İğneli Kız / The Girl Whit the Needle / Pigen Med Nålen
HÜZÜNLÜ, KARANLIK PERİ MASALI
Magnus Von Horn’un iddialı “İğneli Kız”ı sınırları zorlayan bir film.
Danimarka kriminal tarihinin en ünlü seri katili Dagmar Overbye’nin gerçek hayat hikayesinden esinlenen bu deneysel dönem filmi, kürtaj ve istenmeyen gebelik konusunu merkezine alıyor. İzleyici ve eleştirmenleri ikiye bölen “İğneli Kız” iddiasına karşılık vermeyen, beklentileri karşılayamayan bir film.
Cannes Film Festivali cesur ve kışkırtıcı filmler sunmasıyla ünlüdür. Bu yıl 41 yaşındaki iddialı İsveçli yönetmen Magnus Von Horn’un “İğneli Kız / The Girl Whit the Needle / Pigen Med Nalen”i bunlardan biriydi. 9 yıllık kariyerinin 3 filminin de Cannes Film Festivali seçkisine kabul edilmesi başarısını gösteren, ana yarışmaya terfi eden Von Horn’un filmi 77.festivalin sürpriz yapacak filmi beklentisini taşıyordu. Danimarka kriminal tarihinin en çok konuşulan seri katili Dagmar Overbye’in gerçek hayat hikayesini anlatan film izleyici ve eleştirmenleri ikiye böldü. Seri katil öyküsü, deneysel dönem filmi ve medyatik gerilim iddiasını taşıyan “İğneli Kız”ı alkışlayanlar, filmin muhakkak ödül listesine girmesi gerektiğini savunanların sayısı, filmin iddiasına karşılık vermediğine inananlardan az oldu. Tahminlerin aksine Von Horn’un iddialı filmi Cannes’dan eli boş ayrıldı.
İNSAN RUHUNUN KARANLIK LABİRENTLERİ
Film, 1929 yılının Danimarkasında fakirlerin oturduğu köhne bir bölgesinde işçi kız Karoline’in (Victoria Carmen Sonne) sonsuz yalnızlığını, karanlık ve cehennemvari bir atmosfer eşliğinde anlatıyor. Kendini işsiz ve hamile bulan, ihanete uğrayan Karoline yeraltı bir çocuk edinme şirketi işleten Dagmar (Trine Dyrholm) ile tanışır. Geçimini sağlamak için sütannelik pozisyonunu kabul eder. Dagmar istenmeyen hamileliklerden doğan bebeklerin koruyucu ailelere yerleştirilmelerine yardımcı olan, bir şeker dükkanı kısvesi altında gizli bir evlat edinme şirketi işleten karanlık ruhlu bir kadındır. Karoline ile Dagmar’ın arasında güçlü bir bağ oluşur, ancak işin ardındaki şok edici gerçeği öğrendiğinde genç kadının dünyası paramparça olur. Karoline girdiği kabus gibi gerçeklikle yüzleşince çıkar bir yol bulmak zorunda kalır.
Hüzünlü, karanlık peri masalı “İğneli Kız”, Kopenhag’da yoksul kadınların istenmeyen çocuklarını öldüren, ilk kez 1921’de ölüm cezasına çarptırılan, ancak daha sonra ömür boyu hapis cezasına dönüştürülen kadın seri katilin öyküsünü beyaz perdeye taşıyor. Ancak genç yönetmen Magnus Von Horn’un, bu fazla iddialı dönem filminin beklentileri tam olarak karşıladığını söylemek güç. “İğneli Kız” kürtaj ve istenmeyen gebelik konusunda sınırları zorlayarak “şiddetin pornosu” sıfatını hak ediyor. Türün önemli filmlerinden, Mike Leigh’in “Vera Drake”i 1950’lerin İngilteresinde geçen, yasak olmasına rağmen istenmeyen hamileliklere son vermek için yardımcı olan, İmelda Stanton’un oynadığı kadını merkezine alan bir filmdi. Audrey Diwan’ın Venedik Film Festivalinde Altın Aslan ve FİPRESCİ Ödüllerini kazanan başyapıtı “Kürtaj / L’événement” (2021) kürtajın yasak olduğu 1963 yılında hamile kalan, babasının sahiplenemiyeceği bir çocuğı aldırmak için mücadele eden bir genç kadının dramını anlatan bir filmdi.
2. Dünya Savaşı sırasında kimsesiz kalan 10 yaşındaki bir Yahudi çocuğun, köyleri dolaşarak hayatta kalma savaşını anlatan Jerzy Kosinski’nin “Boyalı Kuş” romanını Polonyalı yönetmen Vaclav Marhoul 2019’da perdeye uyarlamış, SİYAD’ın En İyi Yabancı Film Ödülü’nü kazanmıştı. Sürekli itilip kakılmış, yalnız kalmış, felaketleri göğüslemiş kadın kahramanıyla “İğneli Kız”ı, aynı trajediyi yaşamış kimsesiz Yahudi çocuğın hikayesiyle kıyaslamak mümkün. Zira her 2 filmde izleyici, “insanlığından utanmak” gibi ortak duyguları yaşıyor. Bir seri katilin gerçek hikayesinden esinlenen “İğneli Kız”ın 1. Dünya Savaşı’na katılan kocasının hayatta olmasından umudunu kesmiş Karoline, bir gün paramparça yüzünü bir maskeyle gizleyen kocası karşısına çıkınca, binbir dert ile boğuştuğunu ve kendisini görmek istemediğini söyler. Çalıştığı fabrikanın patronu Jorgen’in sevgilisi olunca kaderinin değişeceğine inanmıştır. Hayata tutunma konusunda kendisine ümit veren bu ilişki sırasında hamile kalınca, zayıf kişilikli Jorgen’in despot annesi tarafından dışlanan, terkedilen Karoline, bebekten kurtulmanın yollarını araştırırken karşısına kanun dışı işlerle geçinen Dagmar çıkar.
ASAP BOZUCU KORKU ATMOSFERİ
Karoline çaresizlikten, istenmeyen çocukların başka ailelerin evlat edinmesine aracılık eden Dagmar’ın yanında çalışmaya başlamasından sonra yaşlı kadının gerçek yüzünü keşfeder. Kürtaj ve istenmeyen gebelik konusundaki bu iddialı, sınırları zorlayan film, korku atmosferi yaşatma amacında abartılara kaçıyor. Ancak etkileyici olduğını teslim etmek lazım. Frederikke Hoffmer’in rahatsız edici müzik tasarımı, Michal Dymek’in iç karartıcı görüntüleri, filmin anlatımına, Von Horn’un mizansenine uygun şekilde işlenmiş. Filmin basın konferansında Magnus Von Horn’un, Lars Von Trier’in, David Lynch’in etkisinde olduğunu söylemesi kimseyi şaşırtmadı.
Magnus Von Horn insan ruhunun karanlık labirentlerini keşfeten dramatik filmleriyle tanınan bir yönetmen. “İğneli Kız”ın 3 başrol oyuncusu, karmaşık karakterleri canlandırma yetenekleriyle yönetmenin mizansenine katkıda bulunuyor. Katil Dagmar’ı canlandıran Trine Dyrholm, Thomas Vinterberg’in “Şölen / Festen” başyapıtıyla tanındı. 70 filmde yer alan tecrübeli Danimarkalı aktris 52 yaşında. Dyrholm, 2016 yılında aynı yönetmenin “The Commune” adlı filmiyle Berlin Film Festivali’nde En İyi Kadın oyuncu Gümüş Ayı Ödülünü kazandı. Oscar ödüllü Danimarkalı yönetmen Susanne Bier’in “Love is All You Need” (2012) filminde kariyerinin en başarılı performanslarından birini çıkardı. Talihsiz Karoline’i canlandıran Vic Carmen Sonne yaşadığı içsel acıyı, mutsuzluğu, ihaneti, çaresizliği, çıkışsızlığı anlamlı yüz ifadesi ve mimikleriyle izleyiciye geçirmekte çok başarılı.
1983 Göteborg (İsveç) doğumlu yönetmen, senaryo yazarı ve aktör Magnus Von Horn Lodz’daki Polonya Uluslararası Film Okulunda yönetmenlik tahsili yaptı. Ve Polonya’ya yerleşti. Polonya’daki ilk aylarında vahşice soyuldu ve bu da onu şiddet yanlısı insanlarla ilgilenmesine neden oldu. Kısa filmlerin ardından çektiği ilk uzun metrajlı filmi “Efterskalv / The Day After” (2015), hapis yattıktan sonra babasının yanına dönüp hayata yeni bir başlangıç yapmak isteyen gencin yerel toplulukta suçunu unutturamayıp affedilmemesini anlatır. 2. filmi “Sweet” (2020) bir sosyal medya ünlüsünün 3 gününü anlatan bir dram idi. İlk filmi Cannes Film Festivali’nin Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde, ikincisi de Cannes seçkisine girdi; ancak Covid pandemisi yüzünden 2020 festivali yapılamadı. 3. filmi olan “İğneli Kız” 25 çocuğu öldüren Danimarkalı seri katil Dagmar Overbye’nin inanılmaz hayat öyküsünden esinlendi. Film Danimarka toplumunda ulusal bir travma yaratan bir olayı bir dehşet ve asap bozucu bir korku atmosferi eşliğinde anlattı. Kariyerinde uluslararası, sınırsız bir sinema yapacağını ilan edercesine Magnus Von Horn ilk filmi İsveççe, ikincisi Lehçe, üçüncüsünü Danca yaptı.
Yönetmen : Magnus Von Horn
Senaryo : Line Langebek Knudsen, Magnus Von Horn
Görüntü Yönetmeni : Michał Dymek
Kurgu : Agnieszka Glinska
Müzik : Frederikke Hoffmeier
Oynayanlar : Victoria Carmen Sonne, Trine Dyrholm, Besir Zeciri, Joachim Fjelstrup, Tessa Hoder, Soren Saetter-Lassen, Anna Tulestedt, Ari Alexander
Danimarka-Polonya-İsveç / Tarihi-Dram / 115 Dk.