirtelim. Condon bu filmini, Londra’ya yakın Shepperton Stüdyoları’nda kurulan setlerde çekmiş. Bu stüdyonun 1931’de kurulduğunu ve çok önemli filmlerin seti olduğunu hatırlatalım. Filmdeki köy dekoruyla şato gerçekten mekansal olarak muhteşemdi. Elbette müzik ve şarkılar da öyle. Genç oyuncu Emma Watson, bu filmde şarkı söyleme yeteneğini gösterirken, oyunculuğunu da fark ettiriyor. Filmde sinemanın değerli oyuncuları da filme çok şey katmışlar. Filmdeki Gaston karakteri de özeldi. Masala gerçek dünyadan düşmüş gibiydi. Filmi, müziklerinden tat almanız için alt yazılı orijinal hali ile izlemenizde fayda var.