Son Akşam Yemeği

 Cumhuriyet’e Giderken Sofradaki Hesaplaşma

Bu hafta vizyona giren filmin adını duyup içeriğini bilmeyenlerin aklına yapımın Hz. İsa’nın havarileriyle yediği son yemeğini tasvir eden Leonarda da Vinci’nin tablosunun anlatıldığı gelebilir. Yine de içeriğini yüzeysel duyanlar belki de Mustafa Kemal’in Cumhuriyet öncesinde rejim aleyhtarlarıyla hesaplamasını da düşünebilirler. Ancak film ikisini de içermiyor. Gayet basit bir temelden ilerliyor. Daha önce pek denenmemiş, biyografik unsur taşımayan, Cumhuriyet ilanı öncesindeki son yemeği anlatıyor. Daha doğrusu varsa bir hesaplaşma, bu mutfaktaki hesaplaşma olarak beliriyor.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Mutfakta yaşanan hesaplaşmalar

Bu hafta vizyona giren filmin adını duyup içeriğini bilmeyenlerin aklına yapımın Hz. İsa’nın havarileriyle yediği son yemeğini tasvir eden Leonarda da Vinci’nin tablosunun anlatıldığı gelebilir. Yine de içeriğini yüzeysel duyanlar belki de Mustafa Kemal’in Cumhuriyet öncesinde rejim aleyhtarlarıyla hesaplamasını da düşünebilirler. Ancak film ikisini de içermiyor. Gayet basit bir temelden ilerliyor. Daha önce pek denenmemiş, biyografik unsur taşımayan, Cumhuriyet ilanı öncesindeki son yemeği anlatıyor. Daha doğrusu varsa bir hesaplaşma, bu mutfaktaki hesaplaşma olarak beliriyor.

Yukarıda yeni kurulan devletin rejimi belirlenirken, aşağıda yani mutfakta ne savaşlar yaşanıyor. Aslında yakın zamanda okuduğum, arşivci özelliğiyle bilinen tarihçi Murat Bardakçı’nın “Atatürk’ün Mutfağı” kitabı bir iktidar merkezi olarak Çankaya’nın mütevazi sofrasını ve tüm giderlerini detaylarıyla sunmuştu. Sonrasında bu filmi izleyerek yine kurgu/gerçeklik tartışmasına saplanmadan yapımı daha doğru bir mercekten izlemek mümkün oldu.

Efendiler! Yarın Cumhuriyet’i İlan Edeceğiz.

Film, küçük Elif’in (Azra Aksu) artık son anlarını yaşayan annesinin ondan bir nevi vasiyet gibi istediği helva-i hakani’yi yapmasıyla başlıyor. Annesinin geçmişini bilemiyoruz. Baba ile yani Elif’in dedesi ile neden ayrı olduğunu ve de o bitmez sevgisinin neden devam ettiğini de. Aslında Osmanlı sofrasında saray mutfağının baş aşçısı olan, Çanakkale’de bir kolunu yitiren Ahir Usta’dan (Engin Şenkan) kızı hep iyi bahseder. Ve hayatını kaybetmesi ile Elif bu kez yaver Muzaffer’in tavsiyesi ile Çankaya mutfağına giren dedesinin yanına gider. Yeni iktidar çekişmesi olarak okunabilecek nedenlerle aslında mutfakta tam bir çatışma vardır.

Yeni başaşçı Mahmut (Necip Memili) ve oldukça sinirli bir tip olan, grotesk görünümlü Yakup (Mustafa Kırantepe) ile sürekli kavga eder. Yani yeni düzende Ahir Usta saltanata bağlı olması ile biraz dışlanmış gibidir. İşte Elif tam da böyle bir ortama gelir. Çok önemli bir toplantı arifesinde, akşam yemeğine çok gizli bir davet verilir. Bir sır olarak saklansa da ertesi gün Cumhuriyet’in ilan edileceğini herkes konuşmaktadır. Latife Hanım’ın (Pelin Akil) isteği ile yemek malzemeleri almaya giden Mahmut araba kazası geçirir ve akşamki davete yemek hazırlama işi eski bir usta olarak Ahir’e kalır. Ve eski tariflerle yaptığı hünkar tarhana çorbası, mantarlı saray kebabı ve helva-i hakani çok beğenilir. Ancak bir tek Mustafa Kemal yemeklerden yemez.

Onur Tuna’dan Atatürk Olur mu?

Cumhuriyetin yüzüncü yılı münasebetiyle Atatürk temalı filmlerin sayısı doğal olarak arttı. Fırtınalar estiren “Atatürk” filmi TV’de yayınlanmayı beklerken, geçen haftalarda “Zübeyde Hanım” filmi de vizyona girmişti. Bu hafta vizyona giren “Son Akşam Yemeği”nin yönetmenliğini daha önce “Herkes Kendi Evinde” filminin senaryosunu yazan, bu yapım ile de ilk uzun metrajlı filmini çeken Levent Onan yapmış. Senaryosu Ayla Hacıoğulları ve Vilmer Özçınar tarafından kaleme alınan film teknik başarısı ve özgün bir konuyu ele almasının yanında bazı zaafları taşımıyor değil. Hangisinden başlamalı?

Öncelikle tabi ki yapım ana konusu olarak büyük kurtarıcıyı anlatmıyorsa da oyuncunun fiziki benzerliği yine de çok önemli. Zira filme en başta Atatürk sevgisi nedeniyle gidenler ağırlıkta. Yüz hatları yoğun makyajla Atatürk’e kısmen benzemiş ise de, Onur Tuna’nın nerede ise 1.90 boyunda olan, sesi hiç uymayan fiziki yapısı itibariyle biz bir Atatürk gördüğümüzü düşünemiyoruz. Yine sofranın mutat zevatları, örneğin İsmet ve Kazım Paşalar oldukça karikatür olarak resmedilmişler. Atatürk’ün sofrasındakiler çok başarısız sunulmuşlar. Sevimli kız Elif rolü ile Azra Aksu başarısıyla da, dönemin koşullarına göre oldukça bakımlı bir kız olarak, adeta 2020’lerden fırlamış gibi. Latife Hanım’da da benzer sorunlar var. İçeriğe geldiğimizde ise oldukça iyi korunan köşke öyle elini kolunu sallayan herkesin girebilmesi, mutfak fertlerinin sürekli kavga halinde olmaları, son akşam yemeğinin nerede ise son dakikalarda halledilmesi ciddiyeti ile bilinen devlet yönetme geleneği ile hiç uyumlu değil. Ayrıca Ahir Usta’nın Çanakkale ile kurulan bağlantısı ve komutan Wilson (Cemal Hünal) ile yaşadıkları da çok zorlama olmuş. Ya final sahnesi! Öncelikle Mustafa Kemal’in yemeği yememesinin Ahir Usta’nın saltanat yanlısı olması ve mantar yapmasında bir payı var mı onun da berraklaştırılması gerekiyordu. Zira diş ağrısı çok hafif kalıyor bir mazeret olarak.

Filmin genel olarak oyuncu performanslarını beğendim. Ama özellikle iki kişi harikalar yaratmışlar. Ahir Usta ile emektar oyuncu Engin Şenkal ve Yakup karakteriyle de Mustafa Kırantepe. Usta oyuncu Engin Şenkal’dan bahsetmeye gerek yok, meziyetlerini herkes biliyor. Ancak geçen sene İzmir’de izlediğim tek kişilik oyunu “Bir Alzheimer’in Anıları” ile çok başarılı bulduğum Kırantepe ismini ileride daha çok duyacağız, onu not edin. Müziklerde ise Sezen Aksu’nun Tenna’sı ile finale yakın ise “Kutlama”yı dinleyeceğiz.

Klasik biyografik anlatılarının dışında, yer yer Saltanat-Cumhuriyet çekişmesini bu kez sofra temelinde ve de inandırıcılık sorunu olsa da naif yaklaşımla ele alan “Son Akşam Yemeği” bu haftanın “Çok Aşk” gibi filmlerinden uzak duracak kitle için izlemeye şans verilmesi gereken yapımlardan. Hele ki Cumhuriyet’in yüzüncü yılını kutlayacağımız bu haftada. Zaaflarına rağmen, farklı bir temelden ilerlemesi itibariyle görülmeye değer. Ama tekrar edelim ve bilelim ki bu bir biyografi filmi değil ve kaynaklara dayanarak söylersek kurgusal yönü ön planda…

Bu vesileyle tüm ortakoltuk okuyucularının çok anlamlı Cumhuriyet Bayramını da tebrik ederim, nice yıllara ve Atatürk ile tüm silah arkadaşlarına saygıyla…

Yönetmen : Levent Onan

Senaryo : Ayla Hacıoğulları, Vilmer Özçınar

Görüntü Yönetmeni : Veli Kuzlu

Müzik : Mustafa Yazıcıoğlu

Oyuncular : Onur Tuna, Pelin Akil, Engin Şenkan, Necip Memili, Aslı Tandoğan, Azra Aksu, Yasemin Conka, Mustafa Kırantepe, Nehir Gökdemir, Tuğba Daştan

Türkiye / Tarihi-Biyografi / 118 Dk.

1 YORUM

  1. Bu flim atatürkü kötü göstermek için yapılmış atatürk daha kötü anlatılamazdı. Bu flimi yapan yapımcı yüzünden atamın mezarında kemikleri sızlıyor Allah belanızı versin.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz