Kral Arthur : Kılıç Efsanesi
Kral Arthur : Kılıç Efsanesi filminin yönetmen koltuğuna, 1968 İngiltere doğumlu ”Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana(1998), Sherlock Holmes serisi(2008-2011), Hırçın Aşk(2002), Revolver(2005), RocknRolla(2008), Kapışma(2000) ve Kod Adı : U.N.C.L.E.” filmleri ile ün yapan başarılı yönetmen Guy Ritchie oturmuş. 6.Yüzyıl başlarında yaşamış olan Camelot kralı Arthur’un hikayesi bir çok kez farklı versiyonlarla sinemaya uyarlandı. Kral Arthur, en son 2004 yılında ünlü yönetmen Antonie Fuqua’nın yorumu ile izleyici karşısına çıkmıştı. Guy Ritchie, bu sefer mitolojik bir versiyonla beyaz perdeye yansıtıyor Arthur’u.
Konu gayet basit ve Türk işi! Nasıl mı? Hikaye, Cüneyt Arkın’ın baş rolü oynadığı ”Battal Gazi’nin Oğlu” filminden çalıntı yapılmış gibi duruyor. Arthur’un sudaki sandala bırakılarak gönderilmesi, büyüdüğünde kılıcı taştan çıkarışı, zorba krala baş kaldırıp intikam alması ve halkına önderlik etmesi birebir işlenmiş. Bu hikayeyi onlar mı bizden, biz mi onlardan çaldık bilemedim doğrusu. Bizim film, 1974 yılında çekildiğine göre yorum sizin arkadaşlar. Senarist, suya bırakılma sahnesini, Hz. Musa’nın hikayesinden esinlenerek yazmış da olabilir. O nedenle, hakkını yemiş olmayalım diyerek notumuzu düşelim hakkımız geçmesin:)
Senarist arkadaş, yönetmenle kafa kafaya vererek bu basit masala, suda yaşayan kötülüğün emrinde olan insan görünümlü ahtapotları, dev yılanları, tüm güçleri üzerinde toplamış olan alev saçan yaratıkları, büyücüler ve büyüleri, kısacası aklına gelen tüm fantastik öğeleri ekleyerek seyirciye görsel bir show sunmayı istemiş. Bunda başarılı olmuş mu? Evet, bence başarılı. Filmi sıkılmadan, öflemeden pöflemeden izliyorsunuz. Tabiri caizse film, sabun köpüğü kıvamında. Bizim tarihimizi anlatan bir film olmasa da tarihi filmleri seven izleyicileri mutlu edecek bir yapım Kral Arthur.
Kısaca özet: Camelot Kralı Uther, karısı ile birlikte onu kıskanan kardeşi Vortigem tarafından karanlık güçlerle iş birliği yaparak öldürülür. Uther, ölmeden önce oğlunun sandalla kaçmasını sağlarken efsanevi kılıcı Ekskalibur’uda kimsenin kullanamayacağı şekilde kabzası dışarıda taşın içine hapseder. Vortigem, krallığını ilan etmiş ve iyice güçlenmiştir. Bu arada küçük Arthur, bir kadın tarafından bulunarak büyütülmüştür. Arthur, sokaklarda kavgayı, dövüşü ve her türlü zorluğu öğrenerek büyür. Delikanlılık çağına geldiğinde herkesin çıkartmaya çalıştığı efsanevi kılıcı yerinden çıkarır ve hakkı olan tahtı amcasından geri almak için arkadaşları ile mücadeleye başlar…
Kral Arthur : Kılıç Efsanesi’nin sürprizi ise ünlü futbolcu David Beckham. Tanınmaz yüz makyajı ile Camelot subayını canlandırdığı kısa rolünde gayet iyiydi. Arthur’u canlandıran Charlie Hunnam, rolüne cuk otururken başarılı bir performans sergilemiş. Bence, James Bond serisinde Daniel Craig’in yerine aranan kan olabilir. Jude Law ise Vortigem rolünde usta işi bir oyunculuğa imza atmış. Diğer rolleri canlandıran oyuncularda bana göre fena değildi.
Kral Arthur : Kılıç Efsanesinin Daniel Pemberton elinden çıkan müzikleri ise muazzamdı. Filmin ritmini belirleyen ve olay örgüsüne ayak uyduran notalara bayıldım. Kurguda da akışa engel bir aksaklık yoktu. Görsel efektler ve bilgisayar hileleri de tadındaydı.
Sözün Özü: Küçükken Cüneyt Arkınlı tarihi filmleri severek izlediyseniz bu filmden de aynı tadı alabilirsiniz. Aradaki tek fark, mitolojik unsurlar ve kahramanın bizim kahramanımız olmayışı. Sabun köpüğü kıvamında, aksiyon ve macera ile donatılmış tarihi bir masal izlemeyi seviyorsanız bu filmi kaçırmayın!
Film ile ilgili genel olarak yorumlarını beğendim ama konu çok basit ve Türk işi demene cevap olarak yazıyorum…
Kral Arthur, hakkında birçok efsane bulunan, 5. ve 6. yüzyılda yaşamış olduğu düşünülen bir İngiliz lider.
Yani emin ol Battalgaziden çoook daha önce 🙂