Sputnik

Yazar:

11 Mayıs 2020

2100

Yeni Nesil Alien

1980 yıllarının ortası, iki Sovyet uzay pilotu Kazakistan’ a çakılır. Birisi ölür diğeri ise içinde bir şey gizlemektedir bunu öğrenen askeri üs ise onu bir kafese kapatır ve Moskova’ dan bir beyin doktoru getirirler…

Olaylar bu şekilde başlıyor. Tüm Hollywood örneklerinde gördüğümüz gibi genellikle başlarda bu tür filmler izledik. Pek çok film ise daha ileriye gitmedi ya da gidemedi… İzlediklerimiz genellikle uzay gemisi içinde ya da dünyaya döndükten sonra mürettebatın kanlı bir şekilde öldürülmesiydi. Bu tür filmlere alıştığımız zaman artık birkaç filmden sonrası sıkıcı olmaya başlıyor. Ruslar ise olayı biraz daha değiştirip alışık olduğumuz bu tür bir filme farklı bir atmosfer katarak riske giriyorlar ve sonunda yeni bir hikâyeye tanık oluyoruz. Aslında en önemlisi de Hollywood tarzı düşüncenin dışına çıkıp daha kreatif de olunabildiğini herkese göstermiş oluyorlar. Bu noktaya geldikten sonra da eminim ki artık bu tür filmleri daha da farklı boyutlarda izleyebiliyor olacağız. Umut var… Filmin malum sitede aldığı puandan daha fazlasını hak ettiğini düşünüyorum, belki de hala Sovyet düşmanlığından dolayı bu puanlarda kalmıştır…

Filme döndüğümüz zaman ise Veshnyakov’ un vücudunda dünyaya getirdiği şeyi araştıran bilim adamları farklı bir canlı ile karşı karşıya olduklarına emindirler. Bahsettiğim gibi o sadece uzaydan gelmiş önüne gelen her şeye saldırıp onları kanlı bir şekilde öldüren canlı değil, saklandığı vücudun duygularına hakim olan o vücut ile bağ kuran ve bu bağ koparılmaya çalışıldığı zaman ise ona zarar veren bir canlıdır. Bu film ile beraber son zamanlarda yapılan güzel Rus filmlerine bir örnek daha vermek mümkün olacaktır. Artık Ruslar güzel film yapmayı öğrendiler sanırım. (Tabii ki Tarkovski’yi konu dışı bırakıyorum)

Film 1980’li yılları anlatmış olsa da izlerken bunu pek de yaşayamıyorsunuz. 1980’ lerin Rusya’sını anlatmak için biraz daha detay verilebilirdi. Genellikle kapalı ortamlarda çekilmiş olan film buna kolaylıkla izin verebilir. Sanki 2000 sonrası gibi bir ortam seziyor insan filmi izlerken. Hatta birçok sahnede sıcak tonları kullanmak ya da beyaz ışık yerine sarı ışık kullanmak bile filmin havasını çok fazla değiştirebilirdi eminim.

Alien serisini izlemeyen ya da herhangi bir filmine denk gelmeyen yoktur sanırım. Film her ne kadar Alien kokuyor olsa da bir Alien değil tabii ki. Psikoloji’ yi kitaplarında kullandıkları gibi filmlerinde de kullanmayı seven Ruslar bu filmde de insan beyni ile oynar şekilde bir bilim-kurgu çıkarıyorlar.

Filmin müzikleri iyi, özellikle gerilim sahnelerindeki piyano kullanılmasının duyguyu daha etkili verdiğini düşünüyorum diğer örneklere göre. Başrol oyuncuları dahil oyunculuk performansları ise ödül almaya layık derecede gerçekten.

Ne diyelim Ruslar Hollywood’ a kafa tutuyor gerçekten. Kim bilir belki de bu bir gerçek uzay görevinde oldu ve Ruslar bunu filme döktü…

Keyifli seyirler dilerim…