Tekinsiz Sular / Pssıca
NEHRİ KARANLIĞA AKITAN LANET OLASICALAR…
Edyr Augusto’nun “Pssica” adlı romanından uyarlanan mini Brezilya dizisi kadın tacirlerinin eline düşen ergen Janalice’nin ayakta ve hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. Hukukun, adaletin olmadığı ülkelerde çeteler iş başında olurken adalet arayanlar tekinsiz suların karanlığında boğulmamak için kendi adaletini kendi sağlamak zorunda kalıyor. Dizide zihinsel parçalar bütünleşmese de konu can yakıyor. Kahretsin biz bu hikayeyi de biliyoruz…
Madem dizinin ana teması taciz, öncelikle konuyla ilgili bir kınamayı bu vesileyle paylaşmak isterim. Gün geçmiyor ki bir taciz olayıyla karşılaşmayalım. Bugünlerde taciz suçlamalarıyla gündeme gelen oyuncular Tayanç Ayaydın’ı ve Mehmet yılmaz Ak’ı şiddetle kınıyorum ve her ikisi de çok iyi oyuncu olmalarına rağmen rol aldıkları hiçbir filmi izlememe kararı alıyorum. Evet şaşırtıcı oldu, onlardan beklemiyorduk ama böyle nice beklenilmeyen kişilerin olaylarına şahit olmadık mı? Kadının beyanı esastır, kadın durduk yere konuşulması bu denli rahatsız edici bir olayı kolay kolay ifşa edemez. Taciz olaylarını önlemek için de ifşa etmekten başka yol görünmüyor. Her zaman söylerim, bir daha söyleyeyim; bir sanatçı deha olsa bile kişiliğinde adilik varsa eserinin anlamı kalmaz. Sanatçı karakteriyle eserini tamamlamalıdır…
DİZİ KONUSU
Diziye gelecek olursak, yeni yetişen bir genç kızın başına gelenler birçok kadının başına gelecek türden, özellikle hukukun işlemediği toplumlarda kadınlar yalnız çaresiz kalmaktadırlar…
Bir insanın soysuzluğu erken yaşlarda belli oluyor. İlk sahne en aşağılık sahnelerden biri. On altı yaşındaki liseli kız yaşıtı bir oğlanla belki de ilk sevişme deneyimini yaşıyor. Soysuz oğlan ne yapıyor, videoya aldığı oynaşma görüntülerini bütün okul arkadaşları ile paylaşıyor. Ve bir hayat alt-üst oluyor…
Liseli Janalice’nin videosu yayıldıktan ve tesadüfen video babası tarafından görüldükten sonra aile bizim gibi ülkelerde olduğu gibi direkt kızı suçluyorlar. Janelice’nin dindar annesi kızını döver ve yalnızlaştırır, baba Pedro biraz daha mülayim olmasına rağmen kızının arkasında duramaz ve toplumun ve çevrenin ahlaki baskısıyla Janalice’yi Para Eyaletinde bulunan Fransız Guyanası sınırına yakın Amazon Bölgesindeki Belem şehrine getirirler. Şehirde geçici süre için teyzeye teslim edip işlerini rayına koymak için geriye dönerler. Ve tabii teyzenin kocası ya da sevgilisi varsa benim aklıma gelen seyircinin de aklına gelecektir. Anne-baba kendilerince yaşadıkları utanç olayından ders almadıkları için kızı başka bir tacizcinin kollarına elleriyle teslim ederler. Elbette ebeveyn teyzenin gözetiminde eniştenin kızı taciz edebileceğine inanmak istemedikleri için emin olarak onu bırakırlar ama durum göründüğü gibi değildir.
Bu kez Janelice mümkün olduğunca enişteyle yalnız kalmamak için çaba gösterir, kız arkadaş edinir ama onun da sevgilisi vardır ve 16 yaşındaki bu güzel kız tacizcilerle başa çıkmaya çalışırken Belen şehrinde nehirde terör estiren “Su fareleri” denilen çetenin eline düşer. Çete, yağmalamadan tut beyaz kadın ticareti de dahil her türlü ahlaksızlığı yapmaktadırlar… Çetenin kurbanlarından biri de eşcinsel bir gençtir. Gencin annesi Mariengel ve Janice’nin vaftiz babası eski polis memuru çetenin peşine düşerler…
OYUNCULUKLAR
Eşcinsel gencin annesini oynayan Mariangel (Marleyda Soto) 2024 yılında “Yüzyıllık yalnızlık” dizisinde oynamıştı ve çok iyi bir performans sergilemişti. Afişte onun adını görünce diziyi hemen izlemeye karar verdim. Aynı oyunculuğu burada da gösterdi. Soto’nun yüz ifadesi tam bir karakter oyuncusu ifadesi taşıyor. Duruşu performansıyla birleşince doyumsuz bir seyir çıkıyor ortaya…
Başrol Janelice’yi Domithila Cattete canlandırıyor. Sanıyorum ilk deneyimi. Karakter mücadeleci, yılmıyor bir kurtuluş arıyor. Cattete bu mücadeleci yönü kurtarabiliyor fakat maruz kaldığı ihanet ve taciz karşısındaki çaresizlik ve yalnızlık ifadesini yeterince yansıtamıyor. Orta halli bir oyunculuk bu genç yaşında fena sayılmaz. Janelice’nin vaftiz babası eski polis memuru ve anne Lizeta rollerinin hakkını vermiş. Bunun dışındaki oyunculuklar idare eder…
Dizinin çarpıcı yönlerinden biri de bu şer çetesinin yaptıklarına izin veren ve ganimetten nemalanan siyasetçileri göstermesi. Koskoca şehrin başındaki belediye başkanı beyaz kadın ticaretine alenen yol veriyor hatta en güzel kadın önce ona sunuluyor. Bunun dışında milletvekili ve bakan çocuk yaştaki kızlarla birlikte olmaktan zerre utanç duymuyor. Bu sahnelerde aklıma abd başkanı Trump geldi, kız çocuklarıyla ilgili kasetlerini izleyenler bilirler! Bakar mısınız dünyanın kaderini cinsel suçlara bulaşmış bir pedafoli belirliyor. Ne günlere kaldık böyle…
“Pssica” adlı romandan uyarlanan İngilizce River Of Fate (Kader Irmağı), Türkçe Tekinsiz sular olarak çevrilen dizide modern anlatım biçimi denenmiş ama olayların akışında geriye dönülen süreçlerin zihinsel parçaları birleştirilemiyor. Örneğin Mariangel oğlunun intikamını alırken zihni askeri geçmişine giderken hangi geçmiş, hangi savaş olduğunu izleyici anlayamıyor. Birlikte askerlik yaptığı arkadaşına “Yoldaş” demesi dışında bir ipucu yok. Yine Janelice zor anlarında zihni geçmişteki su altında boğulma pozisyonlarına gidiyor. Bunu metafor olarak algılayabiliriz ama yaşanmışlığında ne gibi süreç olduğunu bilemiyoruz, daha sonraki bölümlerde babanın izlediği videolardan mutlu ve sevecen bir çocukluk geçirdiğini, yüzmeyi yeni öğrendiğinden bir korku yaşamış olabileceğini öğreniyoruz ama çocuk gülerek havuzdan çıkıyor, şimdiki yaşadığı korkuyla geçmişteki o korkunun pek bir bağlantısını kuramadım…
Bu tür kopukluklar olmasına rağmen anlattığı içerik özellikle biz kadınlara derinden dokunduğu için izlenmeye değer… Dört bölümden oluşan dizinin yönetmenliğini Quico Meirelles ve Fernando Meirelles yapmış.
Yönetmen : Quico Meirelles, Fernando Meirelles
Senaryo : Stephanie Degreas
Müzik : Luzia Barlos, Érico Theobaldo
Oyuncular : Domithila Cattete, Marleyda Soto, Lucas Galvino, Eva Ariel Binder, Sandro Guerra, Matthew Parham, Maycon Douglas, Clara Moreno, Sendí Baré, Ademara
Brezilya / Suç-Gerilim-Gizem-Dram / 4 Bölüm