Tori ve Lokita / Tori Et Lokita

DARDENNE’LERİN EN SERT, KARANLIK FİLMİ

Filmde, kader birliğiyle birbirlerine sıkı sıkıya sarılan 2 genç göçmenin dokunaklı çıkışsızlık öyküsünü anlatılıyor. Tori ve Lokita, masumiyetin temsilcisi 2 saf, temiz, dürüst, genç göçmen üzerinden, basit konulu yüreklere hitap eden bir yapım. Yönetmen Dardenne kardeşler, insancıl temalara yer veren bu filmle, kardeş sevgisi, kader birliği, hayata tutunma savaşı gibi konuların hakkını veren bir göçmen trajedisine imza atmışlar.

OrtaKoltuk Puanı:

 

Belçikalı kardeşler “TORİ VE LOKİTA” ile 75. Yıl Özel Ödülünü kazandılar. Toplumsal sorunlara eğilen, proletaryanın hakkını koruyan, özgün, yalın, gerçekçi politik filmleriyle ünlenen Dardenne’ler, 2 genç göçmenin dokunaklı çıkışsızlık öyküsünü anlatıyorlar. Ödül rekortmeni kardeşler göçmen konulu 4. filmlerinde, derli toplu, gereksiz ayrıntılardan arınmış, yaratıcı, duru, olgun usluplarıyla insancıl mesajlar vermeyi sürdürüyorlar.

Cannes Film Festivallerine 9 kez katılıp 8 ödül almakla rekor kıran Dardenne Kardeşler bu yıl da Cannes’dan boş elle dönmediler. “Tori Ve Lokita / Tori Et Lokita” ile 75. Yıl Özel Ödülü’nü kazandılar. Toplumsal sorunlara eğilen, proletaryanın hakkını koruyan, özgün, yalın, insancıl, gerçekçi, etkileyici politik filmleriyle tanınan Jean-Pierre (71) ve Luc Dardenne (68) ,yaratıcı sinemalarının son örneğini “Tori Ve Lokita” ile veriyorlar.

KADER BİRLİĞİ, HAYATA TUTUNMA SAVAŞI

Kariyerlerinin bu en sert, en karanlık, en isyan ettirici filmlerinde, Dardenne’ler kader birliğiyle birbirlerine sıkı sıkıya sarılan 2 genç göçmenin dokunaklı çıkışsızlık öyküsünü anlatıyorlar. Belçikalı yönetmenler masumiyetin temsilcisi 2 saf, temiz, dürüst, genç göçmen üzerinden, basit konulu yüreklere hitap eden bir film yapmışlar. İnsancıl temalara yer veren filmle, kardeş sevgisi, kader birliği, hayata tutunma savaşı gibi konuların hakkını veren bir göçmen trajedisine imza atmışlar.

Dardenne Kardeşler göçmenler konusunda “Bu filmi Avrupa’da göçmen kanunlarının, bilhassa genç göçmenler lehine, hızla değiştirilmesi gerektiğini düşündüğümüz için yaptık” dediler. “Tori Ve Lokita” yönetmenlerin bu konuda yaptıkları 4. film. Bir önceki filmleri “Genç Ahmed / Le Jeune Ahmed” (2019) öğretmenini öldürmeyi planlayan radikal, beyni yıkanmış bir göçmen öğrenciyi odağına alıyordu. Ondan önceki filmi “Meçhul Kız / La Fille İnconnue”de (2016) genç bir doktor kadın evinin yakınında ölü bulunan bir göçmen kızın esrarını çözmeye çalışıyordu.

Lorna’nın Sessizliği / Le Silence De Lorna” (2008) bir eroimanla anlaşmalı bir evlilik yapan göçmen Lorna, Belçika vatandaşlığına geçtikten sonra, aynı işi yapmak isteyen bir Rusla evleniyordu. “Tori Ve Lokita” Afrika’dan binbir güçlükle Belçika’ya ulaşan, sürgünde yaşamanın zor koşullarıyla savaşan 2 Benin’linin mücadelesini anlatıyor.

Film kendilerini abla-kardeş olarak tanıtan Afrika’nın batısından kopup gelen, 11 yaşındaki Tori (Pablo Schils) ile 17 yaşındaki Lokita (Joely Nbundu) adlı göçmenlerin Belçika’da hayata tutunma öyküsünü anlatıyor. İkili Sicilya yolunda, insan kaçakçılarının kendilerini bindirdikleri teknede tanışır. Annesi büyücü olduğu için ölüm tehdidi almış Tori ile yoksul ailesine para gönderebilmek için Avrupa’ya kaçak olarak giren Lokita, Sicilya üzerinden Belçika’ya ulaşabilirler.

Tori yaşı icabı oturma iznini kolaylıkla alıp yetimhaneye sığınır. Lokita Belçikalı görevlileri Tori’nin ablası olduğuna inandıramadığı için oturma izni alamaz. Bir lokantada şarkı söyleyerek boğaz tokluğuna çalışan ikili, uyuşturucu trafiğini yöneten lokanta sahibi Betim’in torbacılığını yaparak küçük paralar kazanırlar. Betim Lokita’yı seks kölesi yapmanın yollarını ararken, ikili Belçika’ya yerleşip düzenlerini kurmuş, oturma izni alamamış yeni göçmenlerden yol göstermek vaadiyle para sızdıran istismarcı bir çetenin ağına düşer. Lokita eline geçen, annesine yollamak için biriktirdiği parayı bu çeteye kaptırır.

Lokita Betim’in gizli esrar yetiştirme laboratuarında, günlerce günışığı görmeden, gözlemcilik yapma teklifini kabul eder. Yalnızlığa dayanamayan Tori kurnazlığıyla Lokita’nın hapis hayatı yaşadığı yeri bulur. Uyuşturucu trafiği mafyasının, acımasız kaçakçıların eline düşen iki garip göçmen, bu karanlık dünyadan sıyrılmak için ölüm kalım savaşı verirler. Film sert, tokat etkisi yapan bir final ile noktalanır. Herkese eşit mesafede durmaya özen gösteren Dardenne Kardeşler, çaresiz göçmenleri istismar eden, kötü niyetli göçmenlere de kameralarını doğrultuyorlar.

FİLMDE GEREKSİZ TEK SAHNE YOK

Muhataplarının düşmanca davranışları karşısında, Tori ile Lokita sarsılmaz bir dayanışma duygusu içinde tepki veririrler. Uyuşturucu trafiğinin ağına takılan, çıkışsızlık yaşayan 2 göçmen, yabancısı oldukları bir dünyanın içinde kendilerini kıstırılmış bulurlar.

Amatör oyuncularından verim almadaki hünerlerini sergileyen Dardenne Kardeşler‘in bu son göçmen trajedisinde gereksiz tek bir sahne yok. Kariyerlerinin ilk uzun metrajlı filmi olan “Rosetta”dan günümüze yaptıkları 9 filmin içinde 2 saatlik tek film yok. Az lafla çok şey söylemeyi bilen yönetmen kardeşler yine filmlerini 1.5 saatle kısıtlamışlar. Zira Dardenne Kardeşler en önemli konuları farklı boyutlarıyla ele alıp, gerçekçilikten asla taviz vermeden, özgün ve etkin bir dille perdeye aktarma hünerine sahipler.

Derli toplu, gereksiz ayrıntılardan arınmış, güçlü anlatılı, yaratıcı, duru, olgun ve söyleyecek ciddi sözü olan filmleriyle, Dardenne Kardeşler sosyal ve politik düzeyde hep seviyeli yapıtlar yapmakla ünlendi. İnsan doğasına temas etmedeki başarıları bilinen, insancıl mesajlar veren, sosyal adaletsizlikleri eleştirmeye adanan sinema anlayışlarıyla Belçikalı kardeşlerin, yaşamsal derecede önemli konuları perdeye taşımayı sürdüreceklerinden şüphemiz yok.

Cannes Film Festivallerinin Kapanış Galalarının ardından gelen, ödül almış sanatçılarla yapılan basın konferanslarının en rahat, en deneyimli iştirakçileri Jean-Pierre ve Luc Dardenne idi. Jürinin herkese mavi boncuk dağıtma politikasıyla ödül almış 15 sanatçının basınla buluşması, cumartesi 22.00’de başlayıp pazarın ilk saatine sarktı. Dardenne Kardeşler: Film için yaptıkları söyleşide “Ülkemizde ve bütün Avrupa’da göçmenler hakkındaki kanunların değiştirilmesinde direnenlere filmimizle destek verdiğimize memnunuz. Belçika sinemasının Fransız sinemasından etkilendiği bir gerçek. Ancak son yıllarda, teknik konularda Belçikalı sanatçıların büyük ilerleme kaydetmiş olmaları da önemli. (Nitekim 75. Festivalde ilk kez 3 Belçika filmi ödül listesine girme başarısını gösterdi) Ülkemizde sinema salonu sorunu yaşanıyor. Büyük salonları doldurmak sorun oluyor. Cannes’da ödül kazanarak öne çıkan filmler salonların doldurulmasında büyük katkı veriyorlar” dediler.

Dardenne Kardeşler konu seçmedeki politikalarını ise şöyle açıkladılar: “Seçtiğimiz basit konularla etkileyici olabilmek için toplumun dışladığı kişilere odaklanıyoruz. Onları öne çıkarmamız, kendilerine inandığımız ve onlara destek vermek istediğimiz içindir. Casting çalışmaları sırasında tanıdığımız 2 amatör oyuncu, genç olmalarına rağmen uyum sağlamada, disipline uymada özverili davrandılar. 12 yaşındaki Pablo Schils ve 17 yaşındaki Joely Mbundu ile 3 ay birlikte çalıştık. Verdikleri enerjiye hayran kaldık. Deneyimsiz, ilk kez bu tecrübeyi yaşayan 2 oyuncuyla ilk kez birlikte çalışmak bizim için de zor bir deneyimdi.

Başka bir film yorumunda görüşmek üzere sağlıklı kalın, ortakoltuk.com da kalın. Sevgi ve saygılarımla.

Yönetmen / Senaryo : Jean-Pierre Dardenne, Luc Dardenne

Görüntü Yönetmeni : Benoît Dervaux

Kurgu : Marie-Hélène Dozo

Oyuncular : Pablo Schils, Joely Mbundu, Alban Ukaj, Tijmen Govaerts, Charlotte De Bruyne, Nadège Ouedraogo, Marc Zinga, Claire Bodson, Baptiste Sornin

Belçika-Fransa / Dram / 88 Dk.

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz