Jigsaw, 7 yılın ardından geri dönüyor! Saw korku serisinin 8. filmi olan Jigsaw, Türkiye’de vizyona giren adıyla Testere: Jigsaw Efsanesi, uzun bir aranın ardından çekilen bir devam filmi. Serinin daha önceki filmlerinde polis ve medyanın ”Jigsaw” lakabını yakıştırdığı seri katil John Kramer’ın (tabii ki bize göre katil değil, hoca ya da yaşam koçu diyebiliriz.) ölümünün ardından flashbackler üzerine kurulu hikayeler izliyorduk. Yeni filmin ağırlıklı temel aldığı zaman şimdiki zaman yani John Kramer’ın ölümünün 10. yılını anlatıyor.

Filmde tamamen yeni karakterler mevcut. Eski filmlerden aşina olduğumuz Jigsaw’un eski takımı (Dedektif Hoffman, Amanda ya da Dr. Gordon) bu filmde yer almıyor. 10 yıldır ölü olan John Kramer’ın tarzında işlenen cinayetleri araştıran cinayet masası bu kez Jigsaw’u taklit eden yeni bir seri katilden şüpheleniyor. Peki ortada cinayet işleyen taklitçi yeni bir katil mi var yoksa durum daha mı farklı ?

Bu soruyu filmin ortasına kadar bize sorduran film, önceki Saw filmleri gibi giderek sırları açılan bir senaryo yapısına sahip. Film bu özelliğini iyi korumuş, senaryo ve kurgu eski filmleri doğru takip etmiş ve yine sırlar sarmalı yavaş yavaş açılıyor. Bu anlamda serinin eski filmlerine sadık üzerine çalışılmış bir yapım olmuş Testere : Jigsaw Efsanesi.

Testere : Jigsaw Efsanesi ile ilgili en büyük endişelerim filmin yönetmen koltuğunun, Saw serisine daha önce uzak olan ve genellikle ikinci sınıf korku filmleri çeken (Daybreakers, Undead) Spierig Kardeşler’e devredilmesiydi. Genellikle devam filmlerinin en büyük sorunu, niteliksiz yönetmenlerin elinde yeni filmlerin kötü çekilmesi ve serinin önceki filmlerinden gelen kültürel yükü kaldıramayacak başarısızlıkta olmasıdır. Bunu en pahalı yapımlardan en düşük bütçeli filmlere kadar gözlemleyebiliyoruz. Açıkçası yıllar sonra gelen yeni bir filmde böyle bir korku taşıyordum ancak, filmografilerine baktığımda çok güvenemediğim bu iki Alman asıllı yönetmen kardeşler, Saw filmlerine iyi çalışmışlar ve belki de Saw külliyatını emanet almayı bir fırsat olarak görüp şimdiye kadar ki en iyi filmlerini çekmişler.

İkinci bir korkum ise Saw‘ın yeni filminin bir parodiye dönüşme endişesiydi. Hollywood genellikle mali anlamda taşın suyunu çıkararak yeterince sömürdüğü korku serilerini korku-komediye dönüştürerek, eski klişelerle alay etme ve bu yolla gişede para kazanma gibi kötü bir huya sahip. Jigsaw‘ın fragmanında kullanılan kurgu ve eğlenceli müzik seçimi bu konuda oldukça yanıltıcı oldu ve beni filmden daha çok korkuttu diyebilirim. Üstüne fragmanda, Jigsaw’un yeni kurbanlarından Ryan’ın Jigsaw’un en önemli ikonlarından olan maskeli bisikletli bebeğe (Billy Puppet) ” artık eskisi kadar korkunç değil” dediği replik ”yeni film bir parodi mi olacak” şüphelerimi iyice artırmıştı ki korktuğum olmadı. Jigsaw, korku öğelerini ve gerilimli katil kim sarmalını koruyan senaryo yapısını olduğu gibi tutan serinin diğer filmlerini beğenen Testere hayranlarını tatmin edecek bir yapım.

Filmin sonunda yapılan büyük sürprizi spoiler (sürprizbozan) vermemek adına söylemesem de, bu sürpriz izleyeni filmden bir anlığına koparıp uzun süre ”bu nasıl olur?” dedirtse de, Saw filmlerine uzak olmayan bir kurgu mantığı ile bağlanan güzel bir sona sahip.

Jigsaw, John Kramer rolünde uzun bir aranın ardından Tobin Bell‘i tekrar görmek ve Charlie Clouser‘ın efsanevi Saw soundtrack temalarını filmin içinde yeniden duymanın keyfi benim gibi koyu bir Saw hayranı için paha biçilemezdi. Özellikle Saw filmlerini beğeniyorsanız karşınızda iyi bir devam filmi var. İyi seyirler.

OrtaKoltuk Puanı:

1 YORUM

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz