Kulüp 2. Bölüm

YENİ BÖLÜMLERİYLE “KULÜP”

İLK İNCELEME

Yahudi bir anne, Müslüman bir babanın kızı olarak Rana Denizer, büyükannesi Matilda ile annesi Raşel’in hayatlarının bir bölümünü “Kulüp” için kaleme aldı. Necati Şahin başkanlığında, NETFLİX’in kreatiflerinin de aralarında bulunduğu bir senaryo ekibi, yaşanmışlık kokan hikayeyi bir TV dizisine taşıdı.

Neticede “Kulüp” bir belgesel değil, bir kurmaca, hatta zamansız bir hikaye. Dramatik tansiyonun yükseltilmesi için bazı eklemelerin yapılmış olması, öyküye zenginlik katması yönünden olumlu sayılmalı. Kasım başında ilk 6 bölümüyle NETFLİX’te yayınlanan “Kulüp” dizisi, her kesimin beğenisini kazanarak yılın televizyon olayı oldu. “The Hollywood Reporter” yaptığı bir araştırma sonucu “Kulüp” dizisine yılın televizyon dünyasına damgasını vuran 15 dizi arasında 2. sırada yer verdi.

Bir tarihi fresk olarak, Türk Yahudilerinin yakın tarihine dürüst ve objektif bir bakış açısıyla yaklaşan “Kulüp”, bizde görsel ve yazılı medyada övgü ile karşılandı. Köşe yazarları, sosyologlar dizi üzerine incelemelerde bulundu, TV kanalları dizinin yaratıcılarıyla söyleşiler yaptı, sosyal medya haftalarca diziyi tartıştı.

Ben 6 Ocak’ta yayınlanan 1. Sezonun 4 yeni bölümünü, keyfini çıkarta çıkarta yavaş yavaş izlemektense, bir nefeste izlemeye tercih ettim. Önümüzdeki günlerde bu son 4 bölüm için yapılacak yorumlar üzerine yazmak yerine, ilk fikir beyan edenler arasında olmayı seçtim. Bu bölümler hakkındaki ilk tespitlerim bu ilk inceleme yazımda yer alacak. “Tarih tutmuyor” eleştirileri ile başlamak istiyorum.

İYİ Kİ “TARİH TUTMUYOR”

Kulüp” dizisine gelen eleştirilerin büyük bir kısmı dizideki “tarih tutmuyor” eleştirisiydi. Son 4 bölümü yayınlanan dizinin 10. bölümü 6 – 7 Eylül faciasına yer vererek, konunun 1955 yılına çekilmesinin son derece zekice ve isabetli bir karar olduğunu doğruluyor.

13 yaşındayken Büyükada’da yaşadığım 6 – 7 Eylül dehşetinin bu dizide ustalıkla perdeye taşınmış olmasından etkilendim. Yakın tarihimizde yaşanan bu utanç sayfasını sinemaya en gerçekçi haliyle taşıyan “Kulüp”, dramatik tansiyonuyla öne çıkan 6 – 7 Eylül sekanslarıyla sarsıcı, gerçekçi ve etkileyici olabiliyor.

Stüdyo ortamında oluşturulan Beyoğlu dekorundaki yağmalama sahnelerine ustalıkla kurgulanan, dönemin yüz kızartıcı arşiv görüntüleri mizansene gerçeklik ve inandırıcılık katıyor. 6 -7 Eylül öncesi kırmızı boya ile işaretlenen gayrımüslim konutları ve iş yerleri, kamyonlarla olay yerine taşınan yağmacılara dağıtılan, tornadan yeni çıkmış sopalar, “Atamızın Evi Bomba İle Hasara Uğratıldı” manşetli Ekspres Gazetesi ile halkın galeyana getirilmesi, dizide gerçekçi tablolarla canlandırılıyor.

Gayrımüslimleri her türlü kötülüğün kaynağı olarak gösteren paralı asker provokatörler, kitleleri “koynumuzda yılan besledik” diye kışkırtıp eyleme geçiriyorlar. Yağmalanan dükkanları, yakılıp yıkılan evleri, tecavüze uğrayan kadın ve genç kızlarıyla, 6 – 7 Eylül yakın tarihimize karanlık günler olarak girdi.

Dizide dükkanı taşlanan bir Rum esnaf “sapla samanı birbirine karıştırmayın, inanmayın böyle şeylere, biz kardeş kardeş yaşıyoruz burada” demesi, gözü dönmüş kızgın kitleler tarafında linç edilmesini engellemiyor. Dükkanların yağmalanmalarına, insanların sopalarla ölümüne dövülmelerine karşı çıkan sağduyulu biri, “karışma, sen kimden yanasın ?” sorusuna “sizden yana değilim” cevabını verdiğinde linçten nasibini alıyor.

Yeni bölümlerle ilgili bu ilk inceleme yazımı, devam bölümlerini henüz izlememiş okurlarımın seyir keyfini kaçıracak spoiler verme endişesiyle noktalamak istiyorum. Zira 4 yeni bölümü izlerken tuttuğum notlardan spoiler oluşturacak bilgileri ayıklamak vaktimi alacak.

Yönetmen : Zeynep Günay Tan, Seren Yüce

Senaryo : Aysin Akbulut, Rena Denizer, Necati Şahin, Serkan Yörük, Bengü Üçüncü, Zeynep Günay Tan

Görüntü Yönetmeni : Ahmet Sesigürgil, Cenk Altun

Kurgu : Ahmet Can Çakırca

Müzik : Ender Akay, Cem Ergünoğlu, Gökhan Mert Koral

Oyuncular : Gökçe Bahadır, Barış Arduç, Salih Bademci, Fırat Tanış, Asude Kelebek, Metin Akgülder, Merve Şeyma Zengin, İştar Gökseven, Murat Garipağaoğlu

Türkiye / Komedi-Dram / 55 dK. (4 Bölüm)

OrtaKoltuk Puanı:

2 YORUMLAR

  1. Victor Bey, ben de dört bölümü birden izledim. size ek olarak söyleyeceğim şey beğendiğim bir sahne olacaktır.
    Yerdeki karo taşların birinin yerinde oynaması ile ayakkabı topuğunun kırılması, gelip geçenin ayağına takılması ve atılan ilk taşın yerinden oynayan o taş olması…
    Çok beğendim, metaforik bir anlatımdı….
    Harçla yapışmış bir taş yerinden oynadığı ya da koptuğu zaman bütün taşlar yerinden oynuyor.
    Bu ülkede yaşayanlar böyle bir harçla karılmıştır. Biri atıldığı zaman kalanlar çirkin bir boşluk oluşur…
    Çoğaltabiliriz metaforik anlatımı….

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz