Sonbahar Gelince / Quand vient l’automne / When Fall Is Coming

İstanbul 41.Uluslararası Film Festivali kişisel önerilerim 5

N KOLAY Galaları arasında yer almasına karşın Festival tanıtımında Türkiye’deki gösterimi belirlenmediği için François Ozon’un olgunluk dönemi son çalışmasından bu yazımda söz etmeyi gerekli buluyorum. Ozon’un son yıllardaki bu en başarılı çalışması, tüm filmografisinin en iyilerininin, belki de ilk beşin arasına girebilecek bir bir film. Mutlaka izlenmeli.

OrtaKoltuk Puanı:

 

1967 doğumlu François Ozon, 1988 yılında kısa filmlerle başladığı sinema kariyerinde, 52 dakikalık ürkünç orta metrajı “Regarde la mer / Denize Bak”ın (1997) ardından ayrıksı anlatımı ve hınzır mizah duygusuyla öne çıkan ilk uzun metrajları “Sitcom” (1998) ve “Les amants criminels / Câni Âşıklar” (1999) ile Fransız Sinemasının yaramaz çocuğu olarak ün yapmıştı. Aradan geçen 25 yıllık sürede giderek ustalaştı, bir anlatım tarzından bir başkasına, bir sinemasal türden bir diğerine müthiş kolaylıkla geçebildiği 20’yi aşkın etkileyici çalışmayla popülaritesini hep korudu. Öyle ki seyirci, bir yapımından hayal kırıklığıyla çıkmış bile olsa, onu yeniden büyüleme olasılığı olan yeni filmini izleme riskini her zaman göze almıştır. Georges Berr ve Louis Verneuil’ün 1934 tarihli oyunundan yola çıkarak 2023’te çektiği, bürlesk, çılgın ve müthiş eğlenceli dönem filmi “Mon crime / Suç Bende”nin ardından Ozon, yani filmiyle yine çok farklı bir iş bekleyen hayranlarının beklentilerini yerine getiriyor.

San Sebastian’da En İyi Senaryo ve En İyi Yardımcı Oyuncu Performansı (Pierre Lottin) ödüllerini kazanan, 1970’li yılların Fransız filmlerini anımsatan “Quand vient l’automne / Sonbahar Gelince” (2024) Burgonya’nın görkemli sonbaharında, kırsalında keyifle gezinilen, ağız tadıyla yenilip içilen küçük bir köyünde geçiyor.

Claude Chabrol’ün Fransız toplumunun tüm katmanlarının vasatlığını ve bayağılığını açığa çıkaran, kirli aile sırlarından ikiyüzlülüğün ve nefretin sızdığı, ürkünçten çok sefil ve zavallı suçların işlendiği filmlerini hatırlatsa da Ozon, nasıl bir evvelki filminde eskimiş ve demode bir tiyatro oyunundan müthiş bir eğlencelik yaratmışsa, bu öyküye de o kendine has mizah duygusunu ustalıkla aşılıyor.

Filmin Philippe Piazzo ile birlikte yazdığı hikâyesi sadece doğanın değil, Burgonya’daki köyde huzurlu emekliliğinin tadını çıkaran Michelle (Hélène Vincent) ile komşusu,ta Paris’te yaşadığı yıllardan beri çok eski arkadaşı Marie-Claude’un (Josiane Balasko) “yaşamlarının sonbaharına” odaklanıyor.

Her iki kadının da ailevi sorunları vardır Marie-Claude’un hapisteki oğlu Vincent (Pierre Lottin) şartlı tahliye ile çıkmak üzeredir; Michelle’in Paris’te yaşayan, eşinden ayrılmak üzere olan, iyice kişsel sorunlarına dalmış gergin kızı Valérie (Ludivine Sagnier), annesine neredeyse düşmanlık derecesinde kızgındır. Valérie tatilini büykannesiyle geçirmesi için küçük oğlu Lucas’ı (Garlan Erlos) getirdiğinde Michelle, onlar için hazırladığı yemek için farkında olmadan toplamış olduğu zehirli mantarları pişirir. Lucas’ın yemek istemediği mantarları sadece kızı yer. Rahatsızlansa da çabuk iyileşen Valérie annesine müthiş tepki gösterir, taparcasına sevdiği torununu bir daha görmesini yasaklayarak oğlunu alıp Paris’e döner. Suçluluk ve yalnızlık hissiyle depresyona girmiş olan Michelle, hapisten çıkıp iş arayan Marie-Claude’un oğlunu yanına aldığında Vincent’ın samimi ilgisiyle biraz huzur bulur. Ta ki beklenmedik bir olay hepsinin yaşamını alt üst edene dek…

Ozon, sadece Chabrol’ü değil, yaşlılık, suç ve barışma üzerine melankolik melodramatik gelişimiyle Almodovar’ı bile düşündürecek senaryosunun alt metnini oluşturan çok ciddi temaları, keyifli karşıtlık oluşturan bir uçarılıkla ele alıyor. Ebeveynlerle çocuklar arasındaki şiddetli anlaşmazlıklar, Fransız toplumunun marjinalleri dışlayan bağnazlığı, insani ilişkilerin çürümüşlüğü, manipülasyon, yalan ve hatta ihanet gibi oluşumlar, altları kırmızıyla kaba kaba çizilmeksizin neredeyse “Lubitsch dokunuşu” ve muzip bir gülümsemeyle ele alınıyor.

Yazar yönetmen bu “hafiflik” duygusunu kişilerinin motivasynlarına bir belirsizlik dozu katarak da pekiştiriyor. Aneanneyi sorun yaratacak mantarları pişirirken izleyen izleyici hiçbir zaman gerçekten bir kaza mı olduğunu, ya da zehilemede bilinçliya da bilinçaltı bir istek mi olduğunu anlayamıyor. Aynı belirsizlik, Pierre Lottin’in ustalıkla canlandırdığı Vincent’ın davranışları, kişliği, Valérie ile arasında neler geçtiği için de geçerlidir.

Bu belirsizlik aslında, filmin ilk sekansında açıkça ön plana çıkarılmış olan Hıristiyan ahlakına hiçbirinin uymadığı tüm karakterlerin ortak paydası gibidir. Ozon geleneksel ahlak kurallarını göz ardı ederek, ironik şekilde insan doğasının geri planda kalmış derinliklerine dalmaya, bastırılmış karanlıklarına ulaşmaya çalışmaktadır.

Her zaman oyuncularını ustalıkla yönetmiş olan Ozon, sonbaharını yaşayan iki kadınında harikalar yaratıyor. 2025 César ödüllerinde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü fazlasıyla hak ederek alan Fransız tiyatrosunun deneyimli oyuncusu ve yönetmeni Hélène Vincent, müthiş doğal, inandırıcı hem komik hem dokunaklı bir Michelle olmuş. Karşısında, yılların oyuncusu Josiane Balasko ise en az onun kadar iyi. Ekibin geri kalanı, başta Ludivine Sagnier ve kuşağının en iyi oyuncularından Pierre Lottin olmak üzere çok başarılı bir takım oluşturuyor. Filmin sonbaharının görkemli hüznüne Görüntü Yönetmeni Jérôme Alméras’ın nefis çekimlerinin ve Evgueni ile Sacha Galperine’in özgün müziğinin büyük katkısı var.

Son bir not. Özel yaşamını, özellikle de cinsel yönelimini mahremiyetle korumuş olan Ozon, bir söyleşisinde bütün filmlerinde kendinden bir miktar söz ettiğini, ancak bunu açık açık değil, hep ima ederek yaptığını belirtmiş. Bu filminde de, hiç arkadaşı olmayan Vincent’ın gece gittiği yerler ve finale doğru, anneannesini ziyarete gelen büyümüş, Paris’te üniversite öğrencisi Lucas’la otomobildeki iki minik replikle yine izleyiciye göz kırparak birşeyler ima ediyor gibidir…

Sonuç olarak Ozon’un son yıllardaki bu en başarılı çalışması, tüm filmografisinin en iyilerininin, belki de ilk beşin arasına girebilecek bir bir film. Mutlaka izlenmeli.

Yönetmen : François Ozon

Senaryo : François Ozon, Philippe Piazzo

Görüntü Yönetmeni : Jérôme Alméras

Kurgu : Anita Roth

Müzik : Evgueni Galperine, Sacha Galperine

Oyuncular : Hélène Vincent, Josiane Balasko, Ludivine Sagnier, Pierre Lottin, Garlon Erlos, Sophie Guillemin, Malik Zidi, Paul Beaurepaire, Sidiki Bakaba, Pierre Le Coz, Michel Masiero, Vincent Colombe, Marie-Laurence Tartas

Fransa / Komedi-Dram / 104 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz